2015 Eğitim Onur Ödülü Prof Dr. Cahit Kavcar’a Verildi


2015 Eğitim Onur Ödülü Prof Dr. Cahit Kavcar’a Verildi
Bilindiği gibi, geleneksel olarak her yıl 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde yılın en başarılı eğitimcisi-öğretmeni seçilir. Ulusal Eğitim Derneği tarafından 2015 Eğitim Onur Ödülü, 21 Kasım 2015 günü, 50 yıllık eğitimci A.Ün. Eğitim Bilimleri Fakültesi emekli öğretim üyelerinden Prof.Dr. Cahit Kavcar’a verildi.

A.Ü. Hasan Ali Yücel Salonu’nda üniversite dekanları ile eğitimcilerin katıldığı törende, Prof. Kavcar’la ilgili anı ve bilgiler üç eğitimci tarafından panelle anlatıldı. Tören sırasında Müzik Eğitimcileri Derneği üyesi eğitimciler tarafından müzik dinletisi sunuldu.

Bu ödülü organize eden, bu tören için açılış konuşmasını yapan Ulusal Eğitim Derneği Genel Başkanı Nazım Mutlu şunları söyledi:

“- Deneğimiz kurulalı 12 yıl oldu. Her yıl geleneksel olarak gerçekleştirdiğimiz Eğitim Onur ödülünün bu yıl 12. Sini veriyoruz. Eğitim alanında gösterdiği çabalarla bilimsel, halkçı, aydınlanmacı, laik, demokratik, parasız eğitim mücadelesinde iş, eylem ve yapıtlarıyla saygın eğitimcilerden birine verilen, maddi yönü olmayan, ama bu günkü gibi yayın yoluyla önemli işleri yerine getirdiğine inandığımız Eğitim Onur Ödülü 27 kişilik seçici kurul tarafından tespit edilen A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Cahit Kavcar’a verilmesi kararlaştırıldı.

Ulusal Eğitim Derneği bu güne dek Talip Apaydın, Prof.Dr. Doğan Kuban, Prof.Dr. İnci San, Pakize Türkoğlu, Prof. Dr.Şerafettin Turan, Prof.Dr. İlhan Başgöz, Mehmet Başaran, Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu, Abdullah Özgücür gibi birçok saygın eğitimcilere ödül verilmiştir.

Bu günde çeşitli öğretmen yetiştiren kurumlarında özveri ile öğretmen yetiştiren, meslek yaşamının 50 yılını geride bırakmış kitapları, yazıları ve konuşmalarıyla Türk Ulusal Eğitim sistemi felsefesine tekniklerine önemli katkıda bulunmuş ve bu eğitimin bağımsızlıkçı, aydınlanmacı bir nitelik kazanması için etkin sonuç yaratan çabalar göstermiş olması, ayrıca öğretmenliği sırasında olumlu özellikleri, derslerinde uyguladığı özgün yöntemlerde öğrenciler üzerinde unutulmaz izler bırakmış olması gerekçeleri ile Prof. Dr. Cahit Kavcar değer görüldü.

Prof.Dr. Kavcar, ülke ve öğrencilere yararlı olduğu işlerde desteğini esirgememesiyle, Türkçeyi kişiliğine yaraşır nitelikte kullanmasıyla, bilim, iletişimde olduğu gibi yaşı ve konumu ne olursa olsun, oldukça özenli ve saygılı tutumuyla ve bunlara eklenecek olumlu özellikleriyle Cahit Kavcar, bizler için yetiştirdiği öğrencisiyle tanınan öğretmenimizdir. Bizim için yılların başöğretmenimizdir”.


Prof. Dr. Cahit Kavcar’a  “onur ödülü” ve çiçek verildikten sonra, da şunları söyledi:

“-Ulusal Eğitim Derneği’nin 2015 Eğitim Onur ödülünü bana uygun gören derneğine içenlikle teşekkür ederim. Ben bu ödüle layık mıyım, bu soruyu sordum kendi kendime ve ilk izlenim olarak ilk gündeme geldiği zaman bu konu, ödüle layık olmadığımı, benim buna uygun olmadığımı düşündüm. Bu ödül için daha uygun eğitimciler yok muydu, vardı, hem de birçok vardı. Çok memnun oldum, sizlerle birlikte olmaktan onur duydum. Şu anda aramızda bulunan öğretmen arkadaşlar gibi ben de öğretmenliğimi Cumhuriyete, Cumhuriyetin parasız yatılı uygulamasına borçluyum. Bu nedenle Cumhuriyeti kuranlara ve öncülüğünü yapanlara minnettarım. Beş yıl Aydın Ortaklar Öğretmen okulunda, beş yıl da Ankara Yüksek Öğretmen Okulu’nda on yıl yatılı okudum ben ve bu kapın olmasaydı okuyamazdım. Çünkü okumamız için başka kapı yoktu. Öğretmen okulları, daha önce Köy Enstitüleri bu kapı olmasaydı okumamız hiç mümkün olmayacaktı”.

Bu arda, Müzik Eğitimciler Derneği orkestrası Mandolin grubu, Dostluk, Köy Enstitüleri Marşı, Öğretmen Türküsü, Öğretmen Marşı parçalarını mandolinle çaldılar.

Müzik gösterisinden sonra, Prof.Dr. Cahit Kavcar’ın meslek yaşamı konusunu ele alan akademisyenler tarafından Emkl. Bakanlık Başmüf. Saim Açıkgöz yönetiminde kısa açık oturum düzenlendi. Açık Oturumda Prof.Dr. Meral Uysal: “Yönetici Cahit Kavcar”; Doç. Dr. Canan Aslan: ‘Yazar Cahit Kavcar;  Araştırma Görevlisi Sedat Karagül: “Eğitimci Cahit Kavcar” konusunda açıklamalarda bulunuldu.

Emkl. Bakanlık Başmüf. Saim Açıkgöz, Prof. Dr. Cahit Kavcar’ın Cumhuriyet’in Bilim ekinde yayınlanan Osmanlıca Düşkünlüğü” konusunda hatırlatma yaparak, “Osmanlıcanın kolay öğrenilemeyeceğini bilen için bu doğal, kanın size buna ilişkin bir cümle okuyacağım, [i] bin yıl önce şunu diyor:

“ARAPÇA BİLİM DİLİ OLARAK KULLANILAMAZ”

“-Arap harflerinin bitişik harflerden teşekkül etmesi sesli harfler için ayrı harf kullanılmaması sebebinden, buna şarklıların düzeltme ve karşılaştırma ihmali de ilave edilince bu yazının ciddi ve ilmi işlerde kullanılması güç olduğundan dolayı….”devam ediyor. Bu yapısal özellik özelliğinden bilgi olarak seçmeli dersle veremezsiniz”. Bunu Biruni söylemiş, bin yıl önce. Şimdi birileri çıkıyor, ucube 4+4 çıkarıyor, şunları bunları çıkarıyor. Burada yine eğitim konusunda uğraş veren aydınlarımıza görev düşüyor”.

Törenin sonuna doğru, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeni ile 2015 Eğitim Onur Ödülü alan 50 yıllık eğitimci Prof. Dr. Cahit Kavcar şunları söyledi:

“-Öğretmenlerimiz, meslektaşlarımız bize eski günlerimizi yaşattılar, onlara gönülden teşekkür eserim. Beni tanıtan konuşmalardan ben biraz şaşırdım, kendimi değerlendirmeye de çalıştım bu arada, -meğer ben neymişim- diye kendi kendime sormaya başladım. Çok güzel sözleri ve görüşleri için konuşmacı arkadaşlarımıza gönülden teşekkürler ediyorum.
2015 Eğitim Onur Ödülü Prof Dr. Cahit Kavcar’a Verildi

 MUSTAFA NECATİ
Öğretim bakımından parasız yatılı sisteminin önemi üzerinde duruyorduk. Yoksul ve yetenekli öğrencilerin okutulabilmesi için, parasız yatılı sistemi Cumhuriyetten önce de, üzerinde durulan bir konu ama ciddi olarak uygulanamamıştır. Bunu 1926 yılında konuya bilinçli olarak ve gerçekleri görerek ülkenin durumunun koşulları göz önüne alarak ele alan bakan Mustafa Necati [ii]  olmuştur. Bu üzerinde önemle durulması gereken bir nokta. Bilindiği gibi Mustafa Necati, Mustafa Kemal’in nazırı olarak ün yapmıştır. Bu adla çok tanınmıştır. Ben Mustafa Kemal’in en güvendiği kişilerden aydınlardan, çeşitli görevleler almış aydınlardan birisidir, Mustafa Necati. 1925 yılında 31 yaşında Milli Eğitim Bakanı oluyor, 1929 da 35 yaşında aramızdan ayrılıyor. Hem de hiç akla hayale gelmeyen bir apandisit hastalığıyla. 31 yaşında bakan oluyor, üç yıl süren olağanüstü görkemli bir görevler dizisi uyguluyor ve üç yıl sonra 35 yaşında aramızdan ayrılıyor.

Onun gerçekleştirdiği parasız yatılı okul sistemi hızla genişleyerek devam etmiştir. Hasan Ali Yücel’le Köy Enstitüleriyle daha sonra Öğretmen okullarıyla birlikte sürüyor, 1973 de bu yozlaşmaya başlıyor, parasız yatılı okul-eğitim sistemi, 1978 de kaldırılıyor. Ülkemiz adına çok önemli bir kayıptır bu. Bilindiği gibi,1953 yılında Köy Enstitüleri kapatılıyor, onların yerine ilköğretmen okulları geçti. Bu adı değişen okullar, enstitülerin olabildiğince geleneklerini sürdüren kurumlardır.

Ben Aydın Ortaklar Köy Enstitüsü yerine, Ortaklar Öğretmen okuluna gittim, 1955 de. Çünkü iki yıl önce enstitüler kaldırılmıştır.

50 yıllık öğretmenlik yaşamımda Cumhuriyetin bir öğretmeni olarak görevlerimi yapmaya özen gösterdim. Bu sürede Cumhuriyete bağlı olmayı temel ilke olarak benimsedim, bununla her zaman gurur duydum. Cumhuriyeti kuranlara ve Büyük öndere borcumuzu ödememiz mümkün değil. Bunu çok iyi bilmek zorundayız.

50 yıl önce gencecik bir öğretmen olarak 22 yaşında olarak öğretmenliğimi Kars’ta geçirdim. Şimdi aramızda 50 yıl önceden öğrencim olan arkadaşlar aramızdalar.

Şimdi bir kaç güncel konuyu dile getirmek istiyorum, değinmek istiyorum. 6 Madde halinde belirteceğim, hoşumuza gitmeyen, düşünülmesi gereken altı maddelik birkaç konu bu. Düşünelim, taşınalım.

1-Milli Eğitim Bakanlığında şu an teftiş kurulu yok. Bakanlık müfettişlerinin adı Maarif müfettişi olmuş ve müfettişler bakanlığa değil, il milli eğitim müdürlerine bağlı. Bunu bir düşünelim.

2-Son günlerde ilkokul iki beşinci sınıf öğrencilerine Bakanlıkça Arapça öğretilmesi kararlaştırıldı. Temel gerekçe Araplarla ilgili ilişkileri geliştirmekmiş. Eğitim Bilimleri açışından bu yaklaşım ve kararın akılla mantıkla hiç ilgisi yoktur. Daha yukarı yaşlarda imam hatip okullarında ve ilahiyat fakültelerinde 40-50 yıldır Arapça öğretiliyor. Oralarda yetişenlerden Araplarla iyi ilişkiler için kaç kişi var” acaba diye sormak gerekiyor. Bakanlık bu konuda bir tek inceleme ve araştırma yaptı mı yaptırdı mı acaba diye sormamız gerekiyor. Yoksa büyükler yapamadığı için onalar başaramadığı için ilkokul ikinci sınıf öğrencileri Araplarla ilişkilerimiz kuracak ve geliştirecek, düşünelim.

3-Harf Devrimi’nde sonra, 1928 deki Harf Devrimi’nden sonra 1929 da liselerden Arapça ve Farsça Dersleri kaldırıldı. Ne zaman kaldırıldı, Mustafa Necati döneminde. Özellikle, sevgili gençler Mustafa Necati’yi lütfen tanımaya çalışın. Evet, şimdi onların rövanşı mı alınıyor diye insan düşünüyor.

4-Bu arada yeni bir gelişme, Memur Sen, ona bağlı Eğitim Bir Sen Milli Eğitim Bakanlığına akıl hocalığı yapmakta. Kurulacak yeni hükümetten beklentilerini (bu iki sendika) Başbakan Davutoğlu’na sunmuşlar. Temel isteklerden birisi karma eğitimin kaldırılması. Bu da düşünülmesi gereken bir konudur.

5-Cumhuriyet devletinden maaş alan ve Başkent Ankara’daki bir camide görev yapan bir imam şöyle diyebiliyor: “Müslümanlar 10 Kasım Kurtuluş Bayramınız kutlu olsun. 2023 de Cumhuriyeti yıkacağız” bir imam diyor bu da düşünülmesi gereken bir olay.

6- Akit Gazetesinin TV kanalında şöyle bir açıklamayla karşılaşıyoruz: “Zulüm 1938 de son buldu” sözüyle sunulan bir programda, “rahmetle anamıyoruz seni paşam” ifadeleri var.

Böyle olumsuz gelişmeler, örnekler çoğaltılabilir. Görüldüğü gibi, Cumhuriyetin işi hiç de kolay değil. Ama ne olursa olsun, kim ne derse desin yılmak yok, yıkılmak yok, pes etmek hiç yok. Bunu da yazalım kafamıza.

Cumhuriyet devrinin şairlerinden Fazıl Hüsnü Dağlar’canın küçük bir şiiri ile bitiriyorum.

“Sevda Türküsü
Söyle sevda içinde türkümüzü
Aç bembeyaz bir yelken
Neden herkes güzel olmaz
Yaşamak bu kadar güzelken
İnsan dallarla, bulutlarla bir
Ayrı maviliklerden geçmiştir.
İnsan nasıl ölebilir
Yaşamak bu kadar güzelken.

Fazıl Hüsnü Dağlarca.(1914-2008)

Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com
DİPNOTLAR

[i] Biruni   BİRUNİ( 973 – 1051 )
Beyruni olarak da anılır. Türk-İslam dünyasının yetiştirdiği büyük bilim ve din adamlarından biridir. Bugün İran sınırları içinde bulunan Kas şehrinde 973 yılında doğmuştur.
Harezm Türklerindendir ve küçük yaşta babasını kaybetmiştir. Bîrûnî, kabiliyetleri ve zekası ile hemen dikkatleri çekerek Harezmşah hanedanından meşhur matematikçi Ebu Nasr Mansur, Bîrûnî’yi himayesine alarak yetiştirmiştir.
Dünyanın döndüğünü ilk bulan bilim adamı Ümit Burnu, Amerika ve Japonyanın varlığından bahseden ilk bilim adamıdır. Amerika kıtasının varlığını Kristof Kolomb’dan keşfinden 500 sene önce bildirmiştir. Matematik, Jeoloji, Coğrafya, Tıp, Felsefe, Fizik, Astronomi gibi dallarda eserler yazmıştır. Çağın En Büyük Alimidir.
Astronomi çalışmalarına 995’te başlayan Bîrûnî, Harezm civarındaki Buşkatir’de, güneşin ve gezegenlerin deklinasyonlarını (meyillerini) tespit etti. Dönemin önde gelen astronomlarıyla birlikte çeşitli rasat çalışmaları yapan Bîrûnî, 44 yaşındayken Gazneli Sultan Mahmut’un himayesine girdi ve çalışmalarını burada sürdürdü. 1011’de Kabil’de çalışmalar yaptı.

[ii] Mustafa Necati Uğural (1894, İzmir - 1 Ocak 1929, Ankara), Türk siyasetçi, avukat, öğretmen. Atatürk’ün yakın düşünce ve mesai arkadaşlarından, Kuva-yi Milliye hareketinde yer almış, TBMM'nin ilk üç döneminde milletvekilliği, Mübadele esnasında Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, 1924 Anayasası'nın yürürlüğe konulduğu sırada Adalet Bakanlığı, Tevhidi Tedrisat sürecinde ve Harf Devrimi esnasında Milli Eğitim Bakanlığı yapmış siyasetçidir. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı döneminde(20 Aralık 1925 - 1 Ocak 1929) yaptığı hizmetleri ile hatırlanır. Necatibey Eğitim Fakültesi'ne adı verilmiştir. Altay Spor Kulübü'nün kurucularındandır

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget