Ne oldiii? - Gündüz Akgül

Ne oldiii? - Gündüz Akgül
Karadenizlinin simgesi haline gelen Temel’in bir fıkrası ile yazıma başlamak istiyorum.
Temel amansız bir hastalığa yakalanır. Her gün kahvede hemşerilerine hastalığından bahseder, ama kimseyi inandıramaz. Sonuçta kimsenin kendisine inanmadığına kanaat getirince, mezar taşlarını yapan hemşerisi Dursun’a gider ve bir mezar taşı yapmak istediğini, üstüne de “Hastayum dedum inanmadunuz. Ne oldii”? Yazısını yazmasını söyler. Bir hafta sonra Temel mezar taşını alarak evine götürür ve Fadime’ye “Fadime’m ben öldüğümde bu taşu mezarumun başuna dik” vasiyetinde bulunur ve günü gelir Temel hakkın rahmetine erer. Fadime Temel’in vasiyetini yerine getirir taşı mezarının başına diker. Mezar taşındaki yazıyı okuyan ve Temel’e inanmayan hemşerileri, Temel’e inanıp bir çare bulmadıklarına yanarak üzülürler. Ancak iş işten geçmiştir yapacakları bir şey kalmamıştır…
Durup dururken Temel fıkrası nereden çıktı dediğinizi duyar gibiyim…
Sol siyaset ne çektiyse bölünmüşlükten, parçalanmaktan ve birleşip güç oluşturmamaktan çekti…
Milletvekilliği altın tepsi ile kendisine sunulan Emine Ülker Tarhan partiden ayrılınca “Dökülen Yapraklar” başlığı ile bir yazı yazmış ve şöyle demiştim…
“Ülkenin şu anda içinde bulunduğu zor koşullar ve Atatürk aydınlanmasını kararmak için gösterilen çabalar karşısında hiçbir CHP’linin, bir takım bahanelerle partiyi kamuoyunda tartışır hale getirmek ve işin kolayını seçerek partiden ayrılmak lüksü olamaz ve olmamalıdır.
Ne yazık ki kendilerinden çok şey beklediğimiz ve kendilerini ulusalcı diye taktim edenler, parti içinde kalarak mücadeleye devam etmek yerine, siperi terk ederek açık alanda partiye ver yansın etmeyi yeğlediler…”
Daha sonra, kurulan kumpaslar sonucunda yıllarca tutuklu kalıp gelecekleri karartılan komutanlar salıverildikten sonra Vatan Partisine (eski İşçi Partisi) kaydolup seçimlerde aday olmaları üzerine,  “Yazıktır Günahtır” başlığı ile bir yazı yazmış ve şöyle demiştim…
“Şimdi bu değerli komutanlara soruyorum…
Sizin hatırınız için bu oy oranının %2’ye çıktığını farz edelim…
Bu önemli seçimde, bir oyun değeri varken bu kayıp sizce doğru mu?
Doğru değilse, yazık, günah değil mi?
Seçim sonucuna laf, güzel söz ve hamasetin etki yapmayacağını, alınacak oyun sonucu belirleyeceğini çok iyi bildiğinizi kabul ediyorum…
Özetle lafla peynir gemisi yürümez demek istiyorum…
Yıllardır tüm seçim politikaları CHP’yi eleştirmekle geçen, bana göre hep bir bölenlik yapan Vatan (İP) partisinin bu hatasına ortak olmayı size yakıştırmadığımı söylemek zorundayım…”
Bu yazıları, gerek Anadolu partisinin, gerekse Vatan Partisinin barajı aşamayacakları, alacakları her oyun AKP’ye yarayacağı bilinciyle yazmıştım…
 Keşke %10 antidemokratik seçim barajı olmasaydı, tüm partiler aldıkları oy oranında Mecliste temsil edilebilselerdi…

Son yazım üzerine Urla Vatan Partisi yetkilileri alınganlık göstererek, yıllarca alanlarda söyledikleri hamasi sözcükleri ard arda dizerek, yazımın yayımlandığı yerel gazetede yanıt vermişlerdi…
Herkesin düşüncesini özgürce söylemesine saygı duyduğum için bu yanıtıda yadırgamamıştım…
Seçim propagandası sırasında CHP broşürlerini dağıtırken, bir yurttaş, broşürü almak istemeyince, neden almadığımı sorunca, “ben Vatan Partiliyim. Biz barajı açıp meclise gireceğiz, bu nedenle CHP’ye sıcak bakmıyorum” demişti…
O yurttaşa eğer siz barajı aşarsanız söz seçimlerden sonra gelir sizden özür dilerim. Barajı aşmadığınız takdirde de gelip bir kahveni içerim demiştim…
Henüz gitmedim, ama verdiğim sözü tutarak gideceğim…
İşte yazıya Temel fıkrası ile bu nedenle başladım…
Seçim bitti, bu seçimin kesin kazananı HDP, MHP ve demokrasidir…
Yurttaşlar, AKP’ye ve tek adam sevdasında olan Recep Tayyip Erdoğan’a duydukları tepki nedeniyle, AKP’yi tek başına iktidara getirmemeyi CHP projelerine ve olumlu seçim bildirgesine tercih etmiş, gerek CHP, gerekse AKP’den HDP ve MHP’ye oy kaydırmıştır…
Şimdi…
 Antidemokratik %10 seçim barajını hiçbir zaman aşma olanakları olamayan ve sol oyları bölen, Vatan, Anadolu, Demokratik Sol (tümü %0,kusur oranında oy aldılar) gibi partilere Temel’in dediği gibi “Ne oldiiii?” deme hakkım var mı? Yok mu?
Siz karar verin…

08.06.2015
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget