Ankara’da Özel Halk Otobüsleri Kaldırılmalı
Aşağıdaki sıkıcı olaylara tanık olduğum ve buna benzer halk otobüslerinde çokça insanı üzen rahatsız eden olayları duyduğum için, Ankara’da özel halk otobüsleri kaldırılmalı, diyorum.
Bilindiği gibi, 2014 yılında yürürlüğe giren bir yasa ile yurt genelinde 65 yaş üstü vatandaşlar şehir içinde özel halk otobüsleri ve toplu taşım araçlarında ücretsiz taşınmak zorunda. Yasaya rağmen özel halk otobüsleri ücretsiz taşımak istememekte ve çeşitli zorluklar çıkarmakta.
Bu konuda Ankara Belediyesinin ilgisizliğini gören halk da, “duyuşumuza göre, toplu taşım araçlarının bazılarının Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in oğlunun olduğunu, bu nedenle buna ilgisiz kaldığını” söylemekteler.
Bu konuda şikâyetler, otobüslerden indirmeler arttıkça, son aylarda yavaş yavaş öteki 65 yaş üstü vatandaşlarla özel halk otobüslerine ücretsiz binmeğe başlamıştı. Yaşlı insanlara, “özel halk otobüslerine ücretsiz binebiliyor musunuz, bu konuda bir yıldır yasa yürürlükte, diyordum. Bazıları ya yasadan haberleri yoktu, ya da, “onlar kaba saba adamlar, özel halk otobüslerine binmek istemiyorum” diyorlar; bazıları, hem de “yav onlar mafya onlara binilir mi? Şu yaştan sonra onlarla uğraşamam” diyorlardı. Gerçekten ben de 65 yaş üstü kimse olarak üç beş defa değişik semtlerde özel halk otobüslerine bindiğimde tatsız olaylarla karşılaşmış veya tanık olmuştum. Kimi otobüs biletçileri, “o yasayı tanımıyoruz, in bizi şikâyet et”, kimi “paranı ver bizi şikâyet et” gibi insanı rahatsız eden sözler söylüyorlardı. Ben de, 2014 Martında yürürlüğe giren bir yasa ve yönetmelik hükmünce “şehir içinde engelli, gazi ve 65 yaş üstü vatandaşların özel halk otobüsleri ile toplu taşım araçlarından ücretsiz taşınmaları gerekli” olduğunun hükmünü bildiğimden, taşımayanlara mülki amire şikâyet halinde otobüse tam biletinin 50 katı ceza verileceği kuralını bildiğim için hemen otobüsten inip valiliğe şikâyet ediyordum. Ceza verildiğine dair yazı da gönderiliyordu.
Buna rağmen, bir yıldır bazı özel halk otobüslerinin bu yasa hükmünü bildikleri halde, “böyle bir şey yok, bu paralıdır” diyerek yaşlı vatandaşları indirdiklerine tanık oluyordum.
Giden hafta İzmir’de idim. Orada, özel halk otobüslerinin, gerek trafikteki uyumsuzlukları, gerek vatandaşa karşı olumsuz tavırları yüzünden, özel halk otobüslerinin tamamen kaldırıldığını, tüm şehir içindeki toplu taşım araçları-otobüslerin belediyeye bağlandığını gördüm ve hiçbir şikâyetin olmadığını duydum.
Yukarıdaki kararın isabetliliğini doğrulayan, özel halk otobüslerinde çok çeşitli zamanlarda olumsuzluklara herkes gibi ben de tanık oluyordum. İşte bunu kanıtlayan ve tanık olduğum pek de hoş olmayan bir olayı anlatma gereğini duydum.
HALK OTOBÜSÜNDE OLAY MI OLACAK
25 Nisan 2015 Pazartesi günü, Batıkent-Jandarma-Dikimevi seferi yapan 220 hat numaralı özel halk otobüsüne, aynı saat 12.oo sıralarında bindim. Otobüste biletçi yoktu, çeşitli duraklarda binenler, bir yere oturuyorlardı.
Batıkent PTT yi geçtikten sonra, elinde çantası olan, sonradan TBMM inde çalıştığını söyleyen, bedenen zayıf, gözlüklü, adının Cemalettin Can olduğunu sonradan öğrendiğim bir bey de otobüse binerek benim yanıma, biletçinin tam karşısında bulunan koltuğa oturdu. Hemen ondan sonraki durakta biletçi araçta belirdi, paraları topluyordu. Ben 65 yaş üstü olduğum için kartımı gösterdim beni pas geçti, öteki on kadar yolcudan para alıp bilet vermediği gibi yanımdaki zayıf görünüşlü kişiden de para aldı ve adama bilet vermedi.
Yanımdaki adam, biraz sinirli bir eda ile “herkesten para alıp bilet vermiyorsun, biletleri de versene” dedi. Biletçi de “sana ne ben bu otobüsün dünya kadar vergisini veriyorum” dedi. Ama karşılıklı tartışmalar ve dikleşmeler artan oranda devam ederken biletçi, “sana ne si..tir git” biçiminde kaba söyleyince yanımdaki adam “terbiyesizlik yapma ulan” derken otobüsün içinde tartışma devam etti. Ben, lütfen sakin olun, diyerek yanımdakini sakinleştirmeğe çalıştım. Tansiyon düşerken, otobüs yola devam ediyorken biletçi telefonla konuşmağa başladı. Ben yanımdaki adamı lütfen sakin ol, diye rica etmeğe devam ettim. Lalegül’e gelince araca iri yarı kolları sık kıllı, bıyıklı, elleri büyük, maganda tipli bir adam otobüse bindi. Biletçiye, “telefonunla geldim” diyerek onunla bazen fısıl fısl konuşmağa başladı. O maganda tipli adam, karşımızdaki yönü bizden yana olan koltuğa oturdu. Bize yan yan bakıyordu, ben bundan ürktüm, yanımdaki adamla tanışıp konuşmaya, iş hayatı ile bir konu üzerinde sohbete başladık. Yanımdaki Cemalettin Can’a, kulağına fısıldayarak “aman bu maganda senin için bindi sanırım, dikkatli ol” dedim. Ben yanımdakinin yumuşatmak ve konuyu dağıtmak için sohbeti yoğunlaştırırken, teker üzeri olduğu için çıkıntıya ayağımı biraz uzattım ve sohbete devam ettim. Ayakta bir bayan vardı, karşımızdaki maganda bana dedi ki, “ayağını topla vatandaş oturacak” dedi. Baktım iş ciddi, pardon deyip ayağımı topladım ve ayaktaki bayan önümdeki boşluğa oturdu. Ama karşımızdaki maganda, zaman zaman biletçiye laf yetiştiriyor, sırıtıyor, bize doğru bakıp bakıp bıyıklarını buruyor, sanki saldırmak üzere olan bir boğa gibi adeta burnundan soluyordu. İçimden, eyvah bu maganda bir sorun çıkaracak diyerek korktum.
Gerginliği dağıtmak için yanımdaki Cemalettin Can’la sohbeti koyulaştırıyordum. Bir yandan da, yanımdakinin kulağına, “aman dikkatli ol karşımızdakinin tavrını sevmedim, maraza çıkarabilir, muhtemelen senin için binmiş olmalı”, dedim. Kendi kendime, demek ki bazı yaşlıların, “o otobüslere binilir mi, hepsi mafya” dediklerine hak verdim. Beşevler’e gelmiştim, ben orada inerken, yanımdaki, “iyi günler “tanıştığımıza sevindim, yakında görüşelim” filan diyordu. Maganda da, biletçinin yanına gidip sırıtan bir tavırla konuşmağa devam etti. İyi ki bir maraza çıkmadı, diye kendi kendime söylendim.
Daha önceleri, halk otobüslerinin bazı şoförleri, son durağa gelip molada durduklarında hemen oradaki büfeden gizlice aldıkları bir veya iki kadeh rakıyı ayranın içine katıp, ayran ayağından içtiklerini” bazı kimselerden duymuştum da inanamamıştım.
Neyse, bu yazıyı yazdığım 26 Mayıs 2015 günü bilgisayarımı kapattıktan sonra, spor yapmak için spor salonuna gitmek üzere, evime yakın Batıkent Jandarma otobüs durağına gittim. Otobüs durağına yakın yerde bekliyordu.
HALK OTOBÜSÜ MOTOSİKLETE ÇARPIYOR.
Biraz bekledikten sonra, durağa yanaşan 221 hat numaralı 06DD7161 plakalı Jandarma- Bakanlık özel halk otobüsüne bindim. Bu otobüste bir acayiplik görüyordum, virajlara sert giriyor, sert durup sert kalkıyordu. Ostim’i geçtikten sonra kırmızı ışıkta beklemektense güzergâh değiştirip hemen Atisan kavşağına sağa döndü 200m kadar uzaktaki boşluktan öylesine bir hızlı U dönüş yaptı ki içinde hepimiz sarsıldık. Normal yoluna geldiğinde hemen sağa dönüş yaparak devam etti. Kırmızı ışık daha yanıyordu. Böylece ve kendince otobüs kırmızı ışığı daha çabuk geçmiş oldu, böylece bu halk otobüsü yoluna devam etti. Ancak, muhalefetin “kaçak saray” dediği Cumhurbaşkanlığı sarayının aşağısında bulunan köprüden sağa dönüp köprünün altına girmek için yeni yapılan bu yolda keskin bir U dönüşü vardır. Bu U dönüşünü otobüs çok yavaş dönmesi gerekirken, hızlı bir şekilde döndü. O anda, köprünün altından dosdoğru saray tarafına giden yolda (U dönüşü yapanla doğru giden yol birleştiği için) tek kişinin bulunduğu 34 VB 6436 plakalı pizza-döner kuryecisi motosiklete otobüs çarptı. Motosiklet biraz sağa kaymasına karşın motosiklet, çarpmanın etkisi ile önce yan refüje çarptı, sonra çim ekilmiş bankete savruldu. Motosiklet yan yatıp devrilirken sürücü çim üzerine upuzun yattı. Oysa otobüs U dönüşü yapıyor olduğu için yavaşlaması ve doğru yoluna giden motosiklete yol vermesi gerekirdi. Hemen 112 Acile telefon edildi. Çarpan halk otobüsünde bulunan yolcular, arkadan gelen 220 numaralı halk otobüsüne bindirildi ve yola devam ettiler.
Özel Halk otobüslerindeki tüm bu ve öteki olumsuz tavırlar nedeni ile tıpkı İzmir’deki gibi, Belediyenin kendi EGO otobüslerini de artırılarak özel halk otobüsleri halkın güvenliği için, Ankara şehir içi trafiğinden kaldırılmalıdır, çünkü halk otobüsleri sürekli çeşitli sorunlar yaratmaktadır. Böylece onları denetlemek, organize etmek daha kolay ve sağlıklı olacaktır. 26.5.2015
Yazımı böylece bitirmişken, 1.6.2015 Pazartesi günü saat 11.30 civarında evime yakın Rajiv Gandi Caddesi’ndeki Batıkent-Jandarma durağına geldiğimde, duraktaki bankta 60-70 yaşlarında tahmin ettiğim bir adam oturmakta idi. Bunu sanırım tanıyorum diye düşündüm. Bu kişi, bu caddenin durak tarafındaki Uğur Mumcu Mahallesi’nde oturduğunu bana bir yıl önce söylemişti sanırım, ozan olduğunu, saz da çaldığını söylemişti.
Neyse bu adama selam verdikten sonra, siyah bir bandajla sarılı olduğu bileğini göstererek ona “ne oldu bileğine komşu” deyince bana şunları anlattı:
“- (Oturduğumuz durağa 100m kadar yakın duran halk otobüsünü göstererek, “birkaç gün önce şu halk otobüsünden inerken ani kalkmasıyla elimi sakatladım, (sol şafağındaki hafif yarayı da göstererek) kafamı demire çarptım, işte böyle dangıl dungul araba kullanıyorlar”. Yukarıdaki yazımla uyumlu bağlantısını düşünerek heyecanlandım. Bunlara ücretsiz binebiliyor musun, kanunen 65 yaş üstü vatandaşlara da bunlar ücretsiz, olduğunu söyledim. Adam, “lanet olsun bunlara binilir mi” diye söylendi. Ben daha fazla ayrıntılı konuşmak istiyordum, ama o bineceğim halk otobüsü hareket ederek önümüze geldi, ben koşarak ona bindim. Ama kafam, durakta oturup kalan bu adamın anlattığı olaya takıldı kaldı, adamın ismini dahi almağa vakit bulamadım. Kendi kendime, şu İzmir’in özel halk otobüslerini kaldırdığı ne iyi olmuş diye söylendim.
(Tam o sırada, İzmir’in ileri kültür yapısını bilen bir vatandaş da, “İzmirliler beş çocuk yapıp Türkiye’ye salsınlar” diye bir Tveet attığını görünce gülümsemekten kendimi alamadım).
65 yaş üstü kartımı gösterip yerime oturdum ama hemen aklıma, yakın komşumuz 80 yaşındaki Kadriye Ünal teyzenin, iki yıl kadar önce böyle halk otobüsünden inerken düşüp belini sakatladığını ve iki yıl süren bel ağrısı çektiğini anımsadım.
Aynı gün, saat 15.30-15.40 sırasında Kızılay-Batıkent metrosunda eve dönerken, orada başka bir ilginç olaya tanık oldum. Yanımda 65 üstü olduğunu tahmin ettiğim bir yaşlı bayan oturuyordu. Giderken bir sohbet ortamı oluştu, ona da, 65 yaş üstü vatandaş olarak özel halk otobüslerine ücretsiz binip binmediğini sordum. O, “onlar paralı ücretsiz taşımıyorlar” dedi. Ben de yasa çıktığını onların da ücretsiz taşımaları gerektiğini, taşımadıkları takdirde ceza yazılacağını, böyle bir durumla karşılaşırsa 150 ye Başbakanlık şikâyet hattına, plakaları ile birlikte bildirmesini, söyledim.
Bu konuşmamıza kulak misafiri olan, sağ tarafımda, biraz seyrek sakallı genç bir adam oturuyordu. Konuşmamızda 150 şikâyet hattı geçince adam bize yönelerek şöyle dedi: “Ben Başbakanlık 150 şikâyet bölümünde çalışıyorum, maalesef buraya bu tür şikâyetler alınıyor, ama dikkate alınmıyor” . Bu sözü duyunca ben çok şaşırdım, yapma yahu, böyle şey olur mu? Diyerek şaşkınlığı söyleyince, o yanımızdaki genç adam, “bize yukarılardan diyorlar ki, bu tür şikâyetleri alın, ama dikkate almayın, işlem yapmayın, vatandaş şikâyet ettiğini bilsin, rahatlasın, ama resmi işlem yapmayın”.
Ben bu söz karşısında çok şaşırdım, demek ki oradakiler, devlet, yasalar adına iş yapanlar, “tavşana kaç tazıya tut” siyaseti güderek vatandaşı aldatıyorlar. Vatandaş aldatılsın, “ne şiş yansın ne kebap yansın” Böyle bir ciddiyetsizlik, yönetim anlayışı olur mu, diye söylendim durdum?
Cevat Kulaksız Serbest Gazeteci
ckulaksizster@gmail.com
Yorum Gönder