Ülkemizde kan gövdeyi götürürken, kimsenin can ve mal
güvenliği yokken iktidarın en güzel yaptığı şey halkı kandırmaya çalışmak.
Nasıl mı?
Başbakanlığı tartışılan Davutoğlu’nun sözlerine bakalım.
Diyarbakır’a gitmiş, çelik yelek giymemiş.
Korkmamış ta…
Sokaklara çıkın, teröre prim vermeyin diyor…
Sanki etrafımızda 500 koruma varmışta, etten duvar
örmüşler gibisine (!)…
Bilmem kaç barikat yıkılmış,
Yüzlerce hendek kapatılmış,
Binlerce patlayıcı imha edilmiş,
Silahlar, bombalar ele geçirilmiş.
Göğsünü gere gere
anlatıyor.
Peki, bunca mühimmatı PKK üretemediğine göre nasıl elde
etti?
Tüm bu saydıklarını PKK nasıl ve ne zaman hazırladı?
Bu ülkede devlet
yok muydu?
Bu ülkede hükümet
yokmuydu?
Siz neredeydiniz minik başbakan?
Ha, belki diyecek ki ben daha çiçeği burnunda bir
başbakanım.
Tamam, tamam da yıllarca dışişleri bakanı kimdi?
Belki olanlar
karşısında akıl tutulması yaşayan % 50’ i kandırabilirsiniz ama aklı başında
olan kimseyi inandıramazsınız.
***
Türkiye bugün itibarını kaybettiyse ve bu hale gelmişse,
Unutmayın sizin iktidarınız ve muhalefetin sayesindedir.
Gelmiş geçmiş hiçbir iktidar döneminde bunca yolsuzluk
ayyuka çıkmamıştı.
Yine hiçbir iktidar döneminde iddia edildiği gibi liderin,
bakanların ve yandaşların mal varlığında ortaya çıkan astronomik artışlara
ulaşan yükseliş görülmemişti.
Hiçbir iktidar
özgürlükçü demokrasi vaadiyle Türkiye çağın gerisine götürmeye kalkışmamıştı.
Suçluyu yakalayan veya ifşa eden hapise tıkılmamıştı.
Hiçbir yolsuzluğun
üzeri, darbe yapacaklardı diye
kapatılmamış ve onlarca aydın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin güzide askerleri aynı
suçlama ile zindanlara kapatılmamıştı.
PKK ile masaya oturulmamıştı.
Mühimmat, bomba depolaması, öz yönetim ilan etmesi yol
kesmeleri
Şanlı bayrağımızın gönderinden sökülmesi asla olmamıştı.
Ve her gün bunca şehit haberi gelmemişti.
***
Devlet kasasından
servetine servet katan yandaşlar çoğalırken öte yanda yoksul, ekmek bulamayan
kitlenin sessizliğe bürünmesi ve biat etmesi anlaşılır gibi değilse,
Türkiye’nin yarısında akıl tutulması var demektir.
İşte yeni Türkiye dediğiniz, yarattığınız ülke budur.
Gece yastığa kafanızı koyduğunuzda rahatsanız,
Ne kadar öğünseniz azdır.
***
Gelelim
cumhurun başı olan eski başbakana…
Pardon!
Bu eski başbakan sözümü geri alıyorum.
Eskimeyen başbakandır o…
Çünkü elan
Türkiye’yi tek başına yönetiyor.
Demek ki onun aklı AKP deki tüm bakanlardan,
milletvekillerinden daha üstün.
Ne yaparsa yapsın
öyle bir kitle yarattı ki hepsi sanki efsunlanmışlar.
Haydi, fakir ve cahil kesimi anladık ta, içlerinde nice
okumuş hatta profesör çıkmış akademisyenler var.
Akademisyenlerden söz açmışken;
Bu ülkede ve 21. Yüzyılda
"Halifelik
sistemine bir ihtiyaç varsa, bu sistem kurulacaksa, bu neden Recep Tayyip
Erdoğan olmasın”
“Hilafetin yeniden
gündeme gelmesini ve Türkiye’nin tüm İslam devletlerinin başına geçmesi
gerektiğini” söyleyen, aydın
geçinenler varsa Erdoğan’ın yaptıkları azdır bile.
Bunları
söyleyenler yağcı takımları, dalkavuklardır.
Erdoğan’ı çok
sevmelerinden ötürü değil tabi ki.
Bir kısmı
geçmişte cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarının torunları bir kısmı da
korkaklar, prim
yapmak isteyenlerdir.
Ya diğerleri?
Yahu bunların hiç birisi de uyanmazlar mı?
Hayret!
Birkaç gün önce CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu bir söz
etti.
Amacı 45 çocuğa yapılan cinsel istismarı unutturmamak,
Aile ve Sosyal işler Bakanı Sema Hanımdan görevini yapmasını bu çirkin olayın
üzerine gitmesini istemekti.
Sözleri çarpıtıldı.(Böyle olacağı belliydi aslında.)
Yandaş medya bombardımana tuttu adeta.
Tuh! Yazıklar
olsun hepsine de.
Türkiye’nin nereye gittiği hiç umurlarında değil.
Varsa yoksa dertleri çıkar sağlamak…
Erdoğan’ın “Kuvvetler
uyumu ”dediği sözün ardında krallık ve monarşinin yönetim biçimi olan Kuvvetler
Birliği' Yasama - Yürütme ve Yargı'nın tek elde toplanması yatmaktadır.
AKP'li vekil
Ensarioğlu “Aslında şimdiki sistem bizim daha çok
işimize yarar. Yasama bizim elimizde, yürütme bizim elimizde, yargı bizim elimizde" diyerek bunu açıkça itiraf
etti.
Evet,
şimdilik her karar Erdoğan’ın yetkisinde ama bunu meşrulaştırmadıktan sonra içi
rahat değil.
Erdoğan bulunduğu mevkiinin ağırlığını taşıyamayan, her
zaman sokak ağzıyla konuşan bir kişidir.
Demekki bu millet bundan anlıyor!
Şimdi Kılıçdaroğlu’na var gücü ile saldırıyor.
Gittiği bir toplantıda
"Artık bizim
için ana muhalefet partisinin genel başkanlık koltuğu boştur, sakıttır. Bizim
için bu zat yok hükmündedir.
Kendisi cezai
ehliyet sahibi olmaktan çıktığı için ne söylerse söylesin, ne yaparsa yapsın
bizim açımızdan mazurdur, tıbbi sorundur ”diyor.
Vah! Vah! Vah!
Oysa ülkede
siyasetçi olmaktan çıkmış, tıbbın konusu haline gelmiş kimlerin olduğu
bellidir.
Türkiye değişiyor ve karanlıklara doğru hızla yol alıyor.
Baksanıza bakan hanım;
“cinsel istismar
ve saldırı haberlerinin sık verilmesinin çocukları ve aileleri rencide
ettiğini” ! Söylemiş.
Yorum Gönder