Yargıtay, adına Ergenekon denilen davayı esastan bozdu.
Bu karar, davanın baştan sona yalan olduğunun kabulü anlamına geliyor.
Yargıtay’ın kararını açıklanmasının ardından adı büyüğe çıkmış, zamana ve duruma göre kılık değiştiren ‘Omurgasız’ bazı televizyon kanalları ile gazeteler, Ergenekon’un ne büyük bir iftira olduğunu anlatmaya soyundular.
Ergenekon iftirasına direndiğimiz 9 yıl boyunca bizden kaçanlar, ofis telefonlarına bile çıkmayıp, ‘Yok’ dedirtenler, şimdi bu kumpasta hayatını kaybedenlerin geniş haberlerini yapıyorlar.
Herkesin gözü önünde katledilen Kuddusi Okkır’ın görüntülerini Bekleme Odası programında yayınlayıp, konuyu konuştuğumuzda, bize ‘Darbeci’ diyen gazeteciler, şimdi ‘tüketilen hayatlar’ ‘mağdur edilenler’ içerikli haberlere imza atıyorlar.
Ergenekon’un, iktidar ve Fetullah ortaklığında bir Amerikan projesi olduğunu ortaya koyduğumuz yazıları paylaştığımızda, bizi facebook arkadaşlığından silenler, şimdi davadaki haksızlıkları, yalanları uzun uzun anlatan haberleri yayınlıyorlar.
Tapelerde adımızın geçtiğini duyduklarında, telefonlarından numaramızı, e-posta adresimizi silenler, şimdi Ergenekon davasındaki usulsüzlükleri, düzmece delilleri, gizli tanıkları yeni öğrenmişçesine anlatıyorlar.
Odamız aranıp, Neşet Ertaş CD’leri bile delil torbasına atılırken, bizden selamı kesip, karşılaştığımız Meclis koridorlarında yolunu değiştiren gazeteciler, şimdi Ergenekon’un ne büyük bir iftira olduğunu dile getiriyorlar.
Yazıyı uzatıp, değerli zamanınızı almak yerine sadede gelelim.
Bundan 9 yıl önce Ergenekon’un, yurtseverleri tasfiye etmeye yönelik bir iftira olduğunu iktidardan, Fetullah’dan, ABD’nin gönderdiği 32 uzmandan korkmadan yazarken, konuşurken, bizden öcü görmüş gibi kaçan gazetecilerin, bugün tehlike kalkmışken habercilik, yayıncılık, programcılık oynamalarını kınıyorum.
Sırf haksızlıklara karşı çıktığımız için bize de Ergenekoncu damgası vuran, ‘Omurgasız’ gazetecilerin şimdi, “Sana mikrofon uzatalım ya da programa davet edelim, Kumpası anlat” sözleri midemi bulandırıyor. “O mikrofonu alın da …….’” dememek için kendimi zor tutuyorum.
Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk ve benzeri kumpaslarda susanların, kafalarını kuma gömenlerin bugün konuşmalarını, haber yapmak için yarışmalarını, hatta insan hakları savunucusu kesilmelerini gördükçe, “yuh olsun size sahtekârlar yuh diyorum.”
Beni en çok yaralayan ise “Atatürkçülerle işimiz olmaz” diyen bu ‘Omurgasız’ gazeteci tayfasının önemli bir bölümünün, partim CHP’nin içinde ve çevresinde yuvalanmasına sessiz kalınması, görüşlerine itibar edilmesi, bazılarına da Partide makam mevki verilmesidir.
Gürbüz Evren /Gerçekgündem
Yorum Gönder