Bir Ülkede Demokrasi Yoksa Adalet deYoktur - Güner Yiğitbaşı
Evet, bir ülkede tüm kurallarıyla işleyen şeffaf ve gerçek bir demokrasi yoksa, bu nedenle o ülkede yaşayan insanlar, bir takım gerçek dışı ve antidemokratik algı operasyonlarına açıksa, bu algı operasyonunun alt yapısını hazırlayan antidemokratik söylem ve eylemler zirve yapmışsa, kağıt üzerinde yargının bağımsız ve tarafsız olduğu yazıyor olsa da, o ülkedenin yargısı asla bağımsız ve tarafsız olamaz.
Bir ülkede yargının tarafsız ve bağımsız olabilmesi için, o ülkede yaşayan insanların büyük çoğunluğunun vicdanlarında, başka bir ifadeyle kamu vicdanında, yargı bağımsızlığının da içinde bulunduğu tüm ilkeleriyle demokrasi şuurunun oluşup yer etmesi gerekir.
Kamu vicdanını temsil eden halkımızın bir kesiminin; o günün koşullarında, benimsedikleri ideoloji, demokrasi anlayışı, siyasi ve dünya görüşü, tuttuğu siyasal partinin görüş ve icraatları açısından, yargının tarafsız ve bağımsız olmamasından dolayı bir çıkarı varsa, ülkede demokrasi tüm kurallarıyla işlemiyorsa,kuvvetler ayrımı ilkesi iflas etmişse, o ülkede artık yargının tarafsızlığından ve bağımsızlığından bahsedemezsiniz. Kendileri de bir insan olan, her insan gibi etten ve sinirden oluşan yargı mensubu hakimlerimiz de, işlemeyen demokrasinin yok olan teminatlarından mahrum kaldıkları için, ister istemez bağımsızlıklarını ve tarafsızlıklarını yitireceklerdir.
O kadar ki, yargı mensubu bazı hakimler de, antidemokratik, demokrasinin kurallarının işlemediği bu düzende; kolaylıkla, bazı yasa dışı cemaat ve oluşumların, siyasal iktidarların dümen suyuna girerek, kararlarıyla onlara hizmet edeceklerdir.
İşte; demokrasinin, kuvvetler ayrımının, şeffaflığın erdemi buradadır.
Ülkemizde, bugüne kadar askeri darbeler olmuş, demokrasimiz zaman zaman askıya alınmış, daha sonra tekrar demokrasiye geçilmesine rağmen, siyasal iktidarlar da askeri darbe dönemlerini aratmayacak şekilde sivil darbeler yapmışlar ve ülkemiz gerçek anlamda bir demokrasiyi yaşayamadığı için, kamunun genel vicdanı da, demokrasinin ilkelerine ve erdemine uygun oluşamamış, bu bölünmüşlük ortamından yargı da nasibini almıştır.
Bu yazıyı niçin yazma gereği duyduk?
Dün, Karaman'da jet hızıyla ve ilk celsede verilen, cinsel taciz davası ile bugün Yargıtay tarafından açıklanan ve beklendiği gibi, Ergenekon davasının tümden bozulmasına ilişkin kararlar, bizi bu makaleyi yazmaya itmiş bulunmaktadır.
Sonuçları itibariyle olması gereken ve bir hukukçu olarak bizim de hoşumuza giden bu iki karara bakarak, bazı kesimler hep bir ağızdan; Türkiye de tarafsızlıklarını ve bağımsızlıklarını yitirmeyen yargıçlarımız da varmış diyecekler, kararları veren hakimlere methiyeler düzecekler, ortalığı inletecekler ve tabii, bize göre kendilerini ve halkımızı aldatacaklardır.
Bize göre, demokrasinin işlemediği, kuvvetler ayrılığı ilkesinin fiilen kaldırıldığı, ülkenin Cumhurbaşkanının; parlamenter sistemi fiilen kaldırdığını ve fiili bir başkanlık sistemini kurduğunu açıkça ilan ettiği, parlamentoya talimatlar yağdırdığı, namusu ve vicdanı üzerine yaptığı tarafsızlık ve anayasaya bağlılık yeminini ayaklar altına aldığı, fiili başkan gibi ülkeyi tek başına yönettiği, anayasayı ihlal suçunu işlediği, kimsenin sesini çıkaramadığı, aydınların suskun olduğu, aydın ihanetinin tavan yaptığı, sesini çıkaraların tutuklandıkları, Başbakan iken, kendi siyasal çıkarları için, dün Güneydoğu Bölgemizdeki il ve ilçelere silah ve cephane dolduran, hendekler kazan, barikatlar kuran bölücü PKK terör örgütü militanlarına göz yumarak teröre yardım ve yataklık etmesine, kısa sürede dört yüz şehit vermemize vesile olmasına rağmen, bugün işin doğası, hayatın olağan akışının ve dayandığı kendi siyasal tabanının gereği olarak, teröristlerin taziye çadırlarını ziyaret eden HDP milletvekillerinin yargı önünde hesap vermelerini istemeyi kendisine hak sayması ve HDP Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için meclise baskı yapması karşısında, ülkemizde demokrasinin bir kırıntısının kalmadığı bu ortamda, bağımsız ve tarafsız bir yargıya sıcak bakacak, tarafsız ve bağımsız bir yargıyı destekleyecek, tarafsız bir kamuoyu vicdanının oluşacağına, buna bağlı olarak da, yargının tarafsız ve bağımsız kalabileceğine inanabiliyor musunuz?
Bugün Yargıtay tarafından tümüyle bozulan Ergenekon Davasının geldiği bu olumlu aşama, bağımsız ve tarafsız bir yargının başarısı değildir. 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla başlatılan soruşturma ile AKP iktidarının geleceğini tehlikeye atan,bir anda ve tesadüfen değişen siyasal şartların, olması gereken zorunlu sonuç ve başarısıdır.
Aslında, ülkemizde gerçek bir demokrasi, demokrasinin ilkelerine sıkı sıkıya bağlı, bağımsız ve tarafsız bir yargının önemine vakıf, bağımsız ve tarafsız bir yargı şuuru gelişmiş,adaleti içselleştirmiş adil bir kamuoyu vicdanı olsaydı, Ergenekon diye bir kumpas dava ve bunun neden olduğu mağduriyetler söz konusu olmayacaktı.
İşte, bu gerçeği anlamamız ve kabul etmemiz durumunda, önce eşeğimiz kaybederek üzülüp, daha sonra birileri buldurduktan sonra sevinmekten ve ülkemizde bağımsız ve tarafsız hakimler de varmış aldatmacasından kurtulacağız.
21/04/2016
Güner YİĞİTBAŞI
Yorum Gönder