İstanbuldaki bir konferansta konuşan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail KAHRAMAN; “Mevcut Anayasada Allah lafı geçmiyor.Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır.Yeni anayasa dindar olmalı..” demiş.
Bize göre, Meclis Başkanına,laiklik karşıtı bu sözleri, kendisini bu makama ısmarlama olarak oturtan birileri söyletmiştir.
O birileri de; daha mürekkebi kurumayan 18.04.2016 tarihinde, yani daha on gün önce kaleme alıp yayınladığımız,”Bu Zihniyetle Ancak İslam Dinine Dayalı Bir Anayasa Yapılır” başlıklı makalemizde açıkladığımız gibi, yapmış olduğu bir konuşmada; “Bizim tek dinimiz var, İslam, bizi birleştiren İslam. Biz İslam'ın bütünleştirici çatısı altında toplanacağız.” şeklinde beyan ve açıklamada bulunan ve bu beyanıyla, Cumhuriyetimizin laik, demokratik ve özgürlükçü yapısına ve ilkelerine aykırı ve çok sakıncalı projesi olan bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zattır.
Bizi yönetemeyenlerin; kafalarındaki, artık gizliliği falan kalmamış olan projeyi hayata geçirmek için, emin adımlarla ilerlediklerini fark ediyor musunuz?
Daha sekiz gün önce kaleme aldığımız makalemizde dile getirdiğimiz hususlar, ne kadar önemli ve doğruymuş değil mi?
Taşları üst üste koyarak, Laik Cumhuriyetimiz üzerinde oynanmak istenen oyunu görmek için, Meclis Başkanının son sözlerinden sekiz gün önce yazdığımız ve aşağıda aynen yer verdiğimiz 18/04/2016 tarihli makalemizi yeniden okumaya ne dersiniz?
Haydin buyurun, hep birlikte yeniden okuyalım ve Tayyip Bey ile Meclis Başkanının birbirlerini tamamlayan beyanları üzerinde iyice düşünelim.
26/04/2016
Güner YİĞİTBAŞI
BU ZİHNİYETLE ANCAK İSLAM DİNİNE DAYALI BİR ANAYASA YAPILIR
Türkiye Cumhuriyeti Devleti; etnik kökenleri itibariyle Türk'lerin çoğunlukta olduğu, daha sonra Kürt'lerin ve daha asonra da diğer etnik kökenden gelen ve ancak, etnik kökenleri ne olursa olsun hepsinin Anayasa ve yasalar önünde eşit oldukları, tasada ve kıvançta ortak yurttaşlardan oluşan milli bir devlettir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin; Türk, Kürt ve sair etnik kökenden de gelmiş olsalar, yurttaşlarının çok büyük çoğunluğu Müslümandır, fakat, Türkiye Cumhuriyeti demokratik ve laik bir devlet olup, devletimizin Anayasasında yazılı olan resmi bir dini yoktur.
Din ve vicdan özgürlüğünün cari olduğu ve Anayasasında, herkesin din ve vicdan özgürlüğüne sahip olduğu açıkça yazılı bulunan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Anayasasına göre, bütün dinlere eşit mesafede olup, Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti; İslam dinine dayalı bir din devleti, başka bir ifadeyle, İslam Cumhuriyeti değildir.
Bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin; bir mozayiği andıran, çeşitli etnik kökenlerden gelen vatandaşlarının neredeyse tamamına yakınının İslam dinine mensup birer Müslüman olmaları, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarını,Türkiye Cumhuriyeti ile irtibatlandıran, birleştiren, bütünleştiren ve bir arada tutan ortak kimlik, değer ve birleştirici çatının, İslam dini olmasını, vatandaşların İslamın çatısı altında toplanmalarını zorunlu kılamaz. Vatandaşlarımız; ister İslam, ister Hristiyan ve Musevi veya başka dinlere mensup olsunlar, dinler; her yurttaşın kendi özeli ve Tanrı ile aralarındaki gizli ve uhrevi bir bağdır.
Bu itibarla; Laik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanı olduğunu iddia eden Tayyip Bey'in; dün (17/04/2016) Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından İstanbulda düzenlenen Kutlu Doğum Programında yaptığı konuşmasında; vaktiyle rahmetli babasıyla kendisi arasında geçen bir anısına atfen yer verdiği, “Babama Laz mıyız, Türk müyüz? Diye sordum, büyük dedem babama, Müslüman'ım de geç demiş. Mezhepçilik, ırkçılık ve terör belasıyla karşı karşıyayız.Bizim tek dinimiz var, İslam, bizi birleştiren İslam.Biz İslam'ın bütünleştirici çatısı altında toplanacağız.”şeklindeki beyanlarını, Cumhuriyetimizin laik, demokratik ve özgürlükçü yapısına ve ilkelerine aykırı ve çok sakıncalı buluyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin birliğini temsil eden, tarafsızlık ve Anayasaya bağlılık yemini etmiş olan bir Cumhurbaşkanının; laik Türkiye Cumhuriyetinde, vatandaşlarının çoğunluğunu İslam dinine mensup olanlar teşkil etmiş olsa dahi, bize göre, azınlıkta da olsalar, diğer dinlere mensup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını diğerlerinden ayırma ve bölme, başka bir çatı altında toplanmaya itme anlamına gelecek şekilde, İslam dinini öne çıkararak,vatandaşlarımızı, İslam'ın bütünleştirici çatısı altında toplanmaya çağırmasını, adeta ümmetçilik yapmasını, sade bir şekilde ve bölücülük yapmadan, kendi etnik kökenini dile getirmeyi ırkçılık yapmakla eş değer saymasını, kendisi de Müslüman olan demokratik ve laik bir Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak kınıyor ve bu zihniyetin yeni bir anayasa yapmak üzere kollarını sıvamış olmalarından, ülkemizin geleceği adına endişe duyuyoruz.
18/04/2016
Güner YİĞİTBAŞI
Yorum Gönder