Ne yapacaklarını şaşırdılar artık.
Türkiye’nin kurtuluşunu değil Osmanlının zaferini kutluyorlar.
Onlar Atatürk ve kurmuş olduğu laik cumhuriyeti asla kabullenememişlerdi.
Onlar Allah yerine padişaha kul olmayı yeğliyorlardı.
Cumhuriyetin kurulduğu tarihi, ulusal bayramları asla hazmedemediler.
Yıllardır sinsice örgütlendiler.
Adnan Menderes, Darbeci Kenan Evren ve Turgut Özal ile dincilik adeta katmerlendi.
***
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Resepsiyonunu AKP yapmadı.
Gerekçe şehitlerimiz var…
Şehitlerimiz o kadar umurlarında ki bir günde 10 şehit haberi geldiğinde veya Ankara’da bombaların patlatıldığında bir gün yas tutulmadı.
23 Nisanda şehitlere saygı ama üç gün sonra Kut’ül Amare zaferini kutlayacaklar.
Atatürk’ü hafızalardan silmek, Osmanlıyı unutturmamak için böylesine bir kutlama yapmak, doğrusu şeytanın aklına gelir miydi bilemem.
Daha neler göreceğiz bakalım…
Nedir bu Kutül Ammare?
Irak petrollerini ele geçirmeyi amaçlayan İngilizler, 6 Kasım 1914 tarihinde Basra Körfezinden Şattülarap ağzındaki Fav mevkiine asker çıkararak saldırıya geçmişler.
3 Haziran 1915 tarihinde Kut’ül-Ammare’yi, Temmuz ayı sonlarına doğru da Nasıriye’yi işgal etmişler.
23 Kasım 1915’de ileri harekâta geçen Osmanlı birlikleri, General Townshend komutasındaki İngiliz ordusunu geri püskürterek Kut-ül Ammare’ de çember içerisine almayı başarmışlar.
Kut’ül-Ammare’yi bir kale gibi savunan General Townshend, 29 Nisan 1916 tarihinde teslim olmak zorunda kalmış. Türkler, Kut’ül-Ammare ’de İngilizlerden başta Tümen Komutanı General Townshend olmak üzere toplam 13 general, 481 subay ve 13.300 askeri esir almışlar.
Bu büyük bir başarıdır elbette.
Ne var ki, Kut’ül-Ammare Zaferi, İngiliz prestijinin Birinci Dünya Savaşı’nda yediği en büyük darbe olarak tarihe geçmişse de, İngilizlerin bölgeyi Şubat 1917’de işgal etmesine engel olunamamış…
Irak’ın güneyine 1914 sonlarında çıkarma yapan İngilizler, ancak Mart 1917’de Bağdat’a ulaşarak kenti işgal etmişler…
***
28 Temmuz 1914'te başlayan ve 4 yıl süren 1. Dünya Savaşında kazanan devletler Osmanlının birlikte olduğu Almanya, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan ile barış anlaşması yapmışlar ama Osmanlıya SEVR ‘i dayatmışlar.
Paris'e gönderilen Osmanlı Heyeti Sevr Antlaşması'nı kuzu, kuzu imzalamış. (10 Ağustos 1920).
Bu antlaşmaya göre, Osmanlı İmparatorluğu parçalanıyor, Türk Milleti de yasama hakkından yoksun bırakılıyordu.
Yani Osmanlı fiilen bitirilmişti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu antlaşmayı tanımıyor, Meclis Misak-ı"Millî ye” yemin ederek, Türk topraklarının parçalanmasına müsaade etmeyeceğini dünyaya ilân ediyor.
Çok zor şartlar altında Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Kurtuluş Savaşımızı kazanıyoruz.
Erdoğan zaman zaman “Biz bir kabile devleti değiliz. Biz Devlet-i Aliye-yi Osmaniye'nin bakiyesi üzerine kurulmuş bir devletiz.” der.
Hangi bakiye acaba?
Evet, bir bakiye var, o da Osmanlının borçları…
O borçları da Türkiye Cumhuriyeti ödedi.
***
Atatürk ve silah arkadaşları, kahraman halkımız olmasaydı ne Türkiye vardı ne de Osmanlı.
Bu gün hilafeti ve padişahlığı düşleyen Erdoğan aslında kimse ondan hesap sormasın, babadan oğula geçecek bir hükümranlık sürsün istiyor.
Parlamenter sistemi kaldırmanın yolu da başkanlıktan geçiyor kendince.
Halkı tek adamlığa, ümmetçiliğe alıştırma provaları yaparken, ulusal bayramlarımızı mümkün mertebe kısıtlıyor veya çeşitli bahanelerle yaptırmıyor.
Tabelalardan Atatürk, İnönü isimlerini, ders kitaplarından Atatürk inkılaplarını kaldırıyor.
Köprülere padişah isimleri veriliyor.
Kısaca Atatürk’ü unutturmaya çalışıyor.
Ne yaparsa yapsın tabelalardan, ders kitaplarından silinen bu devletin kurucusu
Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü kalplerimizden hiçbir zaman silemeyecektir.
Bunu asla başaramayacaktır.
İşte 23 Nisan günü Türk Milleti Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını Türkiye’nin her bir yerinde kutladı ve Anıtkabir’e koştu.
Demekki zorbalık, yasaklar bu milleti daha çok atasına bağlıyor.
Bir zamanlar AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi ayet mi?" diyor ve okullardan kaldırılacağını çok rahat söylüyordu.
Zavallı bilmez ki o bir ayet değildir tabi ama Atatürk’ün gençliğe bıraktığı mirastır…
Yorum Gönder