Asgari ücret 1300 TL oldu, emekli maaşlarına zam yapıldı. Ülke
nüfusunun çok önemli bir bölümünü ilgilendiren bu artışlar önce olumlu
bir etki yarattı.
Öyle ya, yapılan zam ve ek 100 TL ile birlikte en düşük SSK emeklisi
maaşı 1292 TL, en düşük memur emeklisi maaşı 1533, en düşük BAĞ-KUR
emeklisi maaşı ise 1117 TL oldu.
Bu artışların ardından “Helal olsun AKP İktidarına” diyenlerin sesi
daha gür çıkmaya başladı. Ancak yeni yıl ile gelen zam yağmurundan
bahsedilmesini ise istemediler.
Elektrik fiyatları yüzde 6,8 oranında zamlandı.
Cep telefonlarının ilk satışından alınan vergi yüzde 33 arttı.
Otoyol ücretlerine yüzde 38’lik zam geldi.
İstanbul Boğaziçi ile Fatih Sultan Mehmet köprülerinden geçiş ücreti yüzde 39 arttı.
Zorunlu trafik sigortası primleri en az yüzde 20 zamlandı.
İçki ve sigaraya zam geldi.
Motorlu taşıtlar vergisi, çevre temizlik vergisi, pasaport, nüfus
cüzdanı, ehliyet, noter kâğıtları yüzde 5,58 oranında zamlandı.
Müze ve ören yerlerine giriş ücretlerine yüzde 400 zam yapıldı.
Gelelim temel tüketim ürünlerine. Çarşıya, pazara, markete gidenler,
bir anda yükselen fiyatları görünce şaşırıyor, hatta korkuyor.
3 TL’den aşağıya elma, 2 TL’den aşağıya mandalina yok. Marul bile 3-4
TL civarında. Rusya’ya gidemeyen sebze meyve de, ucuzlayacağına yüzde
40 pahalandı.
Birkaç hafta önce 18 TL’ye aldığım çiçek yağı, 23,50 TL olmuş.
Zeytinyağındaki artıştan bahsetmiyorum bile. Fındık, fıstık almak ise
cesaret ister, kuruyemiş dükkânlarının önünden geçilmiyor.
Hamsinin kilosu kimi zaman 10 TL’yi buluyor. Bıktım hamsiden, arada bir de Çinakop alayım derseniz 25-30 TL’den aşağı değil.
Listeyi uzatmayayım, peynirden zeytine, sebzeden ete, makarnadan
pirince, temizlik malzemesinden deterjana aklınıza ne gelirse fiyatlar
yükseldi. Hem de ne yükselme, öyle böyle değil.
Bu durumda, asgari ücret 1300, en düşük SSK emeklisi maaşı 1292, en
düşük memur emeklisi maaşı 1533 TL, en düşük BAĞ-KUR emeklisi maaşı 1117
TL oldu diye sevinin bakalım.
Konuyu, yakın çevremdekilerle konuşmak pek anlamlı değil. Bu yüzden,
onlarla konuşmak her zaman daha öğretici olmuştur tecrübesiyle AKP’ye oy
veren kesimlerle yöneldim ve bakın ne yorumlar aldım.
Sohbet ettiklerime, otoyol ve köprü geçiş ücretleri diyecek oluyorum,
“Ne işimiz var, otoyolda, köprüde. Biz geçmeyiz ki oralardan” yanıtını
alıyorum.
Zorunlu trafik sigortası ve motorlu taşıtlar vergisi inanılmaz artış
gösterdi diyorum, “Bize ne. Arabası olan düşünsün” diyorlar.
Cep telefonları diyecek oluyorum, “Eskisi de aynı işi görür. Her çıkanı almasınlar ve çok konuşmasınlar” yanıtı geliyor.
Elektrik zamlandı diyorum, “Genelde bir ampulden başka yakmıyoruz ki. Bizi çok etkilemez” tepkisini veriyorlar.
Sigarayı, içkiyi soracağımı anlayanlar ise, “İçki haram, eve giremez. Onu geç. Sigaraya da iyice azalttık” diyorlar.
Pasaportların bir yıllığı 169 TL oldu diyorum, “Pasaport neyimize lazım ki” sorusunu yöneltiyorlar.
Müzelere girişe yüzde 400 zam geldiğini yarım ağız söylüyorum, “Her
şeyimiz tamam, bir müzemiz kalmıştı” diye söylenip, ters ters yüzüme
bakmalarından sinirlendiklerini anlıyorum.
Konuyu, hassas noktaları olduğunu düşündüğüm temel tüketim
malzemelerine getirip, pirinç, un, makarna, fasulye, nohut, yağ, yumurta
vs. diye saymaya başlıyorum, ama hemen susturuyorlar. “Bu saydıklarının
hepsini, 15 günde ya da ayda bir kapımızın önüne kolilerde
bırakıyorlar. AK Parti Hükümeti ve belediyeleri bunları bedava veriyor.
Dışarıdan parayla almıyoruz” hatırlatmasını yapıyorlar.
Havalar çok soğuk, kar kış, üşümez misiniz diye söze giriyorum, “Kış başlamadan kömürümüzü kapıya yığdılar” diyorlar.
Balık da yemek gerekir diyorum, “Kış aylarında dağıtılan yardım kolilerinde hamsi ya da istavrit de var” yanıtını veriyorlar.
“Asgari ücret 1300, en düşük SSK emeklisi maaşı 1292, en düşük memur
emeklisi maaşı 1533 TL, en düşük BAĞ-KUR emeklisi maaşı 1117 TL oldu.
Madem çoğu şeye para vermiyorsunuz. Maaşlarınıza gelen zam da yanınıza
kar kalıyordur” diyorum.
Bu kez söylemler bir anda değişiyor, “Geçim çok zor. Her şey almış
başını yürümüş. Bu parayla nasıl geçinelim” diye hep bir ağızdan
yakınmaya başlıyorlar.
Siz, “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” diyebilirsiniz, ama ben demiyorum.
Çünkü bu yazıda AKP’nin garantiye aldığını sandığı, benim ise
yakından tanıdığım seçmen kitlelerinin zayıf noktasına dikkat çekmek
istedim.
Çünkü “AKP için Zurnanın pırt dediği yer” burasıdır
Bilmem birilerine anlatabildim mi?
Özellikle de, CHP’nin il ve ilçe kongrelerinde birbirlerini bir kaşık
suda boğmayı ana muhalefet partisinde siyaset yapmak zannedenlere
anlatabildim mi?
Adamlarını kurultay delegesi yapmak için birbirlerinin boğazına
basmayı ana muhalefet partisinde siyaset yapmak zannedenlere
anlatabildim mi?
İktidarı değil çok rahat ettikleri muhalefeti hedefleme görüntüsünden CHP örgütleri hızla uzaklaşmalıdır.
İşte bu nedenle, dışlanacağımı bile bile ısrarımı sürdürüyorum; “CHP İÇİN YENİ ÖRGÜT VE YENİ ÇALIŞMA MODELİ”
Yaklaşık 65 yıldır tek başına iktidar olamayan bir partiyi,
iliklerine kadar işlemiş, “Muhalefette rahat etme” hastalığından
kurtaralım. Bunun ilacı da Yeni Örgüt ve Yeni Çalışma Modeli’dir.
Gürbüz Evren /Gerçekgündem
Yorum Gönder