Başbakan Ahmet Davutoğlu "cuma namazı" için yapılacak düzenleme ile ilgili açıklama yaparken 1950’li yılların Başbakanı Adnan Menderes'i hatırlattı. Menderes, "Artık bu ülkede herkes göğsünü gere gere ;Müslümanım diyebilecek" demişti. Yani var
olan bir temel insan hakkını -inanç özgürlüğünü- yokmuş gibi
göstererek laikliğe ilk darbeyi vurmuş, sonrasında kendisini izleyen sağ
ve merkez sağdaki tüm liderler de aynı sömürüye devam etmişlerdi.
93 yaşında amcama, 82 yaşındaki babama, "Hani, cuma namazına gitmenin yasak olduğu ya da Müslümanım diyenlerin cezalandırıldığı bir dönem vardı da biz mi bilmiyoruz" diye de sordum. Böyle bir yasaklama olmamış fakat Başbakan Davutoğlu haklı. Çünkü bu mağduriyet edebiyatı tutuyor.
Hem de öyle tutuyor ki bir defasında 16 yaşında bir gence "Asgari ücretlisin, niye CHP’ye oy vermedin" diye sorduğumda, genç "CHP camileri ahır yapmış, yakmış" demişti. "Kim söyledi, nereden biliyorsun?" soruma da "Tayyip söylüyor" karşılığını vermişti.
Gerçi bu tarz gerçek dışı iddialar Recep Tayyip Erdoğan'a yakışıyor
da bir bilim adamı olan ve vesayetten kurtulsa iyi bir Başbakan olacak
Davutoğlu'na yakışmıyor.
Mesela, Davutoğlu "türbanlı bacımıza!" yapılan 100
kişilik akıl almaz fanteziyi dile getirmiş olsa ve o bir türlü ortaya
çıkmayan görüntülerden söz etse inandırıcı olamazdı.
Düzenleme Gerekliydi
Öte yandan cuma namazı saatinin resmi olarak tatil olması düzenlemesi de
artık gerekliydi. Çünkü namaz için izin almak, mesaiye gecikince "namazdan geliyor" olmak Allah ile kul arasında kalması gereken bir konunun gösteriye dönüşmesine neden oluyordu.
13 yıllık AKP iktidarında cumaya gitmek mesleki yeterliliğin
önüne geçmiştir. Cuma namazı; işe almadan, atamaya ve terfilere kadar
geçer akçedir artık ülkemde. TRT'ye dışarıdan program yaptığım dönemde
inancı konusunda samimiyetinden şüphe etmediğim Genel Müdür İbrahim
Şahin anlatmıştı: Bazı personeller, Genel Müdür’ün gittiği camide ona
görünemezlerse TRT kimliklerini camiye bilerek düşürüyorlarmış. İmam da
kimlikleri tutanakla nizamiyeye teslim edince "Cuma namazına gittiğim tescillendi" diye düşünüyorlarmış.
Gerçekçi olalım, özellikle devlet dairelerinde cuma günleri
fiilen tatil oldu neredeyse. Öncesi abdest gösterileri, sonrası
yenilen toplu yemeklerde uzun sohbetler cuma gününü iptal ediyordu
zaten.
Namaza gitmeyenler içinse kahvehanelerde okey ya da batak saati olmuştu cuma namazı arası. Mesaiden çalıyordu memurum.
Şimdi vatandaş bilir ki bu zaman aralığında devlette işler duracak.
Kendini ona göre ayarlar. Laiklik ilkesi ile bağdaşır mı derseniz?
Bağdaşsa da bağdaşmasa da gelinen nokta budur. Hem de devletim kim
namaza gidiyor, kim gitmiyor, hangi camiye gidiyor, kim kahvede,
oyunda... daha rahat tespit eder ve fişler. Biliyorsunuz bu önemli. Bir
hakim arkadaş yakınıyordu geçenlerde "Yargı mensuplarını bile takip ediyorlar" diye. Bakkala soruyorlarmış, "İçki alıyor mu, alıyorsa ne alıyor? Nasıl yaşıyor?" diye.
Hey gidi günler eskiden komünist takip ederlerdi, şimdi yasamada
yürütmede sosyal demokrat bile kalmadığı için birbirlerini izliyorlar.
Hayırlı cumalar...
Tayfun Talipoğlu/abcgazetesi
Yorum Gönder