ODTÜ’de namaz kılmak - İrfan O. Hatipoğlu

Gericiler, siyasal İslamcılar “Gerekirse Cizre’ye nasıl giriliyor, Silopi’ye nasıl giriliyor, ODTÜ’ye de girilir” mücadelesini başlatırlar. ODTÜ’ye yapılan siyasi bir saldırı, kışkırtmadır. Önemsenmelidir.
ODTÜ’de namaz kılmak - İrfan O. Hatipoğlu
Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) bir grup öğrenci namaz kılan öğrencilere saldırdı” söylemi üzerinden yeni bir tartışma başlatılmak isteniyor. Başlatılan bu tartışmanın ana sürdürücüsü de Cumhurbaşkanı’dır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Utanmak yok, sıkılmak yok. ODTÜ’de namaz kılan gençlerin üzerine saldırıyorlar. Ben buradan sesleniyorum. Yönetici kadrolar lafa geldiği zaman ‘Özgürlükçüyüz’ diyorlar. Sizin neyiniz özgürlükçü? Ellerine geçirdikleri bir dokunulmazlık zırhını bunlar maalesef bu tür aleyhte kullanma gayreti içine giriyorlar. Böyle bir şey olamaz, olamaz. Gereği neyse bunun da YÖK tarafından yapılması gerekir. Tabii ki Cumhurbaşkanlığı makamı olarak bizler bunun da takipçisi olacağız” sözleriyle taraf olduğunu belirtti.
Üniversitelerde radikal/siyasal İslamcı girişimler uzun süre “türban” üzerinden yürütüldü. Türban sorunu aşıldıktan sonra, Diyanet İşleri Başkanlığı mescitlerde yapılan ibadetleri görünür hâle getirmek için “Mabetsiz Üniversite Kalmasın” kampanyası başlatarak üniversite kampuslarına kuruldukları kentlerin en büyük camilerini inşa etmeye başladı. Artık üniversite kampuslarında birer cami var ya da inşaatı devam etmektedir. Tüm üniversitelerde olduğu gibi ODTÜ’de de öğrencilerin/ çalışanların ibadet yapması için iki bin kişi kapasiteli bir cami ve yerleşkenin yurtlar bölgesi, kütüphane, hazırlık binası, yapı işleri gibi nüfusun yoğun olduğu çeşitli noktalarında mescitler bulunuyor. Namaz kılmak için mekânsal anlamda sıkıntı yok. Yapılmak istenen ise radikal İslamcıların/ IŞİD sempatizanlarının ülkenin doğusunda yaşanan iç savaşın, hükümetin kırım uygulamasının gizlenmesi için “cami yakıyorlar”, “dinsiz imansız bunlar” diyerek yaptığı manipülasyonlara katkı koymaktır. Cumhurbaşkanının da üst düzeyde dillendirerek kışkırtıcı tavır almasının nedeni budur.
Namaz kılanlara saldırıldı” kışkırtması söyleminin ODTÜ ile birlikteliğinin simgesel anlamı vardır. ODTÜ, ülkemizin yüz akı, akıl ve bilimin egemen olduğu ender üniversitelerimizdendir. Evrensel anlamda bilim yapılır, akademik çevrelerde saygınlığı vardır. Uluslararası akademik sıralamalarda üst sıralardadır. Kurulduğundan bugüne akademisyenler/ öğrenciler siyasal iktidarların dayatmalarına karşı direnmiş, ülkenin geriye, karanlığa sürüklenmesine duyarsız kalmamıştır. Dogmaları öteleyen, çağın duyarlılıklarını taşıyan gençler yetiştiğinden “komünist”, “solcu” yuvası olmakla suçlanmıştır. Bu nedenle gericiler, siyasal İslamcılar ülkenin siyasal/ sosyal/ ekonomik konjonktürü izin verdiği zamanlarda saldırıya geçerler. Bugün olduğu gibi “değerlere dönük vahşet kalkışmasına, ibadet özgürlüğünü yok sayan kolektif bir saldırıya, ibadet eden öğrencileri linç etmeye dönük vandallığa ‘yeter’ demek için buradayız” diyerek, “Gerekirse Cizre’ye nasıl giriliyor, Silopi’ye nasıl giriliyor, ODTÜ’ye de girilir” mücadelesini başlatırlar.
ODTÜ’ye yapılan siyasi bir saldırı, kışkırtmadır. Önemsenmelidir. Siyasal iktidar uyguladığı iç/ dış politikalarla bölgede, sınır ötesinde ateşler yakmış, büyüttüğü yangının içe sıçramasının önüne geçememiştir. Güneydoğuda süren iç savaşın getirdiği yıkımlar, hukuksuzluk, ölümler, yurtlarını terk edenlerin dramatik durumu. Bunları görünmez kılmak için, kamusal duyarlılığı yüksek “din temalı” saldırıları başlatabilecek konuma sürüklenmiştir. Hedef olarak simgesel anlamı nedeniyle ODTÜ’yü seçmiş; üniversite içinde egemen olan akıl ve bilimi/ kamusal duyarlılığı söküp atamadıklarından, saldırılarını din düşmanlığı, terör saldırıları –onlar cami yakıyor, bak bunlar namaz kılanları saldırıyor– üzerinden yaparak itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Saygın bilim kurumuna saldırarak yükselen tepkileri nötralize etmeyi hedeflemektedir. Bilmelidir ki terör, köktendinci saldırılarla bir bilim kurumunun yıldırılması, teslim alınması, gelecek kaygısı dışında bir katkı sağlamaz.
Üniversitelere kamusal duyarlılığı en yüksek, hükümet dışı kurumlar olarak bakılır. Ülkenin, bulundukları kentlerin sorunlarına duyarlıdırlar. Çözümler üretirler. Ülkemizde tam tersi, siyasal iktidarla uzlaşmayı seçmişlerdir. Derin bir sessizliğin içindedirler. Örneğin iç savaşın sürdüğü illerde bulunan üniversiteler kampus içine kapanmış, dışımda ne oluyor sorusuna sormuyor.
ODTÜ’ye yapılan saldırıyı bu bağlamda ele almalıyız. Teslim olmazsan…

 İrfan O. Hatipoğlu/Mustafa Kemal Üniversitesi

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget