Kendilerini “Neo Osmanlı” diye tanımlayan hilkat garibesi yaratıklar yeni Türkiye diye ülkeyi bir virüs batağına sapladılar.
CHP’de de kendilerini yeni CHP’li diye adlandıran ikinci Cumhuriyetçi demokrasi züppeleri de CHP’yi Atatürkçü eksenden saptırmak için aynı melaneti eksik etmediler.
Kemalizm’i faşist bir akım olarak tanımlayan bu liboş zıpçıktılara sormak lazım; Kemalizm olmasaydı “yeni doğmuş Laik Cumhuriyet’in” iç ve dış leş kargaları, yobaz din simsarlarının tasallutundan kurtulması mümkün olur muydu?
Atatürk; dünyanın en azılı diktatörlerinin hüküm sürdüğü dönemde birçok Avrupa ülkesinde esamesi okunmayan çağdaş, demokratik devrimleri gerçekleştiriyor.
“İkinci Cumhuriyet” deyimi fiyasko çıkınca şimdi yeni CHP’liler tıpkı Tayyip Erdoğan gibi Atatürk’ün “renk, dil, ırk, din ayrımı gözetmeksizin” ülkeyi aynı bayrak altında yüceltme ilkesi olan emperyalizm karşıtı Atatürk milliyetçiliğini yerden yere vuruyorlar. Türk yok Türkiyelilik var diyor, ülkeyi paramparça ediyorlar. Bir Alman, Alman yok “Almanyalı” var ya da bir İngiliz, İngiliz yok “İngiltereli” var desin de görelim.
Bunların 6 oktaki devletçiliği de havsalaları almıyor. Atatürk devletçiliği özel sektöre öncelik veriyor. Ferdin (bireyin) yapmadığı ya da yapamadığı işleri kamu yararı gereği devletin yapmasını öngörüyor. Atatürk döneminde yerli ya da yabancı sermaye vardı da onlara hayır mı denmiştir?
O zamanın Türkiye ve dünya koşulları dikkate alınmadan Atatürk dönemine “dikta” dönemi demek hainliğin daniskasıdır.
Kemal Kılıçdaroğlu, bu demokrasi Donkişotlarının etkisi altında kalarak Atatürk’ü gereği gibi ön plana çıkaramıyor.
Son 4-5 yıl içinde Atatürk ismi taşıyan 22 büyük şehir statlarındaki Atatürk ismi kaldırılıyor.
Bu rezalete yüce kurtarıcı Atatürk’ün partisi CHP değil de, Sözcü Gazetesi gerekli tepkiyi gösteriyor. Atatürk’ün anıtlarına çelenk koymak yasaklanıyor. CHP’nin tepkisi, sinek vızıltısından öte geçmiyor.
1400 yıldır din kullanarak ikballeri uğruna, halkını helak eden “Emevi” bozuntuları şimdi Atatürk Türkiye’sinde hortluyor.
Demokrasi ve hukuk devleti katlediliyor. Yargı çökertiliyor, yargı çökünce devlet te çöküyor. Rüşvet ve devlet soygunculuğu meşrulaşıyor.
Anayasal organlar, üniversiteler, sendikalar, bilgin, aydın, yazar-çizerler prangalanıyor.
TÜRKİYE FELAKETE SÜRÜKLENİYOR SÖZDE AYDIN, BİLGİN, YAZAR-ÇİZERLER, YALAKALIK SEFERBERLİĞİ YAPIYOR
Ülke kan ağlıyor. Türkiye var oluş savaşı veriyor. Türkiye’yi sanki bir işgal hükümeti yönetiyormuş gibi her türlü melanet pervasızca yapılıyor. İktidar ve şürekası bir kişinin çıkarlarına odaklanmış, bu da insanlara “Türkiye ölmüş ağlayanı yok” dedirtiyor.Medyaya, yargıya faşizan yöntemlerle hükmedince ana muhalefetin tüm bu rezaletleri halka duyurup, halkı bilgilendirmek, bilinçlendirmek yolları tıkanıyor. Böyle olunca iktidar gemi azıya alıyor. Her gün müebbetlik anayasal suçlar işleniyor. Ana muhalefetin artık bu kadarı da olmaz denen olayları Sözcü Gazetesi manşetlerinden alıp, her türlü demokratik hak ve yöntemlerle miting meydanlarını milyonlarca halkla doldurarak, ulusal bir direniş ve tepkiyle gök kubbeyi bunların başına indirmesi gerekiyor.
CHP’li vekillerin, özellikle Tayyip Erdoğan’ın 15 yıl içindeki “birbirini inkar ya da nakzeden” eski ve yeni söylemleriyle ilgili bir belgesel hazırlatarak, köy, kasaba tüm ülkeyi dolaşıp, Türkiye’nin kimler tarafından nasıl yönetildiğini halka anlatıp, halkı bilinçlendirmeleri zorunlu hale geliyor.
CHP’liler ise tüm bu melanetler için kıyametler kopartıp, dünya alemi ayaklandıracaklarına, kendi partilerinin Genel Başkanına karşı ayaklanıyorlar.
CHP’de genel Başkanlık yarışında kaybedenin, buna gönülden razı olup, partilerine bir nefer gibi hizmet etme kültürü yoktur. Aksine kaybeden kazananın kuyusunu kazma, onun başarısız olması için aport bekliyor.
Bu şekilde Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürüyor, hem kendileri, hem partileri, hem de ülkeye kötülük ediyorlar.
Sonuç: hepimiz zaman zaman “Adalet, Doğru Yol, Anavatan” partilerine oy verdik. Şimdi o partilerin yerini AKP’nin yan kuruluşu, ona “Bodyguardlık” yapan bir parti ile “ülkeyi parçalamayı hedefleyen” bir parti alıyor.
Bu manzara-i umumiye karşısında Atatürk’ün partisi CHP, halkın tek güven ve umudu haline geliyor.
Artık herkesin (%49,5 halk dahil) idrak, sağduyu ve vicdanının sesine kulak verip, var gücüyle CHP’ye destek olması gerekiyor. Aksi halde olası felaketten hepimiz sorumlu oluruz. Son pişmanlık fayda vermez.
Kemal Baytaş / SÖZCÜ
Yorum Gönder