Beyazıt ÖZTÜRK adını, hepimiz çok yakından tanıyoruz.
Kısaca Beyaz olarak da anılan Beyazıt ÖZTÜRK, yaklaşık yirmi yıldır Kanal D Televizyonunda cuma akşamları yayınlanan Beyaz Şov adıyla bir eğlence programı sunar.
Programına; izleyici konuklar olarak, çeşitli üniversitelerimizin öğrencilerini çağırır ve bunların eşliğinde, programın asıl konukları olarak davet ettiği ve bir koltuğa yan yana oturduğu tiyatro,dizi,sinema oyuncuları ve her türden ses sanatçılarıyla söyleşiler yapar, ses sanatçısı konuklar yeni çıkan veya çıkacak olan CD lerinden parçalar okurlar ve araya Beyaz tarafından çekilen komik parodiler serpiştirilir, konuk öğrenciler ile evlerinde televizyonlarının başındaki izleyiciler, üç dört saat hoşça vakit geçirirler.
Beyaz Şov da izlenenlere sadece gülünüp geçilir, ertesi gün insanların aklında kayda değer bir şey kalmaz.Zira, bu programda; konuk edilen oyuncularıyla ve ses sanatçılarıyla birlikte, yeni vizyona girecek dizi ve filimler, yeni çıkan şarkı CD'leri ve buna benzer magazinel, lay lay lom ve geyik muhabbetti diyebileceğimiz türden sadece eğlendiren ve zaman zaman da güldüren konulara yer verilir.
Beyaz şov'un, ülkenin içinde bulunduğu sorunlara, sosyal içerikli konulara dolaylı da olsa değinme ve insanlarımızı ülke sorunları üzerinde düşünmeye sevk etme ve aydınlatma, fikir üretme gibi bir misyonu yoktur.
Bu nedenle, bu şovu hazırlayıp sunan Beyazıt ÖZTÜRK'ün, ülke sorunlarına el atma, güldürürken insanlarımızı sorunlarımız üzerinde düşündürme gibi bir sosyal yönü yoktur,onun içindir ki, göğsümüzü gere gere, kendisine gerçek anlamda bir sanatçı diyebilir miyiz? O dahi şüphelidir.
İşte bu Beyazıt ÖZTÜRK, geçtiğimiz hafta sunduğu Beyaz Şov programında telefonla programa bağlanan ve kendisini öğretmen olarak tanıtan bir bayanın; Güneydoğuda çocuklarımız,insanlarımız ölüyor, çocuklarımız ve insanlarımız ölmesin vurgusunu yaptığı, yorumlayan kişiye göre her yöne çekebilen, Güneydoğudaki kanayan yarayı işaret eden konuşmaları nedeniyle, kendisinin hiçbir kusurunun olmamasına, sadece canlı yayının bir cilvesine maruz kalmasına rağmen, programında siyaset yapmakla, PKK terör örgütünün propagandasını yapmakla itham edilmiştir.
Etliye ve sütlüye karışmayan, ülkenin en başta terör olmak üzere,diz boyu haline gelen onca sorunlarına kıyıdan köşeden de olsa hiç değinme gereği duymayan, ülke sorunlarına kulağını ve gözlerini kapamış olan Beyazıt ÖZTÜRK'ün başına gelen bu iş kazası, bize göre, Beyazıt ÖZTÜRK'e hiç hak etmediği halde Tanrı tarafından sunulan bir lütuf olup, bu iş kazasından dolayı, hiç gereği olmayan özür dilemeleri bir kenara bırakarak,bu iş kazasını, programına ülkenin sorunlarına değinen bir sosyal içerik kazandırmak ve gerçek anlamda bir sanatçı sıfatını kazanabilmek adına bir fırsata çevirmelidir.
13/01/2016
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Yorum Gönder