2015 yılını, terör, gözyaşı, üzüntü, özgürlüklerin kısıtlanması, insan haklarının ihlali ve iki seçimle bitirirken, kimileri hala başarı ve demokratik gelişmelerden bahsetmektedirler…
Köy kahvesinde yılbaşı gecesi toplanan köylüler, köyün bilge adamı olarak bilinen Hasan Efendi (HE) ile bana değmeyen bin yaşasın lakaplı Mehmet Dayı arasında yerel şive ile yapılan konuşmayı anlatan Hasan Efendi’yi can kulağı dinlemektedirler…
HE- Beyler, ben şükürler olsun zor bir yılı geride bıraktık diyirem, Mehmet Dayı ise ben zorluğu his etmedim diyir…
HE- Mehmet Dayı’ya, yüzlerce yurttaş terör olayları nedeniyle yaşamını yitirirken, analar tekrar ağlamaya başlirken, üçüncü dünya savaşı tamtam sesleri duyilirken, sen nasıl hissetmedin diyirem, Mehmet Dayı, bana değmeyen acıları, üzüntüleri ben duymirem diyir…
HE- Etme dayı, sen olaya böyle baktıkça günün birinde sana da değir diyirem, Mehmet Dayı, zanetmirem, ben bir şeye karişmirem ki neden bana değsin diyir…
HE- Mehmet dayı, senin de çoluğun, çocuğun, akrabaların var, sana değmese bile onlardan birine değir diyirem, Mehmet Dayı, valla ben kendimi düşünirem, herkes kendinden sorumlidir diyir…
HE- Anlatmaya çalişirem, hep ayni gemide olduğumuzu düşün, denizde fırtına çıkıp gemiyi batirirse sen kurtilacağını mı sanirsen? diyirem. Mehmet Dayı, ben herkesin bindiği gemiye değil, benim gibi düşinenlerin gemisine binirim diyir…
Sevgili dostlar,
Köy bilgesi Hasan Efendi ve bana değmeyen bin yaşasın lakaplı Mehmet Dayı arasında geçen bu konuşma bir ironidir…
Ne yazık ki bu ironi günümüz Türkiye’sinde bir gerçeğe dönüşmüştür…
Kan gövdeyi götürürken, terör en son katliamlarını sahnelerken, insanlar özgürlüklerinden yoksun bırakılırken, gerek yetkililer, gerekse görsel medyaya çıkıp düşüncelerini sergileyenler, hala pembe tablolar çiziyorlar…
Komşularımızla ilişkilerimizde, eğitimde, sağlıkla, yargıda, özetle her alanda tehlike çanları çalarken, yapılanların demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerle uzaktan yakından bir ilgisi bulunmazken, bu konularda çizilen pembe tabloya inananlar, ülkemizin karşı karşıya bulunduğu tehlikenin farkında değiller…
Bırakın tehlikenin farkında olmayı, pembe tabloya su taşımak görevini üstlenmişlerdir…
Aynen, “yetmez ama evet” diyenlerin sonradan pişman olmaları gibi, pişman olduklarında da atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş olacaktır…
Ülke insanlarının bir bölümü bilge Hasan Efendi gibi çığlık çığlığa bağırıp tehlikeyi haber vermeye çalışırken…
Bir bölümü ise hala Mehmet Dayı gibi bana değmeyen yılan bin yaşasın modunda gününü gün etmektedirler…
2016 yılının hepimizin sağlıklı düşünmemize yardımcı olacağı ümidiyle, tüm dostların yeni yılını kutluyorum…
03.01.2016
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder