“Hürriyet gericilerin elinde oyuncak değildir. Özgürlükler,
gericilerin eline bırakılamaz, gericilerin oyuncağı yapılamaz”. Mahmut Esat
Bozkurt(1892 -1943)
CNN Türk’te geçen Salı günü (30 Mart 2010) Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölge”
programında Anayasa değişikliği paketi konuşulurken, Mahmut Esat Bozkurt’tan söz
edilmiş; ismini alamadığım ve yandaş basından olduğunu sandığım bir sözcü,
Mahmut Esat Bozkurt’un söylediği iddia edilen, Türklüğü öven bir sözüne
gönderme yaparak, onu faşistlikle suçluyordu.
Ağrı Kürt isyanından sonra 1930 yılında söylediği sözü nedeni ile Mahmut Esat
Bozkurt’u, adına verilen ödülü söz konusu ederek kötülemeğe çalışıyor, şu söz
nedeni ile eleştiriyordu: ‘Türk bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir.
Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma
hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman hatta dağlar bu hakikati böyle bilsin.’
Mahmut Esat Bozkurt’da bir insandı; ırkçılık çağrıştıran bu sözünü, Türk
Hukukuna yaptığı hizmetleri bir yana itip onu, bu şekilde eleştirmek doğru
olmasa gerek. O zaman ülke ölümcül bir Kurtuluş savaşından çıkmış, dış
düşmanlarla birlik olmuş içteki hainler Türk’ü arkadan vurmuş, genç TC isyanlar
ve irtica ile boğuşmakta; işte bu ruh haleti içindeki Mahmut Esat Bozkurt
yadırganan sözleri söylemiş olabilir.
Giden Cumartesi günü İstanbul Barosu Yönetim Kurulu her yıl çağdaşlaşmayı
savunan bir hukukçuya verdiği ‘Mahmut Esat Bozkurt Hukuk Ödülü’nü bu sene eski
Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na
verilmesini de, yandaş sözcü eleştiriyordu. Bir hukukçular Kurulu olan İstanbul
Barosu’nun, TC nin ilk Adalet Bakanlarından ve de hukukçu olan, Türk Hukuk
Tarihinin ve de Hukuk Devrimini mimarı Mahmut Esat Bozkurt adına kadirşinas bir
tavırla verilmesi kadar doğal ne olabilir ki… Yandaş sözcü, Mahmut Esat Bozkurt’un
ırkçı bir söz söylediğini, şimdilerde onun anısına hukuk ödülleri verilmesini
adeta ayıplıyor.
TV deki bu söyleşiye telefonla katılan YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, gayet
nazik, sakin bir konuşma ile görüşlerini anlatmaya çalışırken, yandaş konuşmacı
sık sık Tarhan’ın sözünü kesiyor, Mahmut Esat Bozkurt’u öylece eleştiriyordu.
Oysa konu Anayasada değiştirilmesi istenen paket olduğu halde, Mahmut Esat
Bozkurt’u ve adına ödül verilmesini yadsıyordu.
Türkiye’de bütün hukukçuların, TC nin ilk devrimci aydın hukukçusu olarak
tanıdığı ve ülkemizde Medeni Yasa’nın yaşama geçirilmesi becerisiyle tanıdığı
Mahmut Esat Bozkurt’u salt faşistlikle suçlamak, hafiflik ve insafla
bağdaşmaz.
İsviçre’nin bile zorlukla aşamalı olarak 4 yılda uygulamaya sokabildiği
“Medeni Yasa” Bozkurt’un kararlı ve becerili yaklaşımı ile 6 ay gibi kısa bir
sürede son derece yumuşak bir geçişle yaşama geçmiştir.
“CUMHURİYET SAVCISI” MAHMUT ESAT BOZKURT’UN ESERİDİR.
Lozan’da doktora yaptıktan sonra Atatürk tarafından “Hukuk Reformu yapmakla”
görevlendirilen Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, savcılar için “Cumhuriyet
Savcısı” unvanının isim babasıdır.
Ata’nın huzurunda “Hukuk Reformu” için fikir fırtınası yapılırken, Bozkurt çok
tepki alır ve sıkıştırılır:
“-Neden sadece savcılara Cumhuriyet Savcısı denilir? Cumhuriyet
Başbakanı, Cumhuriyet Bakanı, Cumhuriyet Müsteşarı, Cumhuriyet Valisi,
Cumhuriyet Büyükelçisi olmuyor da, neden “Cumhuriyet Savcısı? Savcılara neden
bu imtiyaz?”
Atatürk, Bozkurt’a “Ne diyorsun?” diye sorar.
Bozkurt’un cevabı çok net olur:
“Çünkü öyle zaman olur ki, Cumhuriyeti korumak için başbakandan, bakandan,
müsteşardan, validen, büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir. İşte o hesabı
soracak olan Cumhuriyet Savcısı’dır”.
Atatürk, gülümseyerek hoşnut kaldığını belli eder. “Devam et Bozkurt” der.
Cumhuriyet Savcısının bu Cumhuriyeti korumak ve kollamak yetkisi hukuk
reformuna ve Atatürk’ün yorumuna kadar uzanır.
MAHMUT ESAT BOZKURT KİMDİR
Mahmut Esat Bozkurt (1892 Kuşadası – 21 Aralık 1943 İstanbul) Atatürk’ün yakın
çalışma arkadaşlarından ve döneminin genç Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuki
temellerinin atılmasında büyük katkılarda bulunmuş bir devlet adamıdır.
1892′de o dönemde İzmir’e bağlı bir kaza olan Kuşadası’nda doğdu. Babası
Kuşadası’nın ilerigelen ailelerinden Hacımahmutoğulları’ndan Hasan Bey’dir. İki
yıl İzmir İdadisi’nde okuduktan sonra, II. Abdülhamit yönetimine karşı
mücadeleye katılan dayısı Ubeydullah Efendi ile birlikte İstanbul’a gitti.
1911′de İstanbul Hukuk Mektebi’nden mezun olan Mahmut Esat Bozkurt, İsviçre’de
Lozan ve Freiburg üniversitelerinde öğrenim gördü ve kapitülasyonlar konusunda
doktora yaptı. İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinden sonra Kurtuluş
Savaşı’na katılmak üzere yurda döndü ve Ege Bölgesi’nde Kuvayı Milliye teşkilatının
içinde yer alarak, önemli yararlıklar gösterdi.
TBMM 1. Dönem inde İzmir’den milletvekili olarak Meclis’e girdi; yedi
devre seçilerek Türk devletine hizmet etti. Meclis’te Anayasa Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu’nda çalıştı. 12 Temmuz 1922′de Rauf Bey’in (Rauf Orbay)
başkanı olduğu IV. İcra Vekilleri Heyeti’nde (12 Temmuz 1922 – 4 Ağustos 1923)
İktisat Vekilliği’ne seçildi.
11 Ağustos 1923′de başlayan TBMM 2. Dönem’de İzmir’den tekrar
milletvekili seçildi. Ali Fethi Bey’in (Ali Fethi Okyar) başkanlığında kurulan
V. İcra Vekilleri Heyeti’nde (14 Ağustos 1923- 27 Kasım 1923), ikinci kez
İktisat Vekilliği’ne seçildi. (O dönemde herbir kabine üyesi ayrı ayrı TBMM
oylamasından geçmekteydi)
20 Nisan 1924′te kabul edilen Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun (Anayasa)
hazırlayıcıları arasında yer alan Mahmut Esat Bozkurt, 22 Kasım 1924′de Ali
Fethi Bey’in 3. hükümetinde Adliye Vekilliği’ne atandı. 5 Kasım 1925′te Ankara
Hukuk Mektebi’nin açılmasında büyük payı oldu.
Bozkurt, 3. ve 4. İsmet İnönü Hükümetlerinde (4. Hükümet ve 5. Hükümet; 3 Mart
1925 – 1 Kasım 1927) de Adliye Vekili olarak görev yaptı. Türk Medeni Kanunu
(17 Şubat 1926), Türk Ceza Kanunu (1 Mart 1926), Kabotaj Kanunu (19 Nisan
1926), Borçlar Kanunu (22 Nisan 1926), Ticaret Kanunu (29 Mayıs 1926), Hukuk
Muhakemeleri Usulü Kanunu (18 Haziran 1926) gibi Türkiye Cumhuriyeti hukuk
sisteminin temel yasaları, Mahmut Esat Bozkurt’un Adliye Vekilliği döneminde
hazırlandı ve yürürlüğe girdi.
Cumhuriyet tarihinde Bozkurt-Lotus vakası olarak adlandırılan, Bozkurt adlı
Türk gemisiyle Lotus adlı Fransız gemisinin 2 Ağustos 1926′da Ege Denizi’de
çarpışması nedeniyle iki ülke arasında çıkan anlaşmazlıkta Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti’ni Lahey Uluslararası Adalet Divanı’nda temsil etti. (1927). Bu dava,
tarihçiler tarafından, Türk hukukunun ve adalet örgütünün kapitülasyonlar
dönemini geride bırakarak insan ve egemenlik haklarına dayalı çağdaş hukuk
düzeyine yükseldiğinin bir simgesi olarak değerlendirilmektedir.
1934′de Soyadı Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle ‘Bozkurt’ soyadını alan Mahmut
Esat Bey, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi’nde Anayasa ve Devletler Hukuku profesörlüğü de yaptı.
(Bozkurt soyadını “Bozkurt” gemisinden dolayı, Mahmut Esat’a bizzat M.Kemal
ATATÜRK vermiştir.)
21 Aralık 1943′de beyin kanaması sonucu İstanbul’da ölen Mahmut Esat
Bozkurt, TBMM’de 1. Dönemden ölümüne kadar sürekli İzmir Milletvekili olarak
görev yaptı.
Bozkurt’un 1926 yılında kaleme almış olduğu Medeni Kanun Genel Gerekçesi’nin
(Esbabı Mucibe Layihası), 2001 TBMM’sinde sebebiyet verdiği tartışmalar
nedeniyle ismi bir kez daha gündemde yer etmiştir.
Başlıca eserleri:
1-Lotus Davasında Türkiye-Fransa Müdafaaları (1927)
2-Türk İhtilalinde Vatan Müdafaası (1934)
3-Türk Köylü ve İşçilerinin Hakları (1939)
4- Devletlerarası Hak (1940)
5Atatürk İhtilali (1940)
6-Aksak Timur’un Devlet Politikası (1943) (İnternetten alıntıdır)
Bakınız, rahmetle andığımız laik TC nin ilk Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt
Türk savcılarına nasıl sesleniyor:
“Cumhuriyet savcıları; Meriç kıyılarında çalışan Türk köylüsünün kaybolan
sabanlarından tutunuz da, bu yurtta yaşayanların uğrayacakları en ufak bir
haksızlıktan, hatta Bingöl dağlarının ıssız kuytularında nafakalarını bekleyen
öksüzlerin gözyaşlarından siz sorumlusunuz.”
O savaş sonrası sıkıntılı dönemlerde, Hukuk Devrimi ile birlikte ekonomiyi de
önceleyen
Türkiye’de İzmir İktisat Kongresi’nin Mahmut Esat’ın önerisi ile toplandığını
sanırım çok az insan bilir.
Cumhuriyet’i kuran kadroların içinde yer alan ve sonraki yıllarda da
Cumhuriyet’e kanat germeyi sürdüren Mahmut Esat Bozkurt 1943’te aramızdan
ayrılır.
Mahmut Esat Bozkurt’un ölümü nedeni ile Yusuf Ziya Ortaç’ın şu destansı
sözlerle faniler aleminen uğurlar:
“İsviçre dağlarından Anadolu dağlarına silah omuzda koşan hukuk doktoru,
serdengeçti Mahmut Esat Bozkurt, vatan hudutlarından fikir hudutlarına kadar
her cephede döğüşe, döğüşe en son kalem elinde, Allah’ına kavuştu…Bir yanardağı
toprağa veriyoruz…”
O zor günlerde silahları ve kalemleri ile savaşarak bize bu vatanı, Laik TC ini
armağan eden Mustafa Kemal Atatürk’lere, Mahmut Esat Bozkurt’lara, öteki
kahramanlara selam olsun.
Kaynak:Aydın Gelecek Hareketi Ceyhun Balcı ve internet.
Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com
Yorum Gönder