Aydınım, demokratım, hukukun üstünlüğüne inanıyorum diyenlerin her koşulda
doğruları dile getirmek kaçınılmaz görevidir...
Bayramdan önce son yazıyı yazarken, bayramdan sonra buluşmak üzere diye noktayı koymuştum...
Ancak gündem bayramda da o kadar hareketli ve renkliydi ki insanın yazma arzusunu dürtüklüyordu…
Bayramın birinci günü yazılı medyada gözüme çarpan bir haberi bayram dönüşünde yazmaya karar verdim…
Haber, paralel yapıya (Cemaate) mensup oldukları savı ile gözaltına alınan ve sorguları sonucunda 20 kişinin (sonradan 11 kişi daha tutuklandı) tutuklandığı Polis müdürleri ve polislerden, tutuklu Ali Fuat Yılmazer'le ilgiliydi…
Ali Fuat Yılmazer, sorgusunda, "Bu dönemde yaptığımız çalışmalar neticesinde 23 canlı bomba yakalanmış, DHPP-C, PKK, Devrimci Karargâh ve Ergenekon gibi etkili operasyonlar icra edilmiştir. Bu hususta Sayın Başbakan'ın takdirleri tarafımıza sunulmuştur. Aldığım takdirnamelerin sayısını ben bilmiyorum" diyor...
Polis Müdürleri ve Polisler hakkında yapılan bu soruşturmaların, onların yaptığının aksine hukuka uygun, hak ihlalleri yapılmadan yürütülmesini, hukukun üstünlüğüne inanan bir hukukçu olarak diliyorum ve bekliyorum...
Ali Fuat Yılmazer'in yaptığı soruşturmaların bir kısmını ayırarak...
Ergenekon adı verilen davada yapılan soruşturma ile ilgili olarak Ali Fuat Yılmazer'e bazı sorularım olacaktır...
-Ergenekon adlı davada Emniyet ayağını oluşturan kısmında en çok sizin adınız ön plana çıktığı ve birçok sahte kanıtın emniyette hazırlanıp Cumhuriyet Savcılığına sunulduğu, savunma Avukatları tarafından dile getirilmekte ve kamuoyunda da bu yönde büyük bir algı oluşmuş bulunmaktadır. Bu sav doğru mudur?.
-Ergenekon denilen davada göz altına alınıp soruşturulan ve tutuklanıp yargılananlar arasında faili meçhul suçların faillerinin olabileceği gibi Susurluk olayının devamı olduğu konusunda (baş sorumlular Çiler ve Mehmet Ağar, eksik olsa da) yine yurttaşlar arasında bir algı oluşmasına karşın, Türk Ordusunun büyük çoğunluğunun, aydınların, yazarların, o gün kanka olan iktidar ve bugün iktidar tarafından paralel yapı, çete, haşhaşi diye adlandırılan Cemaat, özel Mahkeme de görev yapan Cumhuriyet Savcıları ve Yargıçlar, ile Emniyet yetkililerinin birlikte hareketle bu algının aksine bir torba içinde suçlu gösterilmesinde sizin sorumluluğunuz var mıdır?..
-Ergenekon denilen davada hak ihlallerinin yapıldığı Anayasa Mahkemesince tarafından tescil edilmiş bulunmaktadır. Bu dava ile ilgili soruşturma yapanların bu hak ihlallerinde payı olduğu açıktır. Bu hatalarınıza karşın, sizi takdir eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yerine, hukukun üstünlüğüne inanan, bu davanın Savcısı savında bulunmayan, tarafsız bir Başbakan olsaydı siz takdir mi alacaktınız? Yoksa bu hukuksuzlukları yaptığınız için meslekten ihraç mı edilecektiniz?..
-Bu gün iktidarla kankası Cemaatin arası 17 Aralık yolsuzluk savları nedeniyle
bozulmasaydı, siz ve arkadaşlarınız yine paralel yapıya mensup kişiler savıyla soruşturma geçirecek miydiniz?..
-11 yıl tüm bu hukuksuzlukları birlikte yapan iktidar ve kankası Cemaat ’in arası
bozlamasaydı, Başbakan size "Bu işlerin İstanbul ayağının bütün pisliklerinin içinde Ali Fuat Yılmazer var" der miydi?..
-Sizin hakkınızda başlatılan bu soruşturmanın perde arkasındaki asıl nedenin, 17 Aralık yolsuzluk soruşturması olduğu konusunda yurttaşlarda oluşan bir algı var.
buna karşın, yolsuzluk savlarının perdelenmesi sağlamak amacıyla soruşturmanın, yasal olmayan telefon dinlenmeleri ve casusluk suçlarıyla sınırlı tutulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?..
Bu soruların yanıtlarını çok merak ediyorum...
Yeri geldikçe her yazımda, herkesin geçmişten ders almasını, bir gün mutlaka hukuka gereksinim duyacağını hatırlamayı bir görev biliyorum.
31.07.2014
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder