Bunu isteyenlerden teki İsrail diğeri ise Sultan Erdoğan.!
Birisi Filistin’i yok etmek istiyor, öbürü boğaz
sırtlarındaki 7 bin 300 metrekarelik alanda çalışma ofisi ve Devlet Konukevi olacağı iddia edilen sarayı
için.(Çengelköy’de)
Her iki kesime de
evlerini terk etmeleri emrediliyor.
Birisinin görüntüsü bozuluyormuş, bundan ötürü Vahdettin
Köşkü’nün komşusu durumunda bulunan Hasanpaşa Setti Yukarı Sokak’ta yer alan 13
eve yıkım kararı çıkarttırıyor, diğeri ise Filistin’de taş üstünde taş
koymamak, canlara kıymamak için.
(İnanırsanız tabi.)
Oysa 2 Temmuz 2013′te Vahdettin Köşkü ve Çevresi Yol
Düzenleme projesi için Bakanlar Kurulu tarafından alınan kamulaştırma kararında
mahalle sakinlerinin evlerinin bulunduğu parseller yer almıyor.
Altmış,70 yıl önce oraya yerleşmiş, orada doğup büyümüş,
yaşlanmış insanlara evinizi yıkacağız, biran önce çıkın demek hangi kitapta var
ya?
Gel de sövme şimdi.
Şeyini şey ettiğimin
adaleti… Böyle keyfi iş mi olur? Siz kendinizi kim veya ne sanıyorsunuz?
Ya İsrail’e ne demeli?
Gazze Şeridi’nde yaşlılar için rehabilitasyon merkezi olarak
kullanılan Vefa Hastanesi'ni, boşaltılması yönünde çağrı yaptıktan kısa süre
sonra bombalayacak kadar gözleri dönmüş, âdeta canavarlaşmışlar.
Peki, tüm dünyanın
sadece seyrettiği bu orantısız ve acımasız saldırıları neden yapıyor dersiniz?
Batı Şeria'da 12 Haziran'da kaybolan 3 Yahudi yerleşimcinin
18 gün sonra ölü bulunmasının ardından akabinde 2 Temmuzda Filistinli genç
Muhammed Ebu Hudayr’ı Yahudi yerleşimciler tarafından
kaçırtıyor ve yakılarak öldürtüyor.(Allah Cezalarını versin ne diyeyim?)
Daha sonra da 7 Temmuzda "Koruyucu Hat" adı altında
Gazze'ye operasyon başlattığını duyuruyor.
Gazze günlerdir ateş altında,
çoluk çocuk, sivil gözetilmeden bombaları yağdıran İsrail’e, bu vahşeti
seyredenlere, gizli yakıt yardımı yapanlara da binlerce kez lanet olsun
diyorum.
ABD Ortadoğu’da kendi çıkarları için müttefiki olan İsrail’i
daima destekliyor.
İsrail, hem kalıcı hâkimiyetini sürdürebilmek, güvenliğini
sağlamak, hem de ABD ile ortak çıkarları için bölge ülkeleri ile devamlı savaş
hali yaşıyor.
İsrail kendi insanına bir zarar geldiği zaman ya bahane
ederek, ya da duygusal veya çıkarını düşünerek bunu hep yapıyor.
Hatırlayalım yıllar önce Gilad Şalit isimli bir er
İsrail-Gazze sınırından kaçırıldıktan sonra Hamas’ın esiri olmuştu. Mısır’ın
aracılığı ile 5 yıl sonra İsrail, Şalit’e karşılık 1027 Filistinli tutsağı
serbest bırakmıştı.
Bize gelince PKK tarafından
onlarca sivilin yanı sıra askerlerimiz kaçırılıyor tek adam ve hükümeti
tarafından gık çıkmıyor.
Musul’u ele geçiren Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) denilen azgın, yobaz, terör
örgütünün 11 Haziranda Musul Başkonsolosluğumuzu basarak kaçırdığı Başkonsolos
Öztürk Yılmaz’ın da bulunduğu 49 kişiyi rehin alması ve halen iade etmemesi
Erdoğan Hükümetinin ne kadar aciz olduğunun kanıtı değil midir?
Antalya’da bir iftara katılan Erdoğan bu konuda bakın ne
demişti;
“Yaklaşık bir aydır ellerinde
rehineler. Bu örgüt niçin bizim vatandaşlarımızı rehin almıştır? Bunları artık
bırakmasının gereğini özellikle hatırlatıyorum. Bunlar ellerinde rehine olarak
tutma hakkına sahip değiller. Bunları özellikle kendilerine hatırlatıyoruz.”
Yahu insanda biraz
sıkılma, utanma olur ya!
Sen ne biçim
başbakansın?
Rica mihnetle,
neredeyse yalvarmayla bu yobaz, insan kılığına girmiş zebanilerle konuşulur mu?
Gereğini yapmak için
seni tutan mı var?
Ama ne bu zebanilere
ne de PKK ‘ye gereğini yapamıyorsun çünkü gözünü iktidar ve para hırsı bürümüş
senin.
Ben tek saltanatımı
sürdüreyim, gerisi ne olursa olsun bana ne düşüncesindesin. Tabi biraz da Yüce
divanda yargılanma korkusu sarmış seni.
Gazze’de bu mübarek
Ramazan ayında onlarca Müslüman canice katlediliyor bizlere tırışkadan nağmeler
okuyorsun.
İstanbul’un göbeğinde
camiler, Kuranıkerim yakılıyor ağzından bir söz çıkmıyor. Ancak Atatürk’e gücün
yetmediği için İnönü’ye saldırıyorsun.
Yok, camileri ahır
yapmış filan falan. Yalan konuşurken Allahtan da korkmuyorsun.
Bu memlekete verdiğin
bunca zarardan sonra merak ediyorum acaba tuttuğun oruç, kıldığın namaz Allah
katında sayılıyor mu?
Senin sultanlık
hayallerine kavuşmaman, seçilmemen için elimden geleni yapacağım. Hatta
Ekmeleddin Beye oy vereceğim ve çevremdeki benim gibi olan muhalifleri
etkilemeye çalışacağım.
Aslında bu seçimin
iptal edilmesini içten istiyorum ama elimden bir şey gelmiyor ve kendimi
çaresiz hissediyorum.
Kahroluyorum inanın.
Bunu Kılıçdaroğlu’nun elini kürsüye vurarak TIPIŞ TIPIŞ
gidip oy vereceksiniz sözleri için değil, Atatürk’ün neferi olarak, onun ilke
ve devrimlerine gönülden bağlı olduğumdan, ülkemin geleceğini düşündüğümden
yapacağım.
Bunca yıllık
partiliyim kaç genel başkan gördüm ama hiç birisinden böylesine emir almadım.
Sn. Kılıçdaroğlu neden
böylesine hırçınlaştı ve değişti dersiniz?
16 Temmuz 2014
Yorum Gönder