Aydınlıktan korkarlar, gün ışığına çıkamazlar.
Hem soytarı hem kara çalıcı...
Nice canları yakmışlardır bildim bileli!
Eli kanlı ülkücü çetelere arka çıkar, yanlarına alıp besler, tetikçileri, faili meçhul cinayetlerin sözüm ona yiğit kahramanlarını yanlarına alıp solculuk taslarlar!
Atatürkçülüğü kendi çıkarları için kullanır, Bekaa Vadisi’ni çok sever, anılarını tazelerler...
Bildim bileli seçimlere girer, bin de 3’ü bir türlü geçmezler...
Yenilen pehlivan güreşe doymazmış, hep öyle yaparlar...
Milyonlar peşimizde, iktidara geliyoruz...
İstihbaratçılarla birliktedirler, tetikçileri gizleyenlerle, kan gölünden beslenenlerle...
Aynı yolda!
Marş marş!
Alçak, sahtekâr, tetikçi!
Düzenbaz!
Utanmazlar!
Adalet, onur, dürüstlük, güven...
Hiçbiri yoktur bunlarda!
Faşist köpekleri salarlar peşinize, korkutup sizi sindirmek isterler...
İsterler ki meydan onlara kalsın!
Çok zavallıdırlar, beceremezler!
Kışkırtmada birinciliği kimseye bırakmazlar...
Çok canlar yakmışlardır çok...
Can yakan sadece onlar değil, eski Aydınlık dergisi de vardır İşçi Partisi’nin yayın organı...
Şimdi günlük gazete oldu ya...
***
Aydınlık’ın gerçek yüzünü tanır mısınız, bilmem... 7 Haziran 2005’te bir haber, kapakta fotoğraflar...
Haber Ulaş Gencer ve Sibel Koç imzalı...
“Van’da Haçlı Üniversite...”
Üniversitede uluslararası soyut yontu yarışması yapılıyor. Yontulardan biri haça benziyor. Buradan yola çıkılıp Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Türkan Saylan ve Rektör Yardımcısı Ayşe Yüksel’i Hıristiyanlık propagandası yapmakla suçluyordu. Ayrıca üniversite rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın’ı bu konuda suçluyorlardı...
İşçi Partisi’nin sesi Aydınlık’ın günahı çoktur.
Çamur at izi kalsın...
Dün de yaptıkları gazetecilik değildi, bugün de yaptıkları gazetecilik değildir...
Aydınlık 9 yıl önce yaptı bu haberi...
Van’da çıkan Şehrivan gazetesini kaynak gösterdi...
Şehrivan’ın yayın çizgisi bellidir...
Aydınlık’ın haberini Akit gazetesi de birkaç gün sonra neredeyse tam sayfa verdi.
Yücel Aşkın’ın ve diğerlerinin onuru çiğnendi. Yücel Aşkın iftirayla cezaevine girdi, sağlığı bozuldu.
Gazetecilik; iftira atmak, tetikçilik yapmak değildir...
Aynı karalamayı araştırmacı yazar Soner Yalçın için de yapmıştı...
25 Ocak 2007’de Soner Yalçın’a kara çaldı Aydınlık. 2004 yılında 144 bin satan “Efendi... Beyaz Türklerin Büyük Sırrı...” kitabını MİT’in yazıp Soner Yalçın’ın adının konulduğunu öne sürdü.
Çamur atmak, insanları lekelemek bunların işidir...
Atatürkçüleri suçlar durmadan, iftira atar!
Soner Yalçın’a, Mustafa Balbay’a, Tuncay Özkan’a...
Eski ülkücü tosuncuklar vardır; Aziz Nesin için Madımak katliamında neler yazdığı ortada olanlar...
Hepsi aynı geminin yolcuları...
Akit ve Aydınlık! Söyler misiniz aralarında ne fark var?
***
Dün yazdıklarını unutup kimseye Atatürkçülük, ulusalcılık taslamayacaksınız... İnsanlar unutabilir ama arşivlerde her şey vardır!
Bir dönem Mustafa Kemal için, “Kemalist diktatör” diyen kimdi Doğu?
Ne siyasette ne gazetecilikte daldan dala konmayacaksın...
Bekaa Vadisi’nde Öcalan’la “oy pazarlığı” yapıp yapmadığını, aranızdaki “sevgi bağı”nın neden koptuğunu anlatacaksın...
Daha yazılacak çok şey var!
Uğur Mumcu’ya 2000’e Doğru dergisinde “CIA -MOSSAD ajanı” diyen sen değil miydin Doğu!
Bekaa Vadisi’nde sen Apo’ya kırmızı karanfil verirken, Uğur, “Öcalan-MİT” ilişkisini araştırıyordu.
Açtırma kutuyu açtırma!
Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet
Yorum Gönder