Başbakan cumhurbaşkanlığına
aday olacağını sanki bir sırmış gibi saklayıp sonra büyük bir tantana ile açıkladığı
gün (11 Temmuz 2014) çok rahattı.
Sebebini sonradan
anladık. İstifa etmek gibi bir derdi yokmuş zira 6271 Sayılı Cumhurbaşkanı
Seçimi Kanununun 11. Maddesinde “Kamu
Görevlilerinin” aday listelerinin kesinleştiği tarih itibarıyla mevcut
görevlerinden istifa etmiş sayılırlar, demektedir.
Oysa istifa etmiş
sayılırlar yerine adaylıklarını açıkladıklarının kesinleştiği tarih itibarıyla istifa etmelidirler olsaydı başbakan
böylesine rahat olamaz hatta aday dahi olmayabilirdi. İşte bunun için rahattı.
Bizler mevcut yasaya
göre nefeslerimizi tuttuk, YSK ne karar verecek diye iyi niyetle bekledik.
Ne yalan söyleyeyim,
muhalefetten de gümbür, gümbür itiraz çıkmayınca (belki bu yasanın lastik gibi olduğunun bilincindeydiler, bilemem) şu anda başbakan olmaması gereken insan hem
başbakanlığını hem de cumhurbaşkanı adaylığını makamının vermiş olduğu güç ile
gül gibi götürüyor.
Bence YSK’nın birinci
kıyağı bu oldu.
Gelelim ikincisine:
YSK'da çekilen kura
sonucunda, oy pusulasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan birinci sırada,
Selahattin Demirtaş ikinci sırada ve Ekmeleddin İhsanoğlu üçüncü sırada yer
alacakmış.
Başbakan çok mu
şanslı, yoksa bir dolaplar mı dönüyor diye haliyle düşünüyor insan.
Kamu görevlisi midir
değil midir tartışmalarına yandaş hukukçular kamu görevlisi değildir, istifa
etmesine gerek yoktur deyip çıktılar.
Sanırım başbakanın
istifası neticesinde neler olabileceği ve bazı kişilerin de onunla birlikte
yanacağı duyguları ağır bastı.
***
Bence olasılığı varsa bu seçim iptal
edilmelidir.
Bir kere başbakan
hakkındaki yolsuzluklardan aklanmamıştır.
Yolsuzluk yaptıkları
iddia edilen eski bakanları hakkında TBMM’sinde soruşturma komisyonu iktidar
tarafından bilerek oluşturulmamaktadır.
Başbakan devletin ve
hükümetin tüm güçlerini kullanıyor. Bir yerel seçim atlattık ve neler
yapıldığını gördük.
Gerek SEÇSİS ile yapılan seçim, gerekse %10 barajının indirilmemesi hepsi başbakana
yaramaktadır.
Para derdi yok,
kendisinin inanılmaz servetine rağmen devlet kesesinden sınırsız harcamalar
yapabiliyor ve kimseye hesap verme durumu yok.
Yüzlerce koruması olan
ve halen emir veren tek adam konumunda!
Diğer iki aday seçim
çalışmalarını devlet yardımı almadan kendi olanakları ile yapmaktadırlar.
Bu seçim antidemokratik
bir seçim olmakla kalmıyor aynı zamanda halkın bir kesimi bizzat başbakanın
yalanları ile kandırılarak beyinleri yıkanıyor.
Geçenlerde mahallemden
bir esnaf ile konuştum başbakana öylesine inanmış ki sormayın.
12 senedir Türkiye’yi
yönetti onun hakkıdır cumhurbaşkanlığı dedi.
Kendisine çıkan ses
kayıtlarından bahsettim hepsinin montaj olduğuna inanmış 17 Aralık için de
koskoca banka müdürü elinin altında milyarlarda para varken neden o kadar
paraya tenezzül etsin dedi.
Gerekli ne varsa
konuştum ama adam öylesine inanmış ki, ikna edemedim.
Sonunda yanımdan kaçtı.
İşte bu esnaf gibiler
AKP den birkaç kuruş almışlar, bir ekmek teknesi kurmuşlar ya Türkiye batmış,
parçalanmış umurlarında değil. Onlar günlük yaşıyorlar yarınları düşünmeden.
Bizler demek ki bu
vatandaşlarımızı aydınlatamamış, bir şeyler anlatamamışız. Yazık, çok yazık!
***
Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde Başbakanlık'tan istifa etmemesini eleştirdi
ağır da konuştu ama başbakan kendi çıkarı konu olunca bu eleştirilere
kulaklarını kapattı. Oysa Koç;
Ben de dâhil, birçok gazeteci ve siyasetçiye, ‘Kamu görevi
yürüten Başbakan’a hakaretten dava açıldı dedi.
Başbakan işine gelince
kamu görevlisi, işine gelmeyince kamu görevlisi sayılmıyor.
Böyle hukuk, böyle adalet olur mu?
Demek ki eleştiri ile
hiçbir şey yapılamıyor o zaman CHP in yasal yollara gitmesi ne mümkünse yapması
gerekir diye düşünüyorum.
***
Dakikada 60 yalan söyleyen başbakandan cumhurbaşkanı olur
mu?
Mübarek sanki yalan makinesi…
13 senedir anamızı
ağlattı ve paraya gözü doymuyor. Dünyanın en zengin başbakanlarından teki
olmasına rağmen bir de sıkılmadan yandaşlarından,(fakir zengin) bağış istiyor.
Vallahi bu kadarına pes ya!
Bir zamanlar Davos’ta
yaptığı 'one minute' çıkışı ile
yandaşlarına Davos Fatihi dedirtti, o biçim hava attı. Dünya lideri oldu kendi
kendine, bu gün ise Filistin, İsrail bombaları altında nice Müslümanı çoluk
çocuk katlediyor bizim dünya liderinden tık çıkmıyor.
Hani BOP Eş başkanıydı?
Niye esip gürlemiyor
acaba dersiniz?
Bu nasıl
Müslümanlıktır?
Söylenecek çok söz var
da uzatmayayım.
***
CHP ve MHP’ in ortak adayları Ekmeleddin Bey yanlış adaydır.
Kendisini basından
okuduğum kadarıyla tanıyorum. Türk bilim tarihi profesörü, akademisyen, diplomat ve yazar. Türk
kültürü, İslam Dünyası ve Batı Dünyası ilişkileri ve Türk-Arap ilişkileri
hakkında değişik dillerde çok sayıda eseri varmış.
Bu yeterli değil tabi
Hakkında iyi şeylerde yazılıyor, kötü şeyler de.
Mesela Araştırmacı
gazeteci Hulki Cevizoğlu’nun programlarını
kaçırmamaya mutlaka izlemeye çalışırım., Ulusal Kanal'da hazırlayıp sunduğu
İkna Odası programında Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Atatürk karşıtı Derin Tarih
Dergisi'nin danışmanı olduğunu açıklayıverdi.
Böyle midir, değil midir beş partinin destek verdiği ki
bugün İP Lideri Sn. Doğu Perinçek’in de sağduyulu davranarak desteklediği
adayımızdan bir açıklama yapmasını beklerim.
Farz edelim böyle bir
şey yok peki Erdoğan gibi bir adamın karşısında yeterli midir?
Bir kere çok ağır başlı
efendi birisi, Erdoğan’dan kat be kat üstün nitelikleri olan bir insan.
Böyle bir kariyer ve
nitelikleri olan insan yalan konuşamaz, iftira atamaz, küstahlaşamaz, vatandaşı
azarlayamaz,
Küfür filan da asla
yapamaz.
Zaman kısıtlı, Erdoğan
gibi devlet imkânları yok elinde. Bu kısa zaman diliminde kendisini halkımıza
nasıl tanıtabilecek?
Amerikan Musevi
Komitesi tarafından 2005 te “Üstün Cesaret Nişanı”yla
ödüllendirilen, kendisini Arap dünyasının komutanı, dünya lideri sanan Erdoğan,
ağzını her açtığında Filistin’e sahip çıktığını, İsrail’in zulmünü kınadığını
söylüyor ya, “yağmadan gürlüyor derler
buna” laf salatasından başka hiç bir şey yapmıyor.
Oysa:
Filistin Devleti
tarafından “Kudüs Yıldızı” adlı devlet nişanıyla ödüllendirilmiş olan, İslam
Dünyası ve Batı Dünyası ilişkilerinin iyi olduğu söylenen, İslam İşbirliği
Teşkilatı’nın genel sekreterliğini yapmış olan Ekmeleddin Bey dostlarına
seslenerek. Filistin’deki akan kanı durdurmaya çalışabilir. Ben ce en güzel
tanınma olur.
***
Yukarıda Ekmeleddin
Beyin çatı adayı yapılmasının yanlış olduğunu ve nedenlerinin bir kısmının
bende saklı kalması ile anlatmaya çalışmıştım. Ben de baştan tepkiliydim. Ne
var ki bu saatten sonra sandığa gitmemenin, boş oy kullanmanın Türkiye’yi
bölmeye, karanlıklara sürüklemeye çalışan Erdoğan’a yarayacağını bilmek
durumundayız.
Atatürk dönemini yeren,
onu diktatörlükle suçlayan kesim şunu unutmalıdır ki Atatürk istese padişah,
imparator olabilirdi. O ulu önder bunların hiç birisini istemedi bizleri kapı
kulu olmaktan, ümmetçilikten kurtararak modern dünyaya taşıdı. Birer özgür
insan olmamızı sağladı ve Laik Türkiye Cumhuriyetini kurarak bizlere armağan
etti.
Atatürk sayesinde başbakan olan R.T.Erdoğan her ne kadar
bunları inkâr ederek onu ve devrimlerini kötülemeye kalksa da, 13 senedir
meclisteki çoğunluğu ile tek adam diktasını sürdürmektedir.
TBMM si AKP işgalindedir. Muhalefet partilerinin adları
vardır mecliste ama kendileri yok sayılmaktadır. Hiçbir önerge meclisten Tayyip
Erdoğan istemeden geçmemektedir. Bunun adı diktatörlük değil de nedir ey AKP li
kardeşlerim.
Bu rejimden kurtulmanın yolu da çatı adayına oy vermekten
geçer.
%57 lik kesim yok ben oy kullanmayacağım derse ikinci şık,
evde oturmakla olmaz. O zaman tıpkı 19 Mayıslar,29 Ekimler gibi milyonlar
olarak sokaklara dökülmeliyiz ve demokratik hakkımızı kullanarak seçimleri
iptal ettirmek için var gücümüzle çalışmalıyız.
Çünkü iki seçenekten başkası yoktur. Bizler geleceğimizi
ancak Atatürk yolundan giderek aydınlığa kavuşturabiliriz. Zalimin zulmüne baş
eğerek teslim olmamalıyız.
Yorum Gönder