Tünay Süer: Teşekkürler hocaefendi...

Tünay Süer: Teşekkürler hocaefendi...
Bir gün Atatürk ve rejim düşmanı olan bu adama teşekkür edeceğim inanın aklımın ucundan geçmez, hayal bile edemezdim.
 Şimdi birçok kişi belki bana kızacak ve hayret edecek ama inanın Atatürk aşığı bir kadının böyle davranışına kendim bile inanamıyorum.
Şaşkınım...
Aslında kızgın ve isyankârımda!
Çünkü bugün teşekkür ettiğim bu adam ve avenesi benim yurtsever kahramanlarımı önce esir aldılar, sonra uyduruk senaryolarla sanal suçlar yarattılar.
Onların hayatlarından günleri, ayları, yılları çaldılar, ailelerini perişan ettiler.
Onurları ile oynadılar.
Şimdi tüm kızgınlığıma lanetlerime rağmen iyi ki 17 Aralık operasyonunu yaptırdı hoca efendi diyorum.
Bu operasyon tabi ki vicdani bir sorumluluktan değil, sadece karşısındakini yok etme isteğinin başlangıcıydı.
İktidar olma hırsıydı.
İşte bu hırs ile ayağa kalkan, Persilvanya da yaşamını krallar gibi sürdüren hoca efendi, istemeden tutsaklarımıza özgürlüklerinin bir an önce getirilmesi katkısında bulundu.
Eski değerli ortağı başbakan, cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğu meydana çıkınca kendisini kurtarabilmek için ERGENEKON davalarının bir komplo olduğunu, sözde“ kandırıldığını” itiraf etmek durumunda kaldı.
Başbakan ortaklık bozulmasaydı asla bunu söylemezdi.
Kandırıldım ne demek? Sen masum değilsin ey başbakan ne yaptıysanız birlikte yaptınız.
Bir yazımda adeta ona yalvarmıştım.
Gel başbakan bu yoldan vaz geç. Gittiğin yol, yol değil Türkiye’yi uçurumlara sürüklüyorsun. Sana bir tehdit varsa bunu halkınla paylaş, bu güzel vatanımıza kıyma. Sen doğruları söyle işbirliği içinde olma bu halk seni yine bağrına basar. Suçsuz yere yurtseverlerimizin zindanlarda çürümelerine sebep olma, vatanı bölmeye kalkma demiştim.
Yolsuzluklar, tapeler meydana çıkınca şikâyete başladın.
Geç kaldın başbakan çok geç kaldın.
Hırsızlara, rüşvetçilere paravan oldun hepsini azat ettin.
Türkiye böylesine büyük bir vurguna şahit olurken adaletin senin iki dudağın arasında olduğunu da iyice öğrenmiş oldu.
İki dudak arasında olan adalet te Türkiye’nin bir hukuk devletinden ne kadar uzaklaşmış olduğunu tüm dünyaya kanıtlamış oldu.
                                                        ****
Nihayet Özel Yetkili Mahkemeler tarihin çöplüğüne gömülürken ufukta kahramanlarımız için bir özgürlük yıldızı da tüm ihtişamı ile parlamaya başladı.
Anayasa Mahkemesi, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'un kişi hürriyeti ve haklarının ihlal edildiğine dair talebini kabul ederek oy birliği ile karar aldı.
İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi'nin hak ve hürriyet ihlali olduğu yönündeki kararına uydu ve Başbuğ'un tahliyesine karar verdi. Karar, oybirliğiyle alındı.
700 bin kişilik bir orduya komuta ederken, web sitesi üzerinden Terör örgütü kurmaktan, yönetmekten ve darbe yapacaktı gibi komik iddialarla tutuklanan Türkiye Cumhuriyeti'nin 26'ncı Genelkurmay Başkanı, İlker Başbuğ nihayet özgürlüğüne kavuştu.
Buna adalet diyebilir miyiz?
Onun Silivri çıkışındaki basın açıklamasını gözyaşlarımla izledim. Benim yıllardır sizlerle paylaştığım duygularımın tekrarı gibiydi konuşması. Kendinden emin, vakur ve başı dimdikti.
İsim isim saydı tüm yoldaşlarını ve onların hiçbir suçlarının olmadığını, hasta olanlara karşı duyarsızlık gösteren adalet temsilcilerine “vicdan yok be adamlar sizde Allah korkusu da mı yok?” Diyerek isyanını dile getirdi.
Bu kumpası kuranların mutlaka bulunup adil bir hukuk içerisinde yargılanıp cezalandırılmalarını istedi.
Bugün benim serbest kalmam hürriyetimi kazanmamın hiçbir önemi olmaz.
Çünkü ben ne kadar suçsuz isem geride bıraktığım Tuncer Kılıç Paşa, Bilgin Balanlı Paşa, Hasan Iğsız Paşa…
Diğer tarafta Tuncay Özkan ve Doğu Perinçek de suçsuzdur. Dedi
Türkiye Cumhuriyeti devleti cumhuriyet tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşamaktadır. Özellikle yargı alanında bütünüyle tümünü suçlayamayız, ayakta kalan bir tek kurum vardır Anayasa Mahkemesidir.
İşte ben bugün buradaysam yüce milletimin bize gösterdiği sevgi ver bizlere verdiği destek sayesinde buradayım.
Bu nedenle her şeyden önce burada huzurunuzda yüce Türk milletine en derin şükranlarımı sunuyorum.
Bugün benim serbest bırakılmam bir başlangıçtır.
Bütün kalbimle ve yüreğimle inanıyorum ki Silivri’de Hasdal’da Sincan’da Maltepe’de benim gibi suçsuz bulunan arkadaşlarım da en kısa zamanda en kısa sürede hürriyetlerine kavuşacaklardır. Dedi.
Evet, kısa zamanda onlarda çıkacaklar paşam ama o kaybolan yıllarınızı sizlere kimse geri veremeyecek. Ne var ki sizler tarihin altın yapraklarına altın harflerle birer kahraman olarak yazıldınız, bu milletin onuru oldunuz.
Göreceğiniz güzel ve mutlu yıllarda çektikleriniz kötü bir kâbus gibi kalacaktır sadece.
Ve kâbus bir daha geri gelmemek üzere defolup gitti artık.
Özgürlüğe hoş geldin sevgili paşam.
Darısı tez elden diğer kahramanlarımıza... Heyecanla bekliyoruz.
 

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget