3 Mart Devrim Yasaları ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Ama bu 8 Mart’ta, laik Cumhuriyetin ideolojisini yok etme işlevini üstlenenlerin dolu dizgin at koşturduğu bir ortamda,

3 Mart Devrim Yasaları ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
80’li yıllardan beri kadın sorunlarına ilişkin çalışmalar yapıyor, 8 Mart’larda kitaplar, köşe yazıları, duyurular, kutlama mesajları yayımlıyorum. Ama bu 8 Mart’ta, laik Cumhuriyetin ideolojisini yok etme işlevini üstlenenlerin dolu dizgin at koşturduğu bir ortamda, doğrusu Dünya Kadınlar Günü’nü kutlama yazısı yazmak hiç içimden gelmiyor. Çünkü Türkiye’deki kadın haklarının güvencesi olarak gördüğüm devrim yasalarına yönelik saldırılar ve laik hukuk devletinin olağanüstü yıpratılmış olmasının sonuçlarını tahmin etmem, beni engelliyor.

İçinde bulunduğumuz sisli-dumanlı siyasal-toplumsal ortamda, ulus-devletin yapıtaşları birer birer sökülürken ne “cinsiyet ayrımcılığına, ne kadına yönelik şiddete ne de çocuk gelinlere” öncelik vermek istiyorum. Zira “Devrim Evi”, yani laik Cumhuriyet kafamıza yıkılırsa, kadın haklarına ilişkin feminist söylemleri kullanmamızın söz konusu bile olamayacağını çok iyi biliyorum.

Bu nedenle, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği’nin 8 Mart kadın etkinlikleri programı çerçevesinde “Kadın Araştırmaları Derneği”mizin de yıllardır düzenlediği “3 Mart 3 Devrim Yasaları” etkinliğini bu yıl “Kabul Edilmelerinin 90. Yılında Devrim Yasalarımızı Kim Çaldı?” başlığı ile duyurduk.

Siyasal ortamda her gün ortaya çıkarılan kasetler, rüşvet, yolsuzluk, şantaj, montaj, dublaj tartışmaları gündemi belirlerken ve büyük çaplı hırsızlık iddiaları dudak ısırtırken; bu ete kemiğe bürünmüş yolsuzlukların yanında elle tutulup gözle görülemeyen ilke, değer, yasa ve ideoloji hırsızlığı kimsenin umurunda olmuyor galiba...

İşte çok uzun zamandan beri süregelen bu umursamazlık yüzünden, devrim karşıtları, anayasamızdaki “laiklik ilkesi”nin “Değiştirilemez hükümler arasında yer almamasını” büyük bir rahatlıkla isteyebiliyorlar.

Eğitimde, yargıda, emniyette hatta TBMM’de “cemaat/tarikat” kadrolaşmasının mimarları oldukları halde, halkı aldatmak için, “kandırılmış mazlumlar” rolünü oynayabiliyorlar.

Tekke, zaviye ve medreselerin açılmasına ilişkin yasa teklifleri hazırlıyor; Öğretim Birliği Yasası’nı (Tevhidi Tedrisat’ı) 4+4+4 ile delmeyi başardıkları için şimdi “hilafeti geri getirme” çalışmalarını başlatıyorlar. “Halife seçelim!” çağrısı yapıp hatta Başbakanı “Halifei ruyi zemin” ilan ederek ona “biat ettiklerini” haykırıyorlar..

“Dindar ve kindar nesiller” yetiştirmek için çocuklarımızdan yola çıkıp Milli Eğitim Temel Kanunu’nda “Türk Milli Eğitiminde laiklik esastır” ilkesi varken Diyanet’in “Kuran kursları okulöncesi din projesi” ile kreşlerde 46 yaş grubundaki bebelere “din eğitimi” veriyorlar.

429 sayılı devrim yasası ile Şeriye ve Evkâf Bakanlığı’nın kaldırılmasına karşı çıkıp bu yasayla “İslamın yasama üzerindeki otoritesinin iptal edildiğini ve vakıflar üzerinden İslami yaşam biçiminin toplumsallaşmasına ağır bir darbe indirildiğini” öne sürüyorlar. “Şeriat Bakanlığı yeniden kurulmadan dindar nesil yetişmeyeceğini” dile getiren bu devrim karşıtlarına göre, “90 sene önce sadece Hilafet kaldırılmamış; bir ümmetin zihin dünyası işgale uğramış. Bu işgalden tamamen kurtulamadığımız için, istiklal mücadelesi hâlâ devam ediyormuş...” Şimdi soruyorum 2 Mart’ta sabaha karşı (yani 3 Mart’ın 90. yılında) TBMM’de kabul edilen “Demokratikleşme Paketi”nde “Kemalist Devrim”in simgeleri olan “Şapka Devrimi”nin ve “Harf Devrimi”nin (Türk Ceza Kanunu’nun 222. maddesi yürürlükten kaldırılarak) yok edilmeleri; laik Cumhuriyete başkaldırının siyasal simgesi olan “türban”a yasal güvence sağlanması, son miting konuşmalarından birinde “Ah! Ah! Harflerimizi çaldılar... Kitaplarımızı yaktılar...” diye ağlanan Başbakan’ın “Cumhuriyetle birlikte zihin dünyalarının işgale uğramış olduğunu” söyleyen devrim karşıtlarına bir armağanı mıdır?

Bütün bu olup bitenler ve yer darlığı nedeni ile aktaramadığım nice olumsuzluklar yaşanırken “Kadın Hakları Günü”nü kutlamaya neden elimin varmadığını bilmem anlatabildim mi?

Prof. Dr. Necla Arat Kadın Araştırmaları Derneği Başkanı

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget