Polisin attığı gaz kapsülü kafasına isabet ettiğinde, 14 yaşındaki Berkin Elvan'ın elinde ekmek vardı.
Berkin, bana 1980 öncesinde yaşadıklarımı hatırlattı.
Siyasi ortamın karmakarışık olduğu, her gün birçok insanın öldürüldüğü bir dönemdi.
Ankara'daki evimiz, birçok öğrenci yurdu ve fakültenin bulunduğu Cebeci semtinde idi. Karşıt görüşlü gruplar arasında sürekli olay çıkar, polis müdahale ederdi. Bugünkü gibi toma, kirpi, biber gazı yoktu. Ama polisin de katılımı ile kurşunlar havada uçuşurdu.
İşte böyle bir ortamda, ekmek almak için bakkala ya da fırına giderdim. Annem, elime parayı tutuşturmadan önce, ”Aman oğlum dikkatli ol. Olay çıkarsa boşver ekmeği, hemen eve dön ya da bir dükkâna, binaya falan gir” diye tembihlerdi.
Babam o dönemde yurt dışında idi. “Çocuk ta olsam, evin erkeği benim. Evdekiler ekmek bekler” diye düşünürdüm.
Çocukluk işte. Bir yandan çıkan olayları merak eder, izlemeye çalışır, diğer yandan da ne yapar ne eder o ekmeği alır, eve öyle dönerdim.
Annem ise her defasında heyecan içinde camda beni bekler, gözlerine sinmiş kaygıyla, neden geç kaldığımı, olay çıkıp çıkmadığını sorardı.
Bugün yaşananları izlerken öncelikle Berkin'in annesini ve babasını düşündüm.
Başbakan Erdoğan, miting alanlarında, çocuklarının İmam Hatipli olmasından bahsedip, türban ve katsayı nedeniyle haksızlığa uğradıklarını dile getiriyor. Ardından da, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli'ye yüklenip, “Sizin çocuğunuz yok, anlayamazsınız” diye bas bas bağırıyor. Üstelik Kılıçdaroğlu'nun çocukları olduğunu bilerek bunu söylüyor.
Ama aynı Erdoğan, Berkin'in de bir çocuk olduğunu görmezden geliyor. Berkin'in anne ve babasını yok sayıyor.
“Madem her meydanda çocuklarının sorunlarını dile getirip, baba olarak yaşadığın sıkıntıları anlatıyorsun, neden Berkin'in anne ve babasına bir kuru başsağlığını çok görüyorsun? Senin çocukların kıymetli de, başkalarının çocukları değersiz mi? Görevin gereği, ülkenin her çocuğundan sorumlu değil misin? Bu nasıl bir babalık ve insanlık anlayışı” diye sorarlarsa ne yanıt verecek, merak ediyorum.
Hatırlayın lütfen, Başbakan Erdoğan daha düne kadar, Suriye'deki iç savaşta ölen, öldürülen çocuklara dikkati çekiyor, üzüntüsünü en anlamlı kelimelerle ifade ediyordu. Esad'ı, “eline çocuk kanı bulaşmış diktatör” olarak nitelendiriyordu.
Evladı olan herkes, Suriye'deki iç savaşın kurbanı olan çocukların görüntüsüne yüreği parçalanarak bakar.
Ama Berkin, Suriye'de değil, İstanbul'un göbeğinde öldürüldü. Bu çocuğu öldüren de Suriye polisi değil.
Suriye'deki çocuklara gözyaşı döken Erdoğan, neden Türkiye'nin çocuğu Berkin için tek kelime etmez?
Berkin'in ölüm haberi geldiğinde kendileri de anne, baba olan bir sürü kişi, “Ne işi vardı dışarıda? Zaten siyasi görüşleri belliydi. Su testisi su yolunda kırıldı. Falan örgütle ilişkisi vardı. Bizim çocuklarımıza niye bir şey olmuyor” türünden yorumları sosyal medyada paylaştılar.
Berkin ve ailesi sizinle aynı görüşten, mezhepten, inanıştan ya da şundan bundan olmayabilir. İddia ettiğiniz gibi şu ya da bu siyasi grupla ilişkisi de olabilir. Hadi söylediklerinizde haklısınız diyelim, ama insaf edin ya, ortada 14 yaşındaki bir çocuğun cenazesi var.
O yaştaki bir çocuğun kemikleşmiş siyasi görüşü olabilir mi?
Bunları yazanlara sorsalar, en iyi Müslüman onlardır.
Dinimizde ölünün ardından kötü konuşulmadığını ve çocukların günahsız olduğunu bilmezler mi?
Bu insanlara (!) söylenecek tek söz var, “Allah böyle bir acıyı size de tattırmasın.”
Berkin Elvan'ın cenazesinde, ilk kez muhalefetin hemen her kesiminden, her siyasi görüş, etnik ve mezhep gruplarından kitleler bir araya geldi. Umarım bazı grup ya da kişiler Berkin'i kendi tekellerine almazlar da, her kesimin ortak simgesi olur.
Türkiye'nin 32 ilinde, Berkin için yapılan eylemlerde, halkın tepkisini çekenler de vardı. Polisin acımasız şiddetine, orantısız güç kullanmasına elbette tepki verilecektir. Halkın anayasal hakkı olan barışçıl gösteriyi polisin dağıtmaya hakkı yoktur. Elbette ki insanlar direnir. Ancak esnafın, seyyar satıcının malına zarar vermek, kırıp dökmek, yoldan geçenlere sataşmak, Berkin'e sahip çıkanları zor duruma düşürür. Berkin'in anısına zarar verir. Buna herkes dikkat etmelidir.
Berkin'in ölümü, yıllardır AKP iktidarının arkasında duran, ama durumun değişmeye başladığını gördükleri için çaktırmadan tornistan eden bazı medya mensuplarına da yaradı.
Başbakan Erdoğan'a bir süredir hafiften hafiften dokunduranbazı koca kafalar, şimdi Berkin için ne kadar üzüldüklerini anlatan yazılar döktürüyorlar. Ama işin tuhaf yanı, kimi insanların, duruma göre vaziyet alan bu koca kafaların yazılarını, sanki hiç yazılmayan şeylermiş gibi sosyal medyada paylaşmasıdır.
Gürbüz Evren
Yorum Gönder