17 Aralık’ta meydana çıkan yolsuzluk olayından sonra, yapılan çılgınlıkları anlamak olası değildir.
En sonuncusu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun makamında yapılan dörtlü toplantı ve bu toplantıda konuşulanların yasa dışı yollardan saptanıp sızdırılmasıdır.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Genelkurmay 2. Başkanı Org. Yaşar Gürel ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, katıldığı bu toplantıdan çıkan sonuçları değerlendirdiğimizde;
-İktidar Partisi devletin güvenliğini sağlamada sınıfta kalmıştır.
-Devlet sırrı olduğu savlanan konu rahatlıkla deşifre edilebilmiştir.
-Akla, hayale sığmayan savaş senaryoları, devlet sırrı olarak sunulmaya çalışılmıştır.
-MİT Müsteşarının, “savaşa haklı gerekçe bulmak Problem değil, ben gerekçe üretirim. Gerekirse, 4 adam ayarlar 8 roket fırlattırırım, Süleyman Şah Türbesi’ne saldırtılırım” düşüncesinde olması korkunç bir durumdur.
- Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Süleyman Şah Türbesi konusunda Başbakan’ın kendisine, “Bu bir imkân gibi de değerlendirilmeli bu konjonktürde” diye talimat verdiğini söylemesi, savaş senaryosunun korkunçluğunu daha da arttırmaktadır.
- MİT Müsteşarının, Suriye’deki muhalif guruplara 2000 TIR silah ve mühimmatın gönderildiğini itiraf etmesi, daha önce inkâr edilen olayların doğru olduğunun kanıtıdır.
Ülkeyi, komşumuz Suriye ile savaş bataklığına sürecek bu senaryolar, ülkeye yarar değil zarar vermektedir.
Bir seçim galibiyeti ve iktidarını sürdürme düşüncesi uğruna ülkesinin güvenliğini tehlikeye atan bir iktidar düşünmek bile istemiyorum.
Bakanın makamına yasa dışı yollardan böcek koyanları kınıyorum.
Devletin güvenliğini sağlamada yetersiz kalanları da kınıyorum.
Ancak, her ne surette olursa olsun deşifre olan dörtlü konuşmanın içeriğinin kabul edilmez olduğunu, kabul etmeyenleri de kınıyorum.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurtsever komutanları, dijital verilerle, üretilen sahte belgelerle, yasa dışı elde edilmiş telefon tepeleriyle tutuklanırken, devlet sırrı ile dolu kozmik odalara uydurma suikast girişimi savları ile girilirken sesini çıkarmayanalar, iş kendilerine gelince kıyameti koparmaya başladılar.
Yıllardır yazıyoruz, bağırıp çağırıyoruz, hukuksuzluk yapmayın çünkü günün birinde herkesin hukuka gereksinimi olacaktır diyoruz.
Dinleyen var mı?
Yok.
Olacak gibi değil.
29.03.2014
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet savcısı
Yorum Gönder