Hikmet Çetinkaya: ‘Cesurum Ey Namussuzlar...’

Hikmet Çetinkaya: ‘Cesurum Ey Namussuzlar...’
40 yıldır bu ülkenin aydınlarına, yurtseverlerine, sosyalistlerine, komünistlerine, demokratlarına saldırırlar, leke çalarlar...
Yaptıkları budur sadece!
Bugün son yazım bu konuda...
İstedikleri kadar çırpınsınlar...
Ne yazarlarsa yazsınlar, yanıt vermeyeceğim...
Biat kültüründen geldikleri için itaat ederler, demokrasiye inanmazlar...
Bunlar bir başka tarikat, yani cemaat aslında...
Kara çalmak işleri...
Yıl 2004...
Hedeflerinde deneyimli, saygın bir gazeteci vardı: Soner Yalçın...
Soner, gazeteciliğe Aydınlık’ta başlamıştı. Başarılı bir gazetecilik yaşamı vardır.
Dürüsttür, başı diktir...
“Efendi” kitabını yazdı. Kitap çok sattı, biatçılar Soner’i kıskandı, aleyhinde yazmaya başladılar:
“Efendi’yi MİT yazdı, Soner Yalçın’ın imzasıyla yayımlandı!”
Kitap 144 bin satınca Aydınlıkçılar bunalıma girdi, saldırıyı sürdürdü.
“Soner Yalçın MİT elemanıdır!”
Aydınlık dergisi kara çalmaya alışkındır, hep yapar...
İlhan Selçuk ve Uğur Mumcu için de kara çaldı dergi...
“MİT ve MOSSAD ajanı!”
Pek tanınmış yürekli insanlara...
Çünkü işleri bu!
***
Soner Yalçın, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu savıyla Aydınlık dergisi hakkında 100 bin liralık tazminat davası açtı o yıl...
Çamur at izi kalsın!
Aydınlıkçıların yöntemidir!
Tetikçi yazarlar bulur bunlar...
Eski faşistler, istihbarat elemanları falan...
Çok iyi kullanırlar bunları.
Deneyim sahibidir patron!
İşini bilir...
Daha yazılacak birçok konu var elbet...
Karalama, iftira, yalan...
Güya Soner Yalçın, MİT içinde Mikail Albay ekibine girmiş, dönemin MGK Genel Sekreteri Ahmet Çörekçi’yle görüştükten sonra...
Şu bu...
Burada kıskançlık var...
Kara çalma, alçaklık!
Soner’in kitabının çok satmasının getirdiği eziklik!
Gelelim Uğur Mumcu olayına...
Uğur öldürülmeden önce “Öcalan- MİT” ilişkisini araştırıyordu.
Soner bu konuyu 2007’de yazdı Odatv’de...
Arşivine baktım sitenin, silinmiş...
Cumhuriyet’in arşivinden buldum...
Özetleyerek veriyorum...
Uğur, Öcalan’ı araştırırken, Doğu Perinçek, Öcalan’a kırmızı karanfil veriyordu.
Mumcu, Öcalan’a ilişkin yazıyordu.
En büyük tepki kimden gelmişti Uğur’a?
Doğu Perinçek’ten!
Yayın organı 2000’e Doğru dergisinde Mumcu’ya alışılagelmiş yaftayı hemen yapıştırdılar, şimdilerde bana nasıl cemaatçi diyorlarsa:
“Uğur Mumcu CIA-MOSSAD ajanıdır!”
Perinçek’i bu denli öfkelendiren, çıldırtan neydi biliyor musunuz?
Mumcu’ya göre Öcalan, Aydınlık’ın (o dönemde adı Şafak’tı) bildirilerini dağıtırken yakalanmış, MİT tarafından devşirilip sepete konulmuştu.
***
Uğur Mumcu alçakça öldürüldü...
Aradan yıllar geçti...
2007’de dergileri Uğur Mumcu’ya övgüler düzdü!
Soner Yalçın, 2007’de ne demiş:
“Siz siz olun Perinçek’in ne dediğine değil, ne demediğine bakın...”
Doğru bir söz!
Dedim ya bu son yazı...
Yanıt vermeyeceğim...
Ne dediklerine değil, ne demediklerine bakacağım...
***
Ben her şeye karşın Doğu Perinçek ve yakından tanıdığım tüm arkadaşların bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını dilerim.
Çünkü insanım...
Sevgiden, barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden yanayım...
Yazımı Özkan Mert’in o çok sevdiğim “Diren Ey Kalbim” şiiriyle noktalıyorum:
“Diren Ey kalbim
Diren hayasızlığa
Namussuzluğa
Diren kötüye
Çirkine, yanlışa
Diren yenilme.
..............
Cesurum Ey hayat
Cesurum Ey namussuzlar
Genç bir yürekle...”

Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget