Üretmeyen, Verimsiz Eğitim Öğretimimiz

Üretmeyen, Verimsiz Eğitim Öğretimimiz
Ellerimiz üretici, toprağımız verimli.. Halkımız; eğitim yapmaya, öğrenim görmeye istekli.. Ağaçlarımız meyve vermekte bereketli.. Gönlümüz; tüm güzelliklere, özgürlüklere duyarlı.. Yönümüz Batı’ya dönük.. Kapımız; uygarlığa açık.. İçimizde sevgi... Damarlarımızda;yapıcı, yaratıcı, yaşatıcı kanımız var.. Her istemimizi yapacak, her özlemimizi gerçekleştirecek; gücümüz, bilincimiz, olanağımız var da.. Neden çağdaş uygarlıktan geride bulunmaktayız?. Gelişmiş, kalkınmış, çağdaş yaşama bilincine ermiş ülkelere benzemek istemekteyiz? Nedenlerini tam olarak bilmesek de; niçinlerini yüzde yüz doğru anlatamasak da.. Gerçekleri görmeye, öğrenmeye; özlemlerimizi anlatmaya çalışacağız...

Bir ülkenin kalkınmasında, uygar olmasında; halkının çağdaş-özgür yaşamasında eğitimin, öğrenimin önemli payı var.. Eğitime, öğrenime ulusal gelirden ayrılan pay; durumunun göstergesidir.. Bir ülke, ulusal gelirinden eğitime-öğrenime ne kadar çok pay ayırıyorsa o kadar gelişmekte, kalkınmakta, çağdaş-özgür olmaktadır.. Ulusal gelirinden eğitim-öğretime az pay ayıranlar geri kalmaktadır... Kalkınamamaktadır.. Çağdaş yaşam haklarından yoksun bulunmaktadır.. Birbiriyle çelişir, çekişir, savaşır durumdadır... Yurdumuzda eğitim, öğrenime ayrılan pay yeterli değildir.. Gün gün de; yıl yıl da azaltılmaktadır..

Köy okullarının sayılamayacak kadarı kapatılmış bulunmaktadır.. Dökme suyla değirmen döndürülmektedir.. Taşımalı, eğitim, öğretim yapılmaktadır.. Köyümüz, köylümüz; yererince eğitim alamamakta, öğrenim görememektedir.. Acınacak durumdadır...

 Öğretmenlerimiz de, ulusal gelirimizden yeterli payı alamamakta.. Kendini yenileme, geliştirme, yetiştirme olanağı bulamamaktadır.. Kitap alıp okuyamamakta, araştırma yapamamaktadır.. Gelir azlığından, geçim derdinden sızlanmaktadır...

Köyümüz, köylümüz; üreten; gerçekten eğiten, öğreten eğitim, öğretim istemektedir...

Köyü kalkındıran, köylüyü aydınlatan Köy Enstitüleri’ni dilinden düşürmemektedir... Özlemektedir.. Bir Atatürk beklemektedir...

Türkiye’de eğitimöğretim: Ateşler içinde.. Hasta yatağında.. Bunalımda.. Renkten renge girmekte... Türlü giysiler giyinmekte.. Bazen ak, bazen kara görünmekte... 4 + 4 + 4 ileri: 5 + 5 +5 geri olmakta! Bazen ayağı çarşafa dolanmakta... Bazen de türban kullanmakta.. Dindar-kindar gençlik yetiştirmekte.. Okulu, camimescit olarak kullanmakta... Eğitim-öğretim kurumlarımızda Türkçe yerine Arapça eğitim-öğretim yapmakta...

Türkiye’de eğitim, öğretim; özgür bilim, düşünce, sanatsal yapım alanı sürekli daraltılmakta... Özgür yaşam ortamı kısıtlanmakta.. Din, inanç alanı genişletilmekte... Laiklik baltalanmakta... Karalanmakta, kötülenmekte.. Din, inanç, tarikat, mezhep, siyasi araç olarak kullanılmakta...

Din, arıtır.. Kin kurutur... Bilim aydınlatır... Eğitim-öğretim geliştirir, yetiştirir... Uygarlaştırır... Okullarımız, eğitim-öğrenim kurumlarımız; öğrencilerimizi yetiştirmeyi, üretken etmeyi amaç edinmelidir... Bu, sözde kalmamalı, gerçekleşmelidir... Elle tutulur, gözle görülür, doya doya yaşanır eylem olmalıdır...

Öncelikle eğitim-öğrenim kurumlarımız üretimi amaç edinmelidir... Her okul bir üretim merkezi durumuna getirilmelidir... Üretimde halka öncelik tanınmalıdır... Örneğin her okulda: Üretim yapım yeri, üretim gözlem alanı, üretim yetiştirme alanı, üretim deney yeri, toprak ürünleri, hayvan ürünleri... İstemin durumuna, çevrenin özelliğine göre değişiklik de yapılabilir...
Eğitimi-öğrenimi üretken etmek kolay değil biliyorum... Öğretmenler de buna uygun yetiştirilmemiş anlıyorum.. Yazdıklarım eğitim-öğretimimize katkı yapar; artı değer sağlar diye düşünüyorum... Üretici Köy Enstitüleri’ni özlemle anıyorum...

Kasım Avcı / Eğitmen/Cumhuriyet

Etiketler:

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget