Başbuğ Cezaevlerini Ziyaret Edecek mi? Niye “Katiller Çıkarkan” Dedi? İlk Arayan Kim?

Başbuğ Cezaevlerini Ziyaret Edecek mi? Niye “Katiller Çıkarkan” Dedi? İlk Arayan Kim?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 26’ıncı Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklandığı gece Odatv ekibi olarak “demir tabut”  cezaevi aracı ile Çağlayan Adliyesi’nden, Silivri Cezaevi’ne doğru yol alıyorduk. O gün sezonluk duruşmalarımızdan biri vardı. Başbuğ’un tutuklandığını cezaevi aracında öğrendik.

Yer yerinden oynar sanıyordum. Ancak televizyonlarda Beşiktaş Adliyesi ve Silivri önünde Başbuğ’un tutuklanmasını protesto eden sadece bir avuç insan olduğunu görünce, ne kadar yanıldığımı anladım. 

Dün Kanyon’da “Er Mektubu Görülmüştür”  kitabının imza günündeki izdiham ve uzun kuyrukları görünce o geceyi hatırladım. O zaman nerelerdeydik? Bizleri zindanlara, “özgür”  insanları evlere hapseden o güç neydi? O günler ve sonrasında bu izdihamları yaratabilsek, haksızlık, hukuksuzluk, zulmün zehirli sarmaşığı heryeri bu kadar kaplayabilir miydi?

Gazetelerde Silivri’deki koğuşunda yalnız kalmak istediği haberini okuyunca kaleme kağıda sarılıp, hiç tanımadığım Başbuğ’a mektup yazdım. Belki de cezaevindeki ilk mektubu benden almıştı. Cezaevinde yalnızdım, yalnızlığın ne olduğunu benden iyi kim bilebilirdi ki?!.

Bu sabah telefon görüşmemiz de böyle bir cümleyle başladı. “Nasılsınız, ne hissediyorsunuz?”  diye sormama fırsat vermedi, “Damdan düşenin halinden en iyi damdan düşen anlar”  dedikten sonra şunları söyledi:

“Bomba gibiyim. Hiçbir yorgunluk yok. Görev başında nasıl mücadele ettiysem, cezaevinde nasıl mücadele ettiysem, bundan sonra da mücadeleye devam edeceğim.”

Silvri kapısında içerdeki birçok ismi saymıştı. Bunların arasında sağlık sorunları yaşayan emekli Gazi Üsteğmen Serdar Öztürk de vardı. Dün Sincan Cezaevi’ni Serdar Öztürk’ü ziyaret ettiğimi, emekli Hâkim Albay Zeki Üçok ve birçok silah arkadaşını gördüğümü, çıkışta yaptığı konuşmanın umut ve moral verdiğini anlattım.

Başbuğ Paşa, “Nasıllar, iyiler mi?”  diye sordu. Zeki Üçok isminden dolayı olsa gerek, “Kayseri ve Erzincan soruşturmalarını çok önemsediğini”  vurguladı.

Cezaevlerinde silah arkadaşları başta olmak üzere daha yüzlerce mağdur var. Acaba onları ziyaret etmeyi planlıyor mu? Başbuğ Paşa’nın cevabı şu oldu:

“İnşallah gerek kalmayacak, onlar da çıkacak diye düşünüyorum. Anayasa Mahkemesi’nin kararı hepsi için geçerli. Bu hafta Ergenekon meselesinin çözüleceğine inanıyorum. Katiller çıkarken, onların kalması olacak iş değil.”

Dün Ankara’daki Sessiz Çığlık eyleminde “adalet şehidi”  Yarbay Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar’ı gördüğümü, “Cezaevi çıkışında acaba merhumdan bahsedecek mi”  diye beklediklerini ilettim. “O anda tüm isimler akla gelmiyor ki”  derken, sesinde hissedilir bir hüzün oldu.

Cezaevinde günlük tutup, tutmadığını merak ediyordum. Hayır tutmamış, sadece ufak tefek notlar almış.

Başbuğ Paşa ilk mesajları verdiğini düşünüyor. 1 hafta-10 gün kadar dinlenecek, sonra belki yeniden konuşacak. Şimdilik televizyonlara çıkmayı da istemiyor.

Kaynağı Başbuğ Paşa olmayan son bir notu daha paylaşayım; Tahliye olduğunda onu ilk arayan ne Başbakan Erdoğan, ne CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. Cezaevi kapısından çıkıp, tam arabaya binmek üzereyken telefon edip, “geçmiş olsun”  diyen ilk isim 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olmuş.

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
9 Mart 2014

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget