İktidardan hoşlanalım veya hoşlanmayalım,ortaya çıkan gerçekler karşısında FETÖ kaynaklı askeri darbe girişimini hepimizin kınaması ve lanetlemesi bir vatanseverlik borcumuzdur.
15.Temmuzdan bu yana, halkımız ayakta ve meydanlarda, eksik de olsa demokrasimize sahip çıkmanın çabası içindedir.Halkımızın bu özverisi, siyasilerimiz tarafından çok iyi değerlendirilmeli ve bu meydanlarda toplanan kalabalığın, kendilerine değil, demokrasimize verdikleri bir destek olduğunu akıllarından çıkarmamalıdır.
Geçtiğimiz pazar günü İstanbul Yenikapıda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN'ın çağırısı ile Demokrasiyi koruma ve Şehitleri Anma Mitingi yapılmış ve bu mitinge; Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Mecliste grubu bulunan AKP,CHP ve MHP Genel Başkanları,Genelkurmay Başkanı,Kuvvet Komutanları ve tüm partiden halkımız katılmış ve sonuç itibariyle, Türk Bayraklarının dalgalandığı, şölen havasında, ses getiren görkemli bir miting icra edilmiştir.
Bu mitingin siyasi bir yanının olmaması nedeniyle, mitingde Türk Bayrakları dışında herhangi bir siyasi partinin bayrak ve amblemlerine yer verilmemiştir.
Liderler ve Cumhurbaşkanı protokol sıralarına göre konuşmalar yapmış ve günün sürprizi olarak, darbenin muhataplarından Genelkurmay Başkanı da resmi üniforması ile halkımıza hitap etmiştir.
Biz mitingi televizyondan izledik, bizim gözümüzden kaçmış, ancak gazete haberlerine göre, CHP Genel Başkanı KILIÇDAROĞLU'nun ismi anons edilerek kürsüye davet edildiğinde, bir grubun KILIÇDAROĞLU'nu yuhalamaları, mitingin mana ve önemine gölge düşürmüştür
Genelkurmay Başkanının konuşmasını başından sonuna kadar izledik,peşinen şunu söyleyelim ki; Genelkurmay Başkanının, pek alışık olmadığımız sürpriz bir şekilde,mitingde konuşarak halka hitap etmesini, olağan karşıladık, Genelkurmay Başkanı bu konuşmasında; Türk Silahlı Kuvvetlerinin sivil otoritenin emrinde ve sivil otoritenin direktifleri doğrultusunda görevini yaptığını ve bundan sonra da yapacağını, doğrudan halkımıza duyurmuş ve bunun sözünü vermiştir.Genelkurmay Başkanının bu beyanları çok önemli olup, bu nedenle halka hitap etmesi, yararlı ve isabetli olmuştur.
Ancak, Genelkurmay Başkanının siyasi liderliğin ve otoritenin direktifleri doğrultusunda çalıştıkları vurgusunu yaparken sarf ettiği, “Her yönüyle yerli ve milli olan yüksek siyasi liderlik” nitelemesi, talihsiz ve düşündürücü olmuştur. Biz bu yerli ve milli sözünü bir yerlerden hatırlıyoruz, bu söz, Tayyip Bey'in bir zamanlar kullandığı onun sözleri olup, bize göre ayrıştırıcı bir beyandır.Genelkurmay Başkanının; emir ve direktif aldığı bundan önceki siyasi lider ve otoriteler, gayri milli ve yerli olmayan liderler olduğu için midir ki, bunun aksi mümkün müdür ki,özellikle yerli ve milli yüksek siyasi liderlik vurgusunu yapma gereğini duymuştur? Genelkurmay Başkanının, “Her yönüyle yerli ve milli olan yüksek siyasi liderlik” sözleri ve nitelemesi, anlaşılamamış ve yadırganmıştır.
Televizyonumuzdan izlerken mitingde bizzat görme imkanı bulamadık ama, daha sonra medyada izlediğimiz görüntülere göre, mitinge katılan Genelkurmay Başkanının, protokol sıralarına kadar gelme başarısını gösteren, kerameti kendinden menkul,Fetullah GÜLEN gibi, dinci,din istismarcısı cüppeli başka bir soytarı ve tehlike olan Cüppeli Ahmet Hoca ile el sıkışması da, günün mana ve önemi ile bağdaşmamış ve hoş bir görüntü olmamıştır.
Cumhurbaşkanı,CHP lideri KILIÇDAROĞLU'nun da birlik ve beraberlik adına Yenikapı mitinginde hazır olarak bir konuşma yapmasını çok istemiş ve önce katılmama kararı almasına rağmen,KILIÇDAROĞLU bu davete icabet ederek mitinge katılmış ve güzel bir konuşma yapmıştır.
Mitingde final konuşmasını yapan Cumhurbaşkanının geneli itibariyle olumlu olan konuşmasında; bizzat davet ettiği CHP ve onun lideri KILIÇDAROĞLU'nun idam cezasına karşı olduklarını çok iyi bilmesine rağmen, halkı galeyana getirmek ve ileriye dönük bir propaganda amacıyla, idam cezasının yeniden ceza kanunlarımızda yerini almasına yönelik yasa değişikliğini gündeme getirmesi, iktidarı ve muhalefetiyle o ortamda oluşan milli birlik ve beraberliğe ve uzlaşmaya gölge düşürmüş ve meydandaki CHP'lilere ve KILIÇDAROĞLU'na soğuk duş etkisi yapmıştır.
Bir kısım halkın, 15.Temmuz darbecilerine uygulanmak üzere idam cezasının geri getirilmesini istediklerini bilmesine rağmen; halkımıza, idam cezası geri gelse dahi bu cezanın darbecilere uygulanmasının hukuken imkansız olduğunu açıklamayarak, halkımızın bu konudaki bilgisizliğini ve beklentisini istismar ederek, halkımızı idam cezasının geri getirileceği beklentisi içinde tutup yanıltan ve avutan bir konuşma, Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanına yakışmamaktadır.
Cumhurbaşkanının idam cezasının geri getirilmesi için söylediği;"Şu anda, siyasi partilerimizin genel başkanları burada. Sizin zaten talebinizi biliyorlar. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin olduğuna göre, sizler de idam talebinde bulunduğunuza göre, bunun kararını verecek olan merci, Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir...”sözlerle, idam cezasına karşı olduğunu bildiği CHP Genel Başkanı KILIÇDAROĞLU'na, idam cezasının geri getirilmesi için yapmaya çalıştığı mahalle baskısı ve dayatması da, hiç hoş olmamıştır.
Yenikapı mitingi ile doruğa çıkan milli birlik ve beraberlik ile siyasi partilerimizin, ülkemizin ve milletimizin üstün menfaatleri ortak paydasında oluşturdukları bugünkü uzlaşmanın devam edip etmeyeceğini, Tayyip Bey ile onun güdümündeki AKP iktidarı belirleyecektir.Bize göre ülkedeki milli birlik ve beraberlikten ve uzlaşma ortamından en fazla yararlanacak olan siyasi iktidar olup, bu nedenle birlik ve beraberliğin ve uzlaşmanın bozulmaması için en büyük görev ve fedakarlık da Tayyip Bey'e ve siyasi iktidara düşmektedir.
09/08/2016
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder