20 Ağustos’ta, Gaziantep’de, teröristler bir düğüne saldırdı, ekranları kaplayan, ezberlediğimiz isimler, bilinen yorumları yaptılar.
25 Ağustos’ta, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konvoyuna terörist saldırı oldu, yine aynı kişiler, birbirinin benzeri laflarla saatlerce konuştular.
26 Ağustos’ta Cizre’de Polis merkezine teröristler bombalı kamyonla saldırdılar, yine aynı isimler, daha önce bin kez tekrarladıklarını, ısıtıp ısıtıp beynimize tecavüz ettiler.
Aynı yüzler, aynı isimler, birbirinin aynısı terör saldırıları için aynı şeyleri söylüyor, asıl dile getirilmesi gereken gerçeklerin arkasından dolaşıyorlar.
CIA’dan, ABD’den neden bu kadar korkuyorlar ki?
ABD vizesi alamayız, Amerikan temsilciliklerindeki resepsiyonlara davet edilmeyiz, işimizden atılırız, Washington’un hedefi oluruz korkusunu mu yaşıyorlar.
Yarı cahil olarak gördükleri benim gibi birinin bildiklerini bilmemeleri ya imkânsız ya da ben değil onlar cahil.
Bu köşenin altındaki arşivde bulunan son yazımda belirttiğim üzere, 15 Temmuz darbe girişimini Fethullahçı adamlarına yaptıran CIA’nın, Türkiye’de sahneye koyduğu senaryo, “KONTROL EDİLEBİLİR İSTİKRASIZLIK” olarak adlandırılmıştır.
Söz konusu senaryo, CIA’nın Latin Amerika ülkeleri ve Filipinler’de zaman zaman uyguladığı 6 senaryodan 3 numaralı olanıdır.
Bu senaryo, 24 Kasım 2015 tarihinde, Rus savaş uçağının düşürülmesiyle sahneye koyulmuş, 15 Temmuz Fethullah-CIA darbe denemesiyle ivme kazandırılmış, Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini yeniden düzeltmesi ve Suriye politikasında değişiklik sinyali vermesinin ardından terör saldırılarının yoğunlaştırılmasıyla hızlandırılmıştır.
CIA’nın söz konusu senaryosu açık ve nettir, çünkü önümüzde diğer ülkelerde yaşanan örnekler durmaktadır.
Bu senaryoda, Türkiye ve bölgenin özellikleri dikkate alınarak, bazı değişiklikler yapılmıştır.
Dil bilen, yorum yapabilen ve okuma özürlü olmayan herkes CIA’nın birçok kaynakta bulunan bu senaryolarını inceleyebilir.
Ama yine de özetlemek gerekirse komşu ülkelerle krizlerin yaratılması, darbe girişimlerinin desteklenmesi, hemen ardından terör saldırıları, etnik ve dini çelişkilerin kışkırtılmasını sağlayacak suikastlar, böylelikle toplum psikolojisinin bozulmasının sağlanması olarak özetleyebileceğimiz CIA’nın 3 numaralı senaryosu, Türkiye’de çok iyi sahnelenmektedir.
Suriye politikalarının yanlış olduğunu geç te olsa anlayan, yıllarca koynunda beslediği yılan Fethullahçılar tarafından da sokulan, AKP iktidarı Rusya ile ilişkileri geliştirdikçe, yakınlaşmayı artırdıkça, askeri anlamda bağları kurdukça, Suriye’deki PKK devleti oyununu bozdukça, toprak bütünlüğü diye tutturdukça, Cerablus gibi harekâtlar yaptıkça, CIA’nın 3 numaralı senaryosu hep sahnede olacaktır.
Kürt kökenli vatandaşlarımızın düğününe terörist saldırının amacının, Türk-Kürt çatışmasını kışkırtmak olduğunu herkes anladı ve söyledi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun konvoyuna saldırı ile 15 Temmuz sonrası siyasette oluşan yumuşama ortamının hedeflendiğini ve CHP tabanını sokağa, çatışmaya itmeyi planladığını yine herkes anladı ve söyledi.
Cizre’de polis merkezine saldırı ile hem Suriye’deki askeri varlığınızı beğenmiyoruz hem de güvenlik güçleriniz bile kendini savunamıyor mesajı verilmek istendiğini herkes anladı ve söylüyor.
Öyle ise devamını da söylemek gerekiyor.
Türk-Türk çatışmasını kışkırtmak için Kürt kökenli vatandaşlarımızın sadece Güneydoğu’da değil ülkenin batısındaki, özellikle de büyük kentlerde ayağa kalmasını sağlamak amacıyla HDP’nin önde gelen bir ismini hedef alabilirler ki, bu yakında beklenen bir gelişmedir.
Yine Türk-Kürt çatışmasını kışkırtmak amacıyla MHP’nin önemli bir ismine saldırı planını da hazır etmişlerdir.
Alevi-Sünni çatışmasını kışkırtmak için Alevi vatandaşlarımızın önemli bir merkezine ya da bu kesimden tanınmış bir isme saldırı planlarını mutlaka bir yerlerde yaptıklarını sanırım siz de hissediyorsunuzdur.
Sadece polis merkezlerine değil önemli bir askeri karargâha ya da binaya da büyük çaplı bir terörist saldırı veya saldırılar da sıraya konulmuştur.
CIA’nın planlarında, sivillerin yoğunlukta olduğu noktalara intihar saldırıları da bu süreçte yapılmak üzere bir köşede durmaktadır ve bu eylemlerin geleceğini sanırım siz de hissediyorsunuz.
Tekrar ediyorum, tüm bunları mavi gözlü sarışın conilere değil IŞİD’li ve PKK’lı teröristlere yaptırıyorlar ve de yaptıracaklar.
Çünkü bu terör örgütleri CIA tarafından Washington’un bölgedeki çıkarlarına hizmet için kurulmuştur ve bunlar kimi zaman ABD düşmanı gibi gözükse de, Amerika onları bir şekilde kullanabilecek ilişki ağına sahiptir.
CIA’nın hesaplarında, desteklediği, kullandığı terör örgütlerine yaptırdığı terör eylemlerinde, yıkılmış harabeye ve kan gölüne dönmüş yerlerin görüntülerinin, haberlerinin sürekli olarak, hem de canlı yayınlarda televizyon kanalları tarafından verilmesi de vardır.
Çünkü CIA bilmektedir ki, Türkiye gibi ülkelerin televizyon kanallarının bu tür yayınları, terör saldırılarının etkisini binlerce kat artırarak, tüm ülkeye yayar ve halka korku salıp, toplumun psikolojisini bozar.
ABD, emperyalist bir devlet, süper bir güç olmanın gereğini yerine getirerek, bölgeye ve ülkemize yönelik bu planları yapması ve senaryoları uygulamaya çalışması doğaldır.
Çünkü ABD hep 1 numara olmak istiyor.
Ama bunları her zaman başaracak diye bir şart yok.
Türkiye ve insanımız ne kadar direnirse, CIA’nın planları da o kadar bozulur, değişir ve tutmaz.
Şuna yürekten inanıyorum; Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli çok sağlam atılmıştır.
Anadolu insanı ne olursa olsun, etnik, dini, mezhepsel bir iç kavgaya tutuşmayacak yapı ve anlayıştadır.
1920’lerde emperyalistlerin alayı üzerimize çullanmışken, direnerek, hesapları nasıl bozduysa bugün de aynısını yapacaktır.
Buna inananların sayısı inanmayanlardan fazla olduğu içindir ki, süper güç de olsa ABD-CIA bunu başaramayacaktır.
CIA neden AKP İktidarına dokunamıyor sorusunu yazılarımın içinde çoğu kez değinmeme rağmen hala bunu soranlar var.
Onu da ayrıca ve genişçe yazarız.
Gürbüz Evren /Gerçekgündem
Yorum Gönder