Tsk'nın ve Emniyet Teşkilatının Önemi ve Vazgeçilmezliği

Kimse unutmasın, şurada 30.Ağustos büyük zaferin yıldönümüne dört gün kaldı, bu zaferi kazanan ve Osmanlının küllerinden bugünkü modern ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran

Tsk'nın ve Emniyet Teşkilatının Önemi ve Vazgeçilmezliği
Ülkemizin en gerekli olan  iç ve dış güvenliğini sağlamak için çok önemli iki kurumumuz vardır.

Bunlardan ilki, ülkemizin ve vatanımızın emperyalist düşman devletlerin saldırılarından ve işgallerinden korunmasını sağlayan Türk Silahlı Kuvvetleri olup; ikincisi de, ülkemizin iç güvenliğini, vatandaşın huzurunu, can ve mal güvenliğini, ülkenin genel olarak asayişini koruyan ve sağlayan jandarma ve polis teşkilatından oluşan emniyet teşkilatımızdır.

Bu iki kurumumuzdan asla vazgeçemeyiz, bu nedenle Türk Silahlı kuvvetlerimizi ve Türk Emniyet Teşkilatımızı güçlendirmek, itibarlarını en üst düzeyde tutmak ve yıpratmamak zorundayız.

Aynı şekilde, görevleri ayrı olan ve birbirini tamamlayan bu iki kurumumuzu karşı karşıya getirmemeye, bu iki kurum, sanki birbirlerine rakip kurumlarmış gibi bir algı yaratmamaya, her ikisine de layık oldukları itibarı ve onuru sağlamaya mecburuz.

Bu nedenle, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Türk Emniyet Teşkilatına, kesinlikle siyaseti sokmamak, bu iki önemli ve güzide kurumumuzu siyasetten uzak tutmak zorundayız.

Bu iki kurumumuz;hiç hak etmedikleri halde, politikacıların kötü yönetimleri ve Fetullah GÜLEN Cemaati ve örgütünün mensuplarının içlerine sızmaları nedeniyle, etkinliklerini ve tarafsızlıklarını kaybetmiş ve Emniyet Teşkilatımız; Türk Silahlı Kuvvetlerini zayıflatmaya yönelik kumpas davalarının aleti ve mutfağı haline, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz de; kumpas davalarıyla atılan Atatürkçü subaylarımızın yarattığı boşluğu doldurarak önemli komuta kademelerine FETÖ Silahlı Terör Örgütüne mensup subayların atanmalarıyla, adeta bir terör çetesi haline getirilmeye çalışılmış ve 15.Temmuz darbe girişimi ile tüm bu gerçekler kesin olarak yüzümüze bir şamar gibi çarpmıştır.

Hain FETÖ Silahlı Terör Örgütünün içlerine sızması nedeniyle, demokrasi tarihimizdeki en kötü günlerini yaşayan Emniyet Teşkilatımız ile Türk Silahlı Kuvvetlerimize en fazla sahip çıkma ve onlara güvenme zamanı bugündür.

Kurum olarak bu iki teşkilatımızın hiçbir suçu yoktur. Milletçe, Emniyet Teşkilatımıza ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize kurum olarak sahip çıkmak,onlara güvenmek,inanmak ve onurlandırmak zorundayız.Onları, kurumsal olarak eleştiri anlamına gelebilecek söz ve davranışlardan sakınmak zorundayız.Eleştirilerimizi,bu teşkilatların kurumsal yapılarına değil, bu kurumlarımızı kendi siyasi ve şahsi menfaatleri için bugünkü duruma getirenlere yönelik olmalıdır.

En başta siyasal iktidar, bu hassas noktaya özen göstermeli ve özellikle kurum olarak Türk Silahlı Kuvvetlerimize potansiyel bir darbeci gözüyle bakan söz ve davranışlardan,yasal düzenlemelerden uzak durmalıdır.

Savcılığımız döneminden bir anımızı sizlerle paylaşalım; doksanlı yılların başlarında, İzmir de bölücü PKK örgütünün il düzeyinde önemli kişisi olan bir militan,örgütle ters düşmüş ve örgüt tarafından gözaltına alınmış ve büyük bir ihtimalle infaza tabi tutulacağı sırada, polisin bir operasyonuyla PKK'nın elinden canı kurtarılmıştı. Yaşanmış olan bu canlı örnek de göstermektedir ki; Emniyet ve Polis Teşkilatımız, kurum olarak iyi yönetildiği taktirde, işte böyle, sade vatandaş, terörist demeden tüm insanların can ve mal güvenliklerini sağlayan vazgeçilmez bir kurumumuzdur.

Türk Silahlı Kuvvetlerimize gelince; bu ülkenin bölünmez bütünlüğü ve bağımsızlığı söz konusu olduğunda neler yapabileceğini, iki gün önce canlı olarak tüm dünyaya göstermiş, darbecilerin 15.Temmuz gecesi boğaz köprüsüne çıkararak insanların üzerine ateş açtırdığı tanklarımız; bu kez,Atatürkçü,ülkesine ve vatanına, vatanın bölünmez bütünlüğüne bağlı gerçek subay ve askerlerimizin komutasında, Uluslararası antlaşmaların ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin kendisine tanıdığı yetkiye dayanarak ve meşru müdafaa hakkını kullanarak Suriye topraklarına girerek, Suriye sınırımızda konuşlanan ve ülkemize zarar veren IŞİD'i, Cerablus'tan söküp atmış ve IŞİD'in boşalttığı Cerablus'a yerleşerek Suriye sınırında bir Kürt koridoru oluşturmayı amaçlayan PYD/YPG militanlarına da hak ettikleri dersi vererek, kurum olarak gerçek bir Türk Silahlı Kuvvetlerinin neler yapabileceğini, Türk Silahlı Kuvvetlerinin,Türk Vatanı ve Milleti için ne kadar önemli bir kurum olduğunu,içeride ve dışarıda herkese göstermiştir.

Kimse unutmasın, şurada 30.Ağustos büyük zaferin yıl dönümüne dört gün kaldı, bu zaferi kazanan ve Osmanlının küllerinden bugünkü modern ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran; o dönem, cepheye silah ve mermi taşıyan kadınlarımız dahil, sivil halkımız ve erinden mareşaline kadar üniformalı, üniformasız tüm askerlerimizden oluşan şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerimiz değil midir?

Yaşasın 30.Ağustos Zafer Bayramı ve bu bayramı bize yaşatanlar,30.Ağustos Zafer Bayramı Türk Milletine kutlu olsun,selam olsun Şanlı Ordumuza ve onun fedakar mensuplarına, selam olsun daha bugün Cizrede şehit olan 11 emniyet mensubumuza ve ondan önce ülkemizin çeşitli yörelerinde vatan için şehit olan ve yaralanarak gazi olan Emniyet mensuplarımıza, hepiniz iyi ki varsınız ve var olmaya da devam ediniz.

26/08/2016
Güner YİĞİTBAŞI 

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget