Astronomi ve Uzay Bilimleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü, bugün son dersini vermek için kürsüye çıktığında “Rennan Hoca yalnız değildir” sloganları nedeniyle duygusal anlar yaşayarak gözyaşlarına hakim olamadı…
Bu satırları basında okuduğum zaman inanın bir insan olarak, çok ama çok üzüldüm.
Rennan Hoca ile uzaktan yakından ilgim yoktur ve kendisini sadece basında çıkan haberlerden tanırım.
Ama ne var ki bir kişiyi tanımak için ille de onu görmek gerekmez.
İster istemez, Atatürk’ün sözlerini anımsadım.
“ Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.”
Rennan hocayı neden hapise attılar?
Suçu neydi?
Başbakan geldiğinde ayağa mı kalkmamıştı?
Cinayet mi işledi?
Darbe mi yapacaktı?
Hükümeti düşürmek için planları mı vardı?
Yoksa casus muydu?
Acaba halkın parasını mı çalmıştı veya halkın parası ile kaçak ev, saray mı yaptırmıştı?
Elbette hocamız bu suçların uzağından yakınından bile geçmemiş.
Peki, o zaman ne suç işlemiş?
Merak ettim araştırdım.
Paralel yapı ve hükümete, Türkiye’ye getirilmek istenen düzene, düzenin simgelerinden olan o acayip örtünmeye, birçok çıkarcı profesör gibi boyun eğmeyerek, dik durmuş.
Bundan ötürü "başörtülü öğrencinin eğitim hakkını engellediği" gerekçesiyle mahkûmiyet kararı verilmiş.
“Nereden bilsin ki Ana muhalefet Partisi CHP’nin, başörtüsü denen kafa bohçalamayı hem okullara, hem de devlete girmesi için öncü olacağını?
Hoca ne yapmış, öğrencinin elini kolunu mu bağlamış?
Başörtüsü ile ilgisi olmayan o hotozu başından çekmiş, çıkartmış mı?
Okula mı almamış?
Bunların hiç birisi değil tabi.
Bakın hocanın avukatı Murat Fatih Ülkü ne diyor;
Mahkemenin gerekçesinin hukuken kabul edilebilir bir tarafı yoktur. "Hocanın mücadelesi Anayasa Mahkemesi kararları gereğince saptanan laiklik ilkesinin korunması üzerine bir mücadeledir, bugün Rennan hoca cezaevine gönderilerek laiklik ilkesi aşındırılmaktadır" .
Doğru söze ne denir?
Anayasamızın 2. maddesinde “Cumhuriyetin Nitelikleri”; Türkiye Demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir. Bu maddenin değiştirilmesi veya değiştirilmesinin teklif edilmesi dahi mümkün değildir” der.
Yurtsever, laik, çağdaş bilim insanı olan Pekünlü’nün, meğer yasaları uygulaması suç olmuş.
Nasıl olur diye düşünmeye gerek var mı?
AKP döneminde ülkemiz Türkiye Cumhuriyetinden Tayyibbistan diktatörlüğüne dönüştü.
Meclis o, başbakan o, cumhurun başı o, velhasıl gökte Allah Türkiye’de Tayyib.
O buyurursa, o olur.
Yasayı kim takar?
Böyle bir durumda da demokrasiden, bağımsız hukuktan söz edilebilir mi?
Peki, Tayyib gökten zembille mi indi başımıza?
Olanlarda bizim suçumuz yok mu?
İğneyi önce kendimize çuvaldızı sonra başkasına batıralım.
Takdir etmek gerek, Tayyip kendi ideolojisin için cesaretle her şeyi yaptı.
Bu zamanlara gelene kadar muhterem muhalefet partileri ne yaptılar?
Söyleyeyim, sadece onun işini kolaylaştırdılar.
İşte bir örnek: Atatürk’ün partisinin genel başkanı türbanı ben getirdim diye öğünmedi mi?
Atatürkçü çağdaş bir bilim adamının cezaevine gönderilmesinde onun payı yok mudur?
Şimdi vicdanı hiç mi sızlamıyor?
Sanırım sızlamaz zira ben Dersimli Kemalim diyerek zaten ortaçağa olan özlemini belli etmedi mi?
Türk milletinin özür dilemesini beklemiyor mu?
Daha dün CHP Tunceli milletvekili, aynı zamanda akrabası olan Hüseyin Aygün, cumhuriyete kafa tutan, isyan çıkartan onlarca insanın da ölümüne sebep olan kişilerin torunları ile TBMM’sinde basın açıklaması yaparak özürün bile yeterli olmadığını söylemedi mi?
Bu nasıl kindir?
Ellerinden gelse Atatürk’ü yattığı yerden çıkartıp idam edecekler.
Yazıklar olsun size be…
Sanki özür ile gidenler geri gelecekler…
O zaman neden ille de 70 küsur yıl önce olan bir ayaklanmayı gündeme taşıyorlar ve kaşıyorlar dersiniz?
AKP’ye bu kadar arka çıkmanın nedeni nedir?
Ve bu nasıl bir CHP dir?
Erdoğan tam gaz gidiyor bebek katili ile anlaşıyor, Güneydoğu’da olanları görmezden gelerek onlara paye veriyor, neden acaba?
Hepimiz biliyoruz ki Kürtçülerin oylarını alabilmek ve anayasayı istediği gibi değiştirip sultanlığını ilan edebilmek için.
Saray da yapıldı iş bir tek 330 zu yakalamasına kaldı çünkü.
Ancakkkk! Ne var ki o zaman ne parti kalacak ne de vekillik. Nasılsa onu da kitabına uydurur.
Bu gün Rennan Hocaya olan herkesin başına gelebilir.
Bunu düşünen var mı?
Kimse unutmasın TSK’ya yapılan kumpası derim.
***
Bugün Rennan hocanın bileklerine geçen kelepçeler aslında cumhuriyetin, laikliğin bileklerine geçmiştir.
Bundan hepimiz utanç duymalıyız.
Rennan hocaya gelince hiç üzülmesin onu asla yalnız bırakmayacağız. Tıpkı Silivri ve diğer zindanlarda, bir zamanlar tutsak edilen kahramanlarımız gibi.
Hakkını savunacak ve mücadele edeceğiz.
Ne var ki bu haksızlıkları yapanlar da inanıyorum bir gün mutlaka çok pişman olacaklar, bu acıları tadacaklardır…
Bu kadar hırsız, yalancı, dolancı, haramcı, devleti yıkmak isteyen, Fetocu, kundakçı, katil elini kolunu sallayarak aramızda dolaşırken,40 bin şehit verdiren bir bebek katilini krallar gibi yaşatıp bir dediğini iki etmeyenler varken ve onu neredeyse kahraman yapanlar dururken bir bilim adamını içeri atanlara, hepinize lanet olsun diyorum.
Sizin var ya, sizin yatacak yeriniz olmaması gerek bu kadar günahtan sonra…
TünaySüer
Yorum Gönder