Öyle bir döneme geldik ki bu sorunun cevabı artık aşikâr oldu. Devir sadakat devri, sadık olan hemen hemen her sahada kazanıyor. Bir işe mi gireceksiniz, aldığınız eğitim ve o konu üzerindeki tecrübenizin hiç önemi yok. Her şeyden önce türban, tesettür ve herhangi bir imam hatip okulu mensubiyeti veya mezuniyeti, bir tarikat mensubiyeti gibi dini inancınızın işaretleri, tercihlerde sizi ön plana çıkarıyor ve bu sadakat belgeleri size her kapıyı açıyor.
Hatta hükümetin şu son güçlerde düşman ve sivil darbeciler olarak kabul ettiği Pensilvanya ekibine mensup olduğu iddia edilen polis ve hukukçuları izleyin. Tutuklamalar sadece birkaç gün sürüyor ve sonunda serbest bırakılıyorlar. İnsan gayri ihtiyari soruyor, ayni iddialarla daha önce tutuklanan saatlerce sorgulanan( daha doğrusu bir itibarsızlaştırma veya bir üstünlük gösterisi olarak) sorgulanmak amacıyla davet edilen, saatlerce kapı önünde sandalyede bekletilen ve yıllarca hapislerde çürütülen asker ve sivil aydınların ne günahı vardı?
Şöyle bir geriye bakıp askerlere ve sivil aydınların tutuklanma, sorgulama ve sonunda yargılanmalarını hatırlıyoruz da, galiba biraz üzüntü ve yanında biraz da utanç duyuyoruz. Neden mi? Dürüst, namuslu ve vatansever insanları, kadınlarımızı, yaşlılarımızı, gençlerimizi yeterli ölçüde savunamadığımız için. Yıllarca “Askeri Vesayet” var, ondan bir an önce kurtulmalıyız, kurtulamazsak hiçbir zaman sağlam bir Demokrasi kuramayız diyenler, din adamı hâkimiyetine ses çıkarmaya korkuyorlar.
Bu gün AKP’nin kontrolündeki hangi ile veya kuruma giderseniz gidin, 11 yıllık iktidarları sonunda göreceğiniz manzara aynidir. Şehrin yönetimi ne Valiler ne de Kaymakamlar elindedir. Gerçek yöneticiler ve hangi kamusal göreve kimlerin atanacağını tayin eden yetkililer hep Parti yöneticileridir.
Kimseye ayrım yapılmayacak, kimsenin yaşamına karışılmıyor, karışılmayacak şeklindeki idealist iddialar yerini kesin bir taraftarlığa bırakmıştır. Bölgede herhangi bir görev boşalınca haber camiaca bilinen yollardan tüm ülkeye yayılıyor ve talip olanlardan kendilerine en yakın buldukları eleman yaşı, kıdemi ve tecrübesi ne olursa olsun jet misali uçarak o göreve getiriliyor. O kurumda yıllarca çalışmış bilgili ve tecrübeli hatta uzmanlık eğitimini tamamlamış elemanların mevcudiyetine rağmen sadece Sadakat aranması nedeniyle yapılan bu tercihler kurumlardaki dengeyi ve kurumların güvenirliğini alt üst etmektedir.
Bayanlar için Türban veya başörtüsü artık masum bir genç kızın veya kadının bireysel tercihi olmaktan çıkmış ve sadakatin bayrağı halini almıştır. Çünkü resmi bir kurumda çalışan modern giyimli ve açık başlı bayanın bulunduğu pozisyonda yükselme ve özellikle yönetici bir konumda bulunma şansı hemen hemen sıfıra yakındır ve hatta hiç yoktur denilebilir. Çünkü şehrin AKP yöneticileri kadınların hele başını örtmeyen kadınların yönetici pozisyonunda olmasından adeta nefret etmekte ve dinen de caiz olmadığı gibi bir inancı paylaşmaktadırlar. Çünkü erkek egemen toplumlarda kadın” kadın olmalı, evde oturmalı, hamur yoğurmalı ve çocuk doğurmalıdır.”
Bu durumda çağdaş yaşamın en önemli avantajı olan akıl ve bilim yolu kapatılmış ilkel toplumlarda olduğu gibi duygu ve inanç yolu açık bırakılmıştır. Bu gelişmeler sırasında İhtisas, uzmanlık ve deneyim gibi yıllarca uğraşılarak elde edilen değerler hiç çekinilmeden bir kenara itilerek cehalet ödüllendirilmekte ve taraftar arayışına gidilmektedir.
Ülkemizde artık sık sık karşılaştığımız iş kazaları, sabotaj ve cinayetler, özellikle askerlerin ne olduğu belirsiz kişisel ve duygusal politikalarına adeta kurban edilerek hain saldırılara maruz bırakılmaları, toprak altında 301, su altında 18, asansör kazalarında onlarca kişinin yitirilmesi bize göre bu yönetim anlayışının sonucudur ve daha başlangıçtır.
Halkımız önümüzdeki haftalar ve yıllarda bu tip bireysel ve toplumsal talihsizliklere hazır olmalı, nedeni boşuna aramamalı ve en önemli nedenin cehalet olduğu ve bilimsel gerçeklere sırt çevirme olduğu hatırlanmalıdır. Bu ters gidiş ancak tıpkı İslam Peygamberinin 1500 sene kadar öce söylediği gibi “ İşi ehline vermekle” önlenebilir.
Artık Yeni Osmanlı hayranları, Koca Osmanlı devletini, bu düşünce sahibi olan Osmanlı Ulemasının, ülkelerini çağın yüzlerce yıl gerisinde bırakarak çöküşünü sağladığını öğrenmek ve kabul etmek mecburiyetindedirler.
Dr. M. Galip Baysan
Yorum Gönder