Deniz Mektupları - Gündüz Akgül

Deniz Mektupları - Gündüz Akgül
Sevgili dostlar,
Gazeteci Can Dündar tarafından Cumhuriyet gazetesinde 6-11Kasım 2014 tarihleri arasında, “Deniz Mektupları”  başlığıyla yayımlanan yazı dizisini okuyunca içimin sızladığını belirtmek istiyorum.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamının, yıllar geçmesine karşın hala kamuoyunda kabul görmediğini, idamın ağır ve adli bir hata olduğunu yıllar önce görmüş, hukukçu kimliğimle, Deniz ve arkadaşlarının idamlarının 36. yıldönümünde “Bir idamın düşündürdükleri” başlığı ile yazdığım yazıyı, Can Dündar’ın yazı dizisinden sonra tekrar sizlerle paylaşmak istedim.  (G.A.) 12.11.2014

İşte o yazı:


BİR İDAMIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ...

06. Mayıs 1972 tarihinde idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın ölüm yıldönümlerinde, yıllarca Sıkı Yönetim Askeri Mahkemelerinde ve Devlet Güvenlik Mahkemesinde görev yapan bir Cumhuriyet Savcısı olarak bu konuda bir şeyler yazma gereğini ve sorumluluğunu duydum.
1968’li yıllarda başlangıçta okul içi öğrenci hakları ile başlayan, sonraları “Tam bağımsız Türkiye”, “Anayasaya sahip çık”,”Barış için Amerikan Emperyalizmine karşı savaş”  ve benzeri iyi niyetli sloganlarla mitinglere dönüşen masum öğrenci hareketleri, 25 Mayıs 1970’te İstanbul Üniversitesinde düzenlenen forumda kurulduğu ve THKO olarak adlandırıldığı örgüt adına ve bir takım provokasyonlar (kışkırtmalar) sonucu banka soyma, adam kaçırma, izinsiz yürüyüşler ve benzeri eylemleri şeklinde devam etti. Elbette ki bir Cumhuriyet Savcısı olarak bu örgütün kuruluşunu ve gerçekleştirdiği yasa dışı bu eylemlerini savunacak durumda değilim. Ancak bu örgüt mensupları Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’a verilen idam kararı hakkında düşüncelerimi açıklamak istiyorum.
Dönemin Türk Ceza Yasasının 146.Maddesinin birinci fıkrası “Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını Tağyir (Başkalaştırmak) ve tebdile (Değiştirme) veya ilgaya (Kaldırma) ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini ıskata (Düşürme) veya vazifesini yapmaktan mene (Engel olma) cebren (Zorla) teşebbüs edenler (Kalkışanlar), idam cezasına mahkûm olur” hükmünü içermekteydi.
Yargıç ve Cumhuriyet Savcılarının yararlandıkları İçtihatlı(Yargıtay Kararlarını ve yazarın açıklamalarını içeren) Ceza Yasaları içinde en çok kullanılanın Rahmetli Muhtar Çağlayan tarafından yayımlananıdır. İçtihatlı bu yasanın 1970 yılına kadar yayımlanın da genel olarak her madde hakkında yeteri sayıda Yargıtay Örnek (emsal) kararı bulunmasına karşın,146’ncı madde hakkında tek bir Yargıtay Örnek kararı bulunmamaktadır. Uygulamaya Deniz Gezmiş ve Arkadaşlarının İdamı ile gündeme gelen bu madde hakkında sonraları açıklayıcı ve yol gösterici Yargıtay Kararları çıkmışsa da, adli bir hata sonucu idam edilen Deniz gezmiş ve arkadaşlarını geri getirememiştir.
Gerek Sivil Yargıtay da, gerekse buna paralel Askeri Yargıtay da Kökleşen bu Kararların ışığında Deniz Gezmiş ve Arkadaşlarının idam kararını irdelediğimizde, insanların yüreğini sızlatan büyük bir Adli hata yapıldığı sonucu çıkmaktadır.
Bu Örnek kararlarda:
“Eylem Anayasayı cebren değiştirmek amacı yönünde olmakla beraber, bu amaca ulaşma tehlikesi doğurmayan yetersiz ve önemsiz eylemler T.C.Y.’nın 146. maddesi kapsamına girmez. Örgüt üyesi olan sanıkların, örgütün üyeliğine göre üyelikten ve ayrıca icra ettikleri (gerçekleştirdikleri) eylemden dolayı cezalandırılmaları gerekir. (Yargıtay 9.C.D. 12.5.1987 T. E.1987/739,K.1987/2514)”
“Örgütçe önceden hazırlanan bir plan ve iş bölümü içerisinde, dayanışmalı olarak gerçekleştirilen eylemler, işleniş şekli, zamanı ve diğer özellikleri itibariyle amaca yönelen örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlük içerisinde ağır zarar ve tehlike sonucunu doğuracak boyut ve önemde ise, T.C.Y. nın 146/1.maddesinde öngörülen suçu oluşturur. (Yargıtay 10. C.D. 18.4.1995 T. E.1995/6, K.1995/6 )”
“T.C.Y.nın146 maddesinde öngörülen eylemlerin Anayasal nizamın meşru ve yasal koruyucusu olan Devlet kuvvetleri aleyhine işlenmesi ve T.C.Y.nın 149. maddesinde yer alan suçun oluşabilmesi için de, silahlanmanın yerelliği ve bireyselliği aşan nitelikte ve genişlikte olması gerekir.(Yargıtay 10.C.D.2.5.1995 T.E.1995/4, K.1995/7)”
Bu kararları çoğaltmak mümkündür. Kararların incelenmesinden de görüleceği gibi, T.C.Y. 146 maddesinin İllegal örgüt üyelerinin gerçekleştirdiği eylemlere uygulanması için bir takım koşulların oluşması gerekmektedir.
Öncelikle, örgütün Yargıtay kararlarında belirtilen amaçla kurulması ve amacını gerçekleştirmek için ülke genelinde organik bağ kurması ve silahlanmanın ağır zarar verecek ve tehlike doğuracak boyutta olması gerekmektedir.
O dönemdeki tüm örgütlerde, yeteri kadar ve büyük tehlike doğuracak şekilde silahlanma olmadığı gibi, ülke genelinde bir örgütleme de söz konusu değildi. Öğrenci olayları genelde Üniversitelerin bulunduğu Ankara ve İstanbul gibi büyük kentlerle sınırlıydı. Az sayıda da olsa silahlanan ve birkaç eylem gerçekleştiren bu İllegal Örgüt üyelerinin eylemlerine uygulanacak Maddeler o dönem yürürlükte bulunan T.C.Y.nın 146/3, 168 ve 169. maddeleriydi.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına idam kararı veren ve sonraları Sayın Demirel’in Partisinden Milletvekili seçilen, Askeri Mahkeme Başkanı General Ali Elverdi ile Askeri Savcı Bakı Tuğ’un sanıklara takındıkları tavır hakkında bu güne kadar çok yazıldı. Bu nedenle bu konuda ayrıca bir şey söylemeden, bir hukukçu olarak verilen kararın büyük bir Adli hata olduğunu ve zamanın iktidar Partisi AP’nin Milletvekillerinin yangından mal kaçırırcasına Mecliste kararı onaylamalarıyla bu hataya ortak olduklarını belirtiyor, gelecekteki değerlendirmeyi kamuoyuna ve tarihe bırakıyorum.

06.05.2008
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget