Atatürkçü oldukları savıyla meydanlarda söylev (nutuk) atan 12 Eylül’ün cuntacı generalleri tarafından, laik bir devlet olmamıza karşın, Anayasanın 24. Maddesine din kültürü ve ahlak öğretiminin ilk ve ortaöğretimde zorunlu olması ilkesi getirildi…
Anayasanın bu maddesinin doğru değerlendirilmesi gerekir…
Bununla amaçlanan, devletin tüm dinler ve inançlar karşısında ayni mesafede kalması ve tüm dinlerin öğrencilere ayni oranda öğretilmesi ve ahlakın faziletlerinin benimsetilmesidir…
Yine amaç, din kültürü ve ahlak öğretimi vermekse, öğrencilerin İslam, Hristiyan, Musevi veya başka bir dine inanmaları düşünülmeden tümünün bu dersi almaları anayasanın emri gereğidir…
Oysa durum tamamen bunun tersi ve anayasaya aykırı olarak uygulanmaktadır…
Zorunlu olan bu ders, uygulamada doğrudan din dersine dönüştürülmüş ve Sünni İslam öğretimi haline getirilmiştir…
Kanıtı, Müslüman olmayan öğrencilerin dersten ayrık tutulmaları ve bu konuda verilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) kararlarıdır…
Din dersine ve Sünni İslam öğretimine dönüştürülen bu uygulamaya itiraz eden Alevi yurttaşlar, çocuklarının bu derse girmemesi için AİHM’ne başvurarak bu mahkemeden istekleri doğrultusunda karar almasını sağlamışlardır…
İlk karar, Alevi yurttaş Hasan ve kızı Eylem Zengin’in başvuru sonunda verilmiştir…
İkinci karar ise, yine Alevi yurttaşlar Mansur Yavaş, Yüksel Polat ve Hasan Kılıç’ın 2011 yılında yaptıkları başvuru üzerine verilmiştir…
Her iki kararda da, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1. Ek Protokolünün 2. Maddesine göre devlet eğitimde ana ve babanın dini ve felsefi inançlarına saygı göstermek zorunda olduğunu vurgulanmıştır…
AİHM’nin yargı yetkisini kabul eden devletimiz, bu mahkemece verilen kararlara uymak zorunda olduğu halde, uymuş mudur?
Tabii ki yanıtı hayırdır…
Bir takım değişiklikler yapılarak sözde Alevi inancının da programa dâhil edildiği belirtilmekte ise de, Alevi çocukların bu dersten ayrık tutulmaları kabul edilmemiştir…
Bir an için AİHM kararlarının tam uygulanarak Alevi çocuklar bu dersten ayrık tutulsalar bile, beraberinde büyük sakıncalar getirmektedir…
-Bu çocuklar fişlenmiş olacaktır…
-İktidar yanlısı Sünni öğretmenlerin bu çocuklara davranışları olumsuz yönde değişecektir…
-Bu öğrenciler, arkadaşlarıyla ilişkilerinde olumsuz etkilenecektir…
-Bu koşulları yaşayan öğrencilerin psikolojileri bozulacaktır…
Peki, yapılması gereken nedir?
Tez elden anayasa değişikliğine gidilerek bu dersin zorunlu halden çıkarılmasıdır…
Bu yapıldığı takdirde, Sünni mezhebe sahip birçok çocuğunda bu dersleri seçmeyeceğinden eminim…
Bunlar temennide kalmaktadır…
Tüm okulları İmam Hatip’e dönüştüren iktidarın bunu beklemek olanaksızdır…
Ne yazık ki laik bir cumhuriyet olmamıza karşın, 21 yüzyılda çağdaş uygarlığı yakalamak yerine bunlarla uğraşıyoruz…
Hedefini çağdaş uygarlık olarak seçen Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlık Türkiye’sini bu hale getirenler utansın…
22.09.2014
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder