HUKUK ARANIYOR

Kendilerine bağımlı hukuk yaratmak için düğmeye basan siyasi iktidar, bu konuda tam hızla yol almaktadır.


Kendilerine bağımlı hukuk yaratmak için düğmeye basan siyasi iktidar, bu konuda tam hızla yol almaktadır. Muhalefetin, yüksek yargı organlarının ve demokratik kitle örgütlerinin uyarılarını da dinlemeyen siyasi iktidar, ateşle oynamaktadır.
Başbakan, direk kendine bağlı bir hukuk düzeni özlemi içindedir. Kendi isteklerinin ve söylemlerinin yasa yerine geçtiği düzenlemelerde sakınca görmemektedir. Başbakan, herkese kızmasını ve kötü söz söylemesini normal karşılamaktadır. Ancak kendisine yapılan masum söylemlere bile kızan bir ruh haline bürünmüştür. Eleştiriye hiç tahammülü kalmamıştır.
Mısır’da yapılan eylemleri demokratik sınırlar içinde karşılayan ve halkın sesine kulak verilmesini isteyen başbakan, ülkemizde yapılan eylemler için tazyikli su, gaz bombası gibi her türlü şiddet ve baskıyı normal karşılamaktadır. Mısır’daki olaylar için Dışişleri bakanının, “Müslüman Kardeşler devlete ve kamu düzenine sahip çıkmalı” söylemi, açıkça bazı dini unsurları başka ülkelerin iç politikalarına yön verecek şekilde teşvik etmek anlamındadır. Siyasi iktidarın uyguladığı Arap’tan çok Arap politikası sonucunda, kendi görüşü doğrultusunda, özellikle Ortadoğu ülkelerinin iç işlerine müdahalede bulunulmaktadır.
Siyasi iktidar, Filistin’de Müslüman Kardeşler’in bir uzantısı olduğunu tüzüğüne yazan Hamas örgütünü desteklemekte ve hatta sözcülüğünü yapmaktadır. Lübnan’da da aynı uygulamayı yaparak, ülkenin iç politikasına karışmaktadır. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” sözünün gereği, başka ülkelerde olan karışıklıkların bir an önce son bulmasını dilemek ile demokrasi ve özgürlük istemek olmalıdır. Başbakan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan Türkiye’yi protesto mitingine katılanlar için de “besleme” tanımını kullanmıştır.
Başbakan, partisinden gelen eleştirileri hiçe sayarak, ısrarla başkanlık sistemine geçilmesi için çalışmalarda bulunulmasını istemektedir. Kendi ülkesinde hukuku tanımayan, yargıyı kendine bağımlı hale getirmek için, gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan, ivedilikle yasa çıkartan bir otoritenin başkanlık sisteminde yapacaklarını düşünmek bile insanı ürkütmektedir. Üstelik böyle bir otoritenin başka ülkelerin iç işlerine karışarak, ülkeler arası ilişkileri gerginleştirmesi, İkinci Dünya Savaşı öncesinde Hitler örneğini anımsatmaktadır.
Anayasa Mahkemesi’ne seçilen bir üyenin yemin törenine, yüksek yargıdan hiç kimse katılmamıştır. Sadece siyasi iktidar ve ekibi bu törene katılmıştır. Hukukçu olmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı, bu törende yaptığı konuşmada, siyasi iktidarın sözcülüğüne soyunarak, iktidarın söylemlerini dile getirmiş ve yargı bağımsızlığından eser bırakmamıştır. Ülkemizde hukukun üstünlüğü sona ermektedir, yeni bir hukuk sistemi yaratılmaktadır.
Hukuku yok etmek isteyenlerin esas amacı, rejimi yok etmektir. Çünkü hukuk yok edilince, demokrasi de yok olur, özgürlükler de biter. Böylelikle laik ve demokratik cumhuriyetin dışında, arzu ettikleri başka bir rejime gitmenin yolu aralanacaktır. Aydınlarının korkak, halkının duyarsız ve sinmiş, hukukçularının aymaz olduğu toplumları, ileri demokrasi masallarıyla kandırmak mümkündür. Bir ülke, ülkeyi yöneten siyasi iktidar tarafından dönüştürülmeye ve yıkılmaya çalışılırken, eğer toplum tarafından bu algılanamıyorsa, büyük bir sorun var demektir. Bu sorun, ülkenin yurtsever insanlarının, namuslu aydınlarının, en az şeriatçılar kadar, katiller kadar, soyguncular kadar cesur olmalarıyla önlenebilir. Bu ülkenin aydın insanları, yurtsever demokratik kitle örgütleri, siyasi partileri bir araya gelerek, bu hukuksuz ve karanlık gidişe son verebilirler. Bu amaç için kararlı ve bilinçli bir örgütlenmede hepimizin alacağı büyük sorumluluklar bulunmaktadır.

Suay Karaman/Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri
Etiketler:

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget