SEVGİLİ okuyucularım, gün geçmiyor ki bir Yargıtay, ya da Danıştay üyesinin, ya da iktidara karşı olan yurtseverlerin telefonla veya herhangi bir yerde yaptığı özel görüşmeler bu AKP medyasında, Fethullah medyasında yayınlanmasın!
Muhalefet partilerinden tepki yok, hükümetten tık yok!
Türkiye, böyle bir rezalete bu döneme kadar hiç tanık olmamıştı. İktidara karşı olan herkesin telefonu dinleniyor ve zamanı gelince açıklanıyor. O kişilerin telefonlarının dinlenmesi için verilmiş bir yargı kararı yok. O görüşmeler özel. O görüşmelerde herhangi bir suç yok. O halde bunları kim, hangi kurumlar dinliyor ve AKP medyasına servis ediyor?
Polis mi, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu mu, başkaları mı?
Bu mekanizma nasıl çalışıyor, kimlere hizmet ediyor?
Türkiye’de inanılmaz olaylar yaşıyoruz. Özel yaşamın gizliliği kavramı yok edildi. Hukuk paspas gibi çiğneniyor. Bir gün bir bakıyorsunuz ki, bir dostunuzla yaptığınız konuşma bunların medyasında yer alıyor! Bu Müslüman geçinenlerin, bu Müslümanlık tüccarlarının internet sitelerinde, gazete ve televizyonlarında!
Böylesi hiç görülmemiş ve duyulmamış. Bu görüşmeleri yasadışı biçimde elde edip yayınlayanlardan AKP destekçisi şeriatçı gazete, yeni bir kampanya başlattı:
“Hazırlanın gidiyoruz. Okurlarımıza özel kampanya. 100 okurumuzu Mekke ve Medine’ye gönderiyoruz. Sadece 49 kupona. Abdurrahman Dilipak bu mukaddes yolculukta 14 gün sizinle birlikte olacak!”
Abdurrahman Dilipak kim? Bu gazetenin yazarı. Cumartesi günkü yazımda belgelemiştim, birkaç gün önce “Mal kaçırmak” suçundan yargılandı ve altı ay hapis cezası aldı. Mahkeme hapis cezasını ertelemedi.
Şimdi, üzerinde kul hakkı taşıyan biri, kutsal yerlerde gazetenin okurlarıyla birlikte Allah-Peygamber diyecek, dua edecek, onlara “Müslümanlık!” öğretip yarım hacı olacak!
Allah bunu kabul eder mi!
• * *
Eğer edecekse koş vatandaş koş, çekilişsiz kuponsuz değil ama olsun varsın! Hem kupon var, hem de çekiliş. 49 kupona bedava Mekke, Medine gezisi. Üstelik uçak, otel, ulaşım, yemek falan hepsi beleş.
Evet vatandaş, sadece 49 kupon keseceksin, gazeteye göndereceksin. Çekilişi kimin nasıl yapacağı belli değil ama olsun varsın!
Hem de rehberin, mal kaçırmaktan hükümlü Abdurrahman Dilipak olacak!
Hayırlı kazançlar olsun, Allah kabul etsin… Amiiin!
HÜSNÜ’YE AÇIK MEKTUP
“MUHTEREM biraderim Hüsnü Mübarek nasılsın, iyi misin? Anladığıma göre, senin oralarda durumlar vaziyet-ül ayva. Yaa muhterem kardeşim, sana kaç kez buradan haber gönderdim.
Dedim ki ey Hüsnü, senin bu ahali yakında isyan eder. Senin bu fellahlara güven olmaz. Sen bunları susturmanın yolunu bulacaktın.
Susturmanın mektebi Türkiye’de, gel buradan öğren dedim ama hiç aldırış etmedin.
Bak biraderim, iş işten henüz geçmedi. Bu dediklerimi bundan sonra da yapabilirsin. Eğer istersen ve sizin orada varsa, ahaliye beleş kömür dağıt. Sakın deme ki ‘Ey Emin, bizim buralarda hava sıcaktır, Türkiye gibi değildir. Kömür gitmez…’
Muhterem Hüsnü, eğer kömür olmazsa, o takdirde beyaz eşya dağıtacaktın. Valilerine görev verecek, Firavun mezarlarına bile çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı koyduracaktın. Bunları ahaliye hele seçim öncesinde beleş verecektin.
Ama bunların içinde en önemli biri var ki, onu hiç ihmal etmeyecektin.
Diyelim ki kömür dağıtmadın, beyaz eşya dağıtmadın… O halde gıda paketleri dağıtacaktın. Aklında olsun, bu da tamamen beleştir.
Paketlere piyasada son kullanma tarihi geçmiş ne kadar tapon mal varsa, hepsini sokuşturacaktın. Makarna, nohut, bulgur, salça…
Belediyelerine emir verecektin:
‘Alın lan size para, ne kadar aç varsa gıda paketi dağıtın!’
Bizim Türkiye’de tam 3 milyon aileye gıda paketi veriliyor. Ancak bu işin bir de raconu var ki, onu asla ihmal etmeyecektin. Kime ne verdiysen, “İktidarımızdan Allah razı olsun” dedirtecek, seçimde senin partine oy vermelerini yeminle garanti altına alacaktın.
Hüsnü, sen daha çok toysun. Bu işler böyle yürür aslanım.
* • •
Adamı işsiz mi bıraktın, hemen gıda paketi göndermeye başlayacaktın. Böylece aileyi paketlerle avutup, onları işsiz bırakanın sen olduğunu unutturacaktın. Sonra Mısır’ı yöneten adamlarına hitap edecektin:
‘Bu iş tamamdır beyler. Heriflere işsiz olduklarını unutturduğumuz gibi, üstüne bir de hayırdualarını almaya başladık. Yardım dağıtımına devam! Onlar artık işsiz olduklarını unuttular. Şimdi iş bulsalar da çalışmak istemiyorlar. Gıda beleş, kömür beleş, üstüne para yardımı derken hepsinin oyları bizim partiye!..’
Hele seçim yaklaşırken onlara diyecektin ki ‘Bak, bu iyiliğimizi unutma. Yemin et bakalım oyunu bize vereceğine… Kuran üzerine yemin et!..’
Aziz kardeşim Hüsnü Mübarek, eğer olur da görevde kalmayı başarırsan, bu dediklerimi mutlaka yap. Ahaliyi yardımlarla uyut.
Duyduğuma göre senin oralardaki ayaklanmanın bir başka nedeni daha varmış. Ahali yolsuzluktan, vurgundan, hortumlamadan bıkmış. Bunları yapanların tümü senin iktidarının adamları imiş.
Bugüne kadar yapmadın ama bundan sonra yapmaya çalış. Bütün yolsuzluktan unutturmak için gerekirse hayali darbe masalları uyduracaksın:
‘Kahire’deki 1. Ordu darbe hazırlığı yaparken yakalandı. Komutanlar tutuklandı. Gazeteciler içeri tıkıldı. Yargılamanın 15 yıl sürmesi ve bu süre içerisinde sanıkların tutuklu kalması, mahkeme tarafından karara bağlandı…’
Bunları akıl edemedin mi?..
O halde sen çok toysun, yuh olsun sana Hüsnü!..
• • •
Aziz biraderim Hüsnü, sana bin defa söyledim!.. Bu işler öyle kolay değil. Medyayı ele geçirecektin, medya patronlarına büyük işler verip kucağına düşürecektin. Satılık ve yalaka medyayı oluşturdun mu, iş bitmişti.
Bir husus daha, yargıyı mutlaka ele geçirecektin. Yargının tamamını ele geçirmen gerekirdi.
Ulan, bizim memleketten hiç mi ders almadın? Ben seni bu konularda hep uyarmadım mı? Bunları yapmazsan gidici olduğunu söylemedim mi?
Bak Hüsnü, bize bak!.. Senin iki paralık fellahlar meydanlara dökülüp ayaklanırken, Türkiye’de tık var mı! Elbette yok çünkü bizde her şey normal, her şey güllük gülistanlık! insanlar mutlu!
Medya ele geçirilmiş, yargı susturulmuş, Genelkurmay dersen ‘Sarı Öküzleri’ çoktaaan teslim etmiş. Sendikalar kafakola, telefonlar dinlemeye, yurtsever aydınlar içeriye alınmış, iş bitirilmiş.
Aziz biraderim Hüsnü Mübarek, sen gerçekten çoluk çocukmuşsun. Bugün yarın ülkenden tüymeden önce şu benim dediklerimi bir düşün, yapacağın son bir şey varsa yap. Darbeci komutanları içeri attır, gıda paketi dağıtımına başla, medya patronlarını korkut, bütün yolsuzlukları inkar et, toplumu tutuklamalarla korkut.
Haydi Hüsnü, son bir gayretle göster kendini! Bizi örnek al bizi.”
EMİN ÇÖLAŞAN
Yorum Gönder