Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. Maddesi derki; “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir”
Ne yazık ki bu vurguyu tekrar yaparak anayasal bir zorunluluğu anımsatmak zorunluluğu doğdu.
Kurtuluş savaşının yengi (zafer) ile sonuçlanmasından ardından, 600 yıl şeriatla yönetilen Osmanlı İmparatorluğunun külleri üzerine kurulan laik Cumhuriyetin ilanı ile şeriat yönetimine son verilmiş ve o günden bu güne kadar tüm saldırılara karşın, laik Cumhuriyeti yönetimi devam etmiştir.
Son günlerde ise laik Cumhuriyete saldırılar hızlanarak pervasızca devam etmektedir.
14.12.2016 günü yazılı basına yansıyan videolu bir haberde, Halep için düzenlenen mitingde, Üsküdar belediyesine ait bir araçtan bir yurttaş (belediye aracından konuştuğuna göre belediyenin bir çalışanı olması olasıdır) resmen şeriat yönetimlerinde geçerli olan hilafet çağrısı yaparak halka söyle seslenmektedir.
“Irak, Mısır ve Suriye’de bu kanlı zillete düşmüş günlerden kurtulmamız için en kısa zamanda İslam birliğini tekrar tesis etmeli ve halifemizi seçmeliyiz. Cenabı Allah’ın ‘Ey müminler, toparlanın, Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılığa düşmeyin’ emrini yerine getirmediğimiz sürece İslam dünyasından, işgal, zulüm, kan, gözyaşı asla eksik olmayacaktır”
Irak, Mısır ve Suriye’de yapılan zulme karşı durmak, protesto ederek lanetlemek, bir insanlık görevidir.
Buna hiç kimsenin itirazı olmaz ve olmamalıdır.
Uluslararası ilişkilerde, ülkemiz yönetiminin bu konuda yapması gereken tüm haklı önlemlerin desteklenmesi kaçınılmaz bir yurttaşlık görevidir.
Protesto ise protesto…
Kınama ise kınama…
Yardımsa yardım…
Ancak bunları yaparken, fırsat bilerek laik Cumhuriyete saldırı niteliğini taşıyan hilafet çağrısı yapmak, olayın tamamen kötüye kullanılmasıdır.
Hilafet ve halife şeriat yönetiminde söz konusu olan makamlardır.
Kamuya ait bir araçtan, olasıdır ki kamu görevlisi biri, anayasal suç olan bu çağrıyı yaparken kimden cesaret almaktadır.
Laik Cumhuriyeti korumakla görevli Cumhuriyet Savcıları, bu olaya nasıl bakmaktadır.
Laik Cumhuriyeti içselleştirmiş bir yurttaş olarak bunları sormak ve bu gidişten kaygı duymak hakkımız vardır.
Umarım, yetkililer en kısa zamanda kamuoyunu rahatlatacak bir açıklamada bulunurlar.
Bekliyorum…
15.12.2016
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder