Türkiye yaklaşık 15 yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından yönetiliyor.
Girdiği her seçimi kazanan AKP, ülkeyi adım adım istediği yöne götürüyor.
Yaşanan çalkantılardan, zorlu dönemlerden, darbe girişimlerinden hep kazançlı çıktı.
Bugün seçim olsa en kötü ihtimalle oyların yüzde 55’ini alacak konuma ulaştığını gören görüyor.
AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdi de Başkanlık Sistemini getirmek için uğraşıyor.
Çok ince bir strateji ile toplumu yavaş yavaş Başkanlık Sistemine hazırladılar.
Peki, CHP, 15 yıldır AKP karşısında ne yapıyor?
Üyesi olduğum, çok emek vererek bazı projelerini ürettiğim CHP ise yüzde 20’nin çevresinde dolaşıyor.
Oysa AKP’nin, 1 yıl içinde yüzde 35 oy oranına gerilemesini sağlayacak 5 zayıf noktası var.
Yazılarımı okuyanlar bilir, uzunca süredir bu zayıf noktalardan bahsediyorum.
Bilgisi kıt ben bunu görüyorsam, üstün kaliteleri nedeniyle Parti Meclisi, MYK, Meclis Grubu üyesi olmuş Milletvekilleri ve başdanışmanlar, AKP’nin 5 zayıf noktasını daha iyi biliyordur diye kendimi avutuyorum.
Ama görüyorum ki, tam tersi bir durum oluşmuş, AKP, CHP’nin zayıf noktalarını belirlemiş ve stratejilerini hep bunların üzerinden üretiyor.
AKP, CHP üzerine o kadar planlı oynuyor ki, CHP’lileri, sinirli ve sert bir tonda sadece laf yetiştirmeye, eylem yapmaya çalışır görüntüsüne sokuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve CHP’lileri çılgına çevirecek açıklamalar yapıyor.
CHP de, Cumhurbaşkanı’na laf yetiştirmeye, sert tepkiler vermeye çalıştıkça, Erdoğan’ın sevdiği tarza hizmet ediyor.
Bir siyasi partinin hedefi iktidara gelmektir, siyaset de halkı ikna etmektir.
Ama CHP’nin görüntüsüne bakıldığında, “Muhalefette iktidar olmayı” hedeflediği anlaşılıyor.
“Muhalefette İktidar Olmak” tanımlamasını ilk kez kullanıyorum ve bu ifade üzerinde düşünülmesini rica ediyorum.
Yıllardır, “Sokağa çıkalım”, “Eylem yapalım”, “Protesto edelim”, “Direne direne kazanacağız” türünden söylemlerini kullanıyoruz.
Geleneğimizde direniş var ve demokratik haklarımızı tabi ki kullanacağız, ama bu muhalefet tarzı ile de, sadece kendi kitlemizi etkilediğimizi de unutmayalım.
Bu nedenle, önce şu soruyu yanıt bulalım: “AKP’ye oy veren ve giderek daha da büyüyen kesimler neden yıllardır CHP’nin eylemci, protestocu, direnişçi yanından etkilenmiyor?”
CHP’de yer kapmış bazı çevreler, “AKP bitiyor, tükeniyor”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “Direne direne kazanacağız” türünden, tabanımızı gaza getirecek yazılara bayılırlar.
Parti içinde iktidar olmayı yeterli gören bu çevreler, gerçeği gizlemek için “Protest” davranmayı, siyaset yapmak diye yuttururlar.
Sürekli, tekrarlıyorum, halkı kazanmadan iktidar olamayız. Ama CHP’de “Halk”ın Cumhuriyet ile Parti arasında sıkışıp kalmış bir kelimeye dönüştüğünü de görelim artık.
Şimdi bazı çevreler, “Esnaf gezisi yapıyoruz, şehit yakınlarını ziyaret ediyor, toplantılar düzenliyor, düğünlere, etkinliklere katılıyoruz. Milli bayramlarda Anıtkabir’e büyük kalabalıklarla gidiyoruz” diyerek birçok şeyi sıralayacaktır.
Oysa tüm bunları yapmak, sadece kendini hatırlatmak, biz de buradayız demektir.
CHP iktidarını isteyen sıradan bir üye sıfatıyla söylemekten yorulmayacağım, AKP’nin etkisi altına girmiş yoksul halk kesimlerini kazanamadığımız sürece, ana muhalefette bile tutunamayız.
İktidarın yolu, AKP’ye laf yetiştirmekten değil halka gitmekten ve sabırla insanları ikna etmekten geçer.
Ama gelin görün ki (bazı fedakâr ve çalışkan örgütler hariç), CHP bu örgüt yapısıyla ne halka gidebilir ne de ikna edebilir.
Halka gitmenin yolu ise “Yeni Örgüt ve Yeni Çalışma Modeli” projesinin CHP’de kurulmasından geçer.
“Yeni Örgüt ve Yeni Çalışma Modeli” ile AKP’nin 5 zayıf noktasının üzerine gidildiğinde, iktidar partisi 1 yıl içinde yüzde 35’e inecektir.
Unutmayın, Cumhuriyetimizin ve CHP’nin kurucusu Mustafa Kemal, her koşulda halka giderek, halkı ikna ederek, halkı yanına alarak ülkeyi kurtardı, devrimleri hayata geçirdi.
Yaklaşık 12 yıldır, Kanal B’de hazırlayıp sunduğum ve Cuma akşamları saat 21.30’da yayınlanan Bekleme Odası programında konuk ettiğim CHP’li vekillere şu soruyu sordum: “Bunca hatasına, anti-demokratik uygulamalarına, artan işsizliğe, gerileyen tarıma ve daha nice olumsuzluklara rağmen, neden AKP her seçimi kazanıyor da, CHP kaybediyor?”
Aldığım yanıt hep, “AKP’nin medyası var, halkı kandırıyor, baskı uyguluyor, insanlar korkuyor, mercimek, nohut dağıtıyor, dini sömürüyor” oldu.
Bu yanıtlar, kendilerini bile tatmin etmiyordu, ama laf olsun program dolsundu.
Bizim partide makam mevki sahibi olanların çoğu aydın, bilgili, birikimli olduğunu söyler, AKP’yi de beceriksiz ve başarısız görür.
Ama neden bilgisizler ve beceriksizler seçmeni 15 yıldır ikna ediyor da, biz aydın ve bilgililer bunu niye yapamıyoruz diye hiç düşünmezler.
Herhangi bir önerisi, projesi olmadığı halde CHP’de makam mevki kaplayanlar işte bu gerçekleri söyleyenleri sevmezler.
CHP iktidarı için her konudaki doğruları yazmayı sürdüreceğim. Makam mevki onların olsun.
Makam mevki onların olsun.
Gürbüz Evren /Gerçekgündem
Yorum Gönder