Kendimi bildim bileli özellikle görevim sırasında, laik Cumhuriyeti korumak ve kollamak için üstüme düşen tüm görevlerimi yapmanın huzurunu yaşamaktayım. 77 yaşında olmama karşın, çocuklarımın ve torunumun aydın gelecekleri için bu nöbetimi hala karınca kaderince sürdürmekteyim.
Fakülteye başladığım 1960 yılında her gün gazete okumaya başladım. O zaman, Akşam Gazetesinin TAŞ başlıklı köşesinde yazan, Çetin Altan tüm devrimci gençlerin olduğu gibi benimde idolümdü. Bu nedenle fakülte bitene kadar Akşam Gazetesi abonesiydim.
1965 yılında Askerlik görevimi yaptığım dönemde gazetemi değiştirerek, o günden bu güne kadar aralıksız okuduğum Cumhuriyet gazetemle tanıştım.
Gazetemle ilgili birçok anım vardır.
Yıl 1970 Cumhuriyet Savcısı olarak ilk atandığım ilçenin muhafazakâr bir halkı vardı. Lise öğretmenlerinden bir kaçı ilerici olarak orada, Atatürk aydınlanmasının savaşını veriyorlardı. Sonradan samimi olduğum bu aydın dostlardan öğreniyorum ki, geldiğimin ikinci günü gazete satan tek bakkala gitmişler ve “Savcı hangi gazeteyi aldı” diye sormuşlar. Cumhuriyet adını duyunca oldukça sevinmişler. Benim gibi hepsi Cumhuriyet okuruydu. Hala bu aydın, Cumhuriyetçi, Kemalist insanlarla dostluğum devam etmektedir.
Cumhuriyet Gazetesi benim simgemdi. Gittiğim her yerde elimde Cumhuriyet Gazetesini görenler “bizim Savcı solcudur” diyorlarmış. Hatta bazıları daha da ileri giderek, komünist damgası vurmaktan da çekinmiyorlarmış. O dönemlerde zor günlerden geçiyorduk. Cumhuriyet okumak bir ayrıcalık ve yürek işi olduğu kadar da tehlikeliydi.
Atandığım ikinci ilçede Cumhuriyet okuru olarak, Tercüman okuru Ağır Ceza Başkanımızla keyifli tartışmalarımız olurdu. İstanbul’da stajını bitirip ilçemize atanan bayan bir yargıç, Gazeteye abone olmak isteyince birlikte gazeteciye giderken Ağır Ceza Başkanının koluna girerek bakalım, Sayın Yargıç hangimizin gazetesine abone olacak diye takıldım. İçeri girdiğimizde Sayın Yargıç bir Cumhuriyet bir yeni Ortam’a abone olmak istiyorum deyince, çaktırmadan Başkan Beye nanik yaptım. O dönemlerde Abone olmayınca bazen istediğin gazeteyi bulmakta zorluk çektiğimiz için, hepimiz abone olmuştuk.
12 Mart’ın zor günlerinde asla gazetemi bırakmadım. Devrimleri ödünsüzce savunan gazetemden ötürü bana bir zarar gelir diye asla düşünmedim.
Yıllar geçti, 12Eylül 1980 Faşist askeri darbesi oldu. Bir süre sonra bulunduğum İl’in Sıkıyönetim Askeri Savcılığında görevlendirildim. Her gün gazetemi koltuğuma alarak görevime gittim. Bir gün rahmetli Başsavcımız Hâkim Albay’ın odasında toplandığımız bir sırada “Arkadaşlar her gün Savcılığa iki takım gazete geliyor, boşuna gazete almayın hep beraber burada okuruz, akşamda herkes okuduğu gazeteyi alıp götürebilir” Dedi. 18 kişiydik herkes alacağı gazeteyi söyledi. Benim gazetem, Adeta bana sahiplenecek yok mu? Dercesine boynu bükük masada kaldı. Kimse gazetemi almadığı için hem sevindim, hem de içim sızladı. Laik Cumhuriyetle yaşıt olan, basım yaşamı boyunca devrimleri ödünsüzce savunan, aydınlığın simgesi Cumhuriyet gazetesini, Cumhuriyet Savcıları sahiplenemiyordu.
Ayni durum, 1984 yılında görevlendirildiğim Devlet Güvenlik Mahkemesinde de oldu.
Bu gün yine zor günlerden geçmemize karşın, her CUMOK’LU, hiç tereddüt etmeden gazetesine, dolayısıyla Atatürk aydınlanmasına sahip çıkmanın gururunu yaşamakta asla tereddüt etmeyecektir.
Yunus Nadi tarafından kurulan, Nadir Nadi tarafından kurumlaştırılan Cumhuriyet Gazetesi, 21. Haziran.2010 tarihinde yitirdiğimiz büyük devrimci, bilge insan, İlhan Selçuk ve ekibinin büyük gayret ve çalışmalarıyla hala Atatürk devrimlerini ayni kararlılıkla sürdürmektedir.
Devrim karşıtları, hiçbir zaman Cumhuriyet gazetesini içine sindiremediler. Çünkü onlar, emellerini gerçekleştirmek amaçlarında hep Cumhuriyeti karşılarında engel gördüler. Bu uğurda Uğur Mumcu’yu, Ahmet Taner Kışlalı’yı, Onat Kutlar’ı, Muammer Aksoy’u alçakça şehit etmelerine karşın, Cumhuriyet bildiği yolda devamda asla tereddüt etmedi.
Bu gün Cumhuriyet yine saldırıların hedefindedir.
Yazarları ve çizerleri, FETÖ/PDY ve PKK terör örgütü üyesi olmamakla birlikte bu örgütler adına suç işledikleri savıyla tutuklandılar.
Biz Cumhuriyet okurları biliyoruz ki gazetemiz insan haklarının, özgürlüğün, yargı bağımsızlığının, hukukun üstünlüğünün savunuculuğundan zerre kadar ödün vermemekte ve terör örgütlerinin daima karşısında durmaktadır.
Bu nedenle, okurlarıyla, demokrat sivil toplum kuruluşlarıyla ve halkıyla bütünleşen Cumhuriyet Gazetesi, devrim mücadelesini sonsuza kadar devam ettirecektir.
Bu böyle biline...
06.11.2016
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder