Haber şöyle;
“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen FETÖ/PDY yapılanması soruşturması kapsamında, tutuklandıktan sonra etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak, itirafçı olan HSYK eski Başkan vekili Ahmet Hamsici’nin ifadeleri örgütün yargı içerisindeki etkisini ortaya koydu. 2011 yılındaki Yargıtay ve Danıştay üyelerinin seçimleriyle ilgili itiraflarda bulunan Hamsici, ‘Seçim sonucu Fethullah Gülen cemaatinin daha önce belirlediği 108 adaydan 107 kişi aynen Yargıtay üyesi seçildi. Danıştay’da ise cemaatin belirlediği tüm adaylar seçilmiş oldu’ dedi.”
12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Anayasanın halk oyuna sunulmasından öncesi yazdığım “30.07.2010 tarih ve Referandum propagandasında yöntem hatası” başlıklı yazımda bu durumu görmüş ve şöyle dile getirmiştim.
“Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkındaki 5982 sayılı yasanın halkoyuna (referanduma) sunulması nedeniyle, muhalefet partileri tarafından yapılan propaganda yönteminde büyük hatalar yapılmaktadır.
Her zaman gündemi belirlemede büyük beceri! Sahibi olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yine ayni taktikle gündemi belirlemeye çalışmakta ve bunu büyük oranda başarmış bulunmaktadır.
Bunun için öncelikle propagandanın doğru yapılması, bu değişikliğin ne getirip, ne götüreceği halka iyice anlatılması kaçınılmaz koşuldur.
Çok yazılıp, tartışıldı. Bu değişikliğin temel amacı, iktidarın elinde bulunun yasama ve yürütmenin yanına, bağımsız yargıyı (bağımsız denebiliyorsa) da yürütmenin emrine alarak demokrasinin olmazsa olmazı olan güçler ayrılığını yok ederek, tüm yetkiyi iktidara, dolayısıyla Başbakanın emrine vermektir.
İktidar partisi daha şimdiden devletin bütün olanaklarını kullanıp tesis açılışı kılıfı ile ülkeyi dolaşarak, bu değişikliğin 12 Eylül faşist darbesinden hesap sormak amacını taşıdığını, muhalefet partilerinin bu değişikliğe hayır demekle, 12 Eylül rejiminin koruyuculuğunu yaptığını söyleyerek yurttaşların kafasını bulandırmaktadır.
Çok emin olarak diyorum ki yurttaşların çoğu, ne için oy kullandığını tam bilmemekte, kimin propagandasına inanırsa ona göre oy kullanmayı uygun görmektedir.
Bu nedenle;
Muhalefet partilerinin propaganda da takip etmesi gereken yöntem şöyle olmalıdır;
-Öncelikle bu değişikliğin Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek kurulunun yeniden yapılandırılarak yargının, yürütmenin emrine alınmak istendiği ve yandaş yargı oluşturularak, gelecekte yüce divanda hesap sorulduğunda kendilerini garantiye almalarını amaçladıkları, diğer maddelerin garnitür maddeler olduğu açıkça anlatılmalıdır.
-12 Eylül Faşist generallerinden hesap sorulacağının büyük bir yalan olduğu, Anayasanın geçici 15. Maddesi kaldırılsa bile zaman aşımı nedeniyle, yargılama olanağı bulunmadığı çok net bir şekilde yurttaşlara anlatılmalıdır.”
(Diğer maddeler hakkında da o yazımda açıklamalar vardır. Önemli olanları aldım.)
Evet ben ve benim gibi düşünüp Anayasa oylamasına hayır diyen yurttaşların %42.12’si gerçeği görmüş ve yanılmamıştık.
Ne yazık ki 12 Eylül faşist askeri darbe sürecinde haksızlığa uğradıklarını söyleyen “yetmez, ama evet” diyerek sonrada pişman olanlarla, numaralı cumhuriyetçilerle birlikte yurttaşların %57.88’i bizim gördüğümüz gerçeği görmeyip evet diyerek Anayasa değişikliğinin yaşlaşmasını sağlamışlardı.
O referandum sonrasında HSYK , Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay’ın yeniden yapılandırılmasının ülkeyi nerelere götürdüğünü zaman içinde hep beraber gördük.
Ancak iş işten geçti. Yargı büyük oranda güvenirliliğini kaybetti, birçok suçsuz insan mağdur edildi.
“Hatanın neresinden dönülürse kardır” özdeyişinde belirtildiği gibi bundan sonra yanlışları görüp hata yapmazsak ülkemizin esenliğe çıkmasına katkı sağlamış oluruz diyorum.
17.11.2016
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder