Çünkü öyle hukuk ihlalleri haber konusu yapılıyor ki otuz yılını bu mesleğe vermiş biri olarak meslek yaşamımda böyle bir durumla karşılaşmadım ve tanık olmadığım için, bağımsız yargı adına içim burkuluyor.
Örneğin içimi burkan bir haber şöyle;
“Tutuklu yazar ve yöneticilerinin avukatlarından Mehmet Ümit Erdem, Çağlayan’daki adliyede sohbet ettiği bir Sulh Ceza Hâkiminin ‘Savcılıktan talep gelmedikçe ilkesel olarak tahliye kararı vermiyoruz. Diğer kararlarla ilgili de örneğin erişim engelleme kararlarını kalem inceliyor. Otomatik olarak uzatma kararı veriyorlar’ dediğine dikkat çekerek ‘Yurtdışından kendi isteğiyle gelen bir kişi kaçma şüphesi ile tutuklanıyorsa bu bir cezalandırmadır. Dedi.”
Bağımsız olması gereken yargı açısından bu haberin neresini düzelteceğimi bilemedim.
-Belli koşulların varlığı dışında tutuksuz yargılanmak genel kuraldır.
-Her olayın kendine özgü koşulları vardır. Tutuklama ve salıverme (tahliye) o olaydaki kanıtların durumuna ve tutuklama koşullarının bulunup bulunmadığına göre olması gerekmektedir. Bu nedenle salıvermede, olayların tümü için ilke kararı alınması adil yargılama ile bağdaşamaz.
-Yargıçlar görevlerinde bağımsızdırlar. Cumhuriyet Savcısının isteği ile değil, eldeki dosyada bulunan kanıtlara göre karar vermeleri, vicdanın ve adil yargılamanın gereğidir.
-Tutuklama hiçbir zaman infaza dönüşmemelidir. Bu konuda çok sayıda Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları mahkemesinin örnek kararları vardır.
-Evrakı inceleyip karar verme yetkisi kalemin değil Yargıcın dır. Yargıcın verdiği kararı yazmakta kalemdeki yazmanın (kâtip) işidir.
Yurttaşlar, güvenlikleri, hak ve özgürlükleri konusunda en son sığınacakları merci bağımsız yargıdır.
Herkeste, bağımsız yargının, en son liman olduğu bilinci oluşursa, demokraside büyük yol alınmış olacaktır.
Bağımsız yargının bir yerlerden emir alarak karar verdiği algısının yaratılması, yargıya vurulacak en büyük darbedir.
Emekli bir yargı mensubu olarak bunu yurttaşlardan duydukça içimin sızladığını, verecek yanıt bulamadığımın çaresizliğini yaşamaktayım.
Bu tür bir algının yaratılmasına neden olanlara diyorum ki;
Olmaz, olamaz, olmamalı.
Bu limanı, insan hak ve özgürlüklerini, adil ve tarafsız bir yargıyı, temiz bir çevre çağrısını, barış ve kardeşliği, taşıyan gemilere daima açık ve güvenli tutmak, önce yargı mensuplarının, sonra hepimizin başta gelen görevidir.
Günün birinde herkesin yargıya gereksinmesi olacağı unutulmamalıdır.
30.11.2016
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder