Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, mezhep ve etnik kökenlerini propaganda malzemesi olarak kullanmak amacıyla, “Ben Sünni’yim, Kılıçdaroğlu Alevi olduğunu, Selahattin Demirtaş’ Zaza olduğunu söylesin” diye seslenerek, her zaman yaptığı gibi yine mezhep ve etnik köken üzerinden yurttaşlar arasında ayırımcılık yapmakta sakınca görmedi…
Bir Aydın olarak Alevi – Sünni, Türk-Kürt ayırımı yapmayı ayıp sayarım…
Bu nedenle, bu yazıyı yazıp yazmamak konusunda tereddüt geçirdim. Sonuçta Erdoğan’ın, Alevi olmak Kılıçdaroğlu için, Zaza olmak Selahattin Demirtaş için bir eksiklikmiş gibi kamuoyuna sunmasının çok ayıp olduğunu, mutlaka bu konuda bir şeyler yazmam gerektiğine karar vererek, yazmaya başladım.
Peşinen tüm Sünni, Alevi, Türk, Kürt yurttaşlardan özür dileyerek ve tümünü ayrık tutarak, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu hakkındaki düşüncelerimi karşılaştırmalı olarak okuyucularla paylaşmak istiyorum.
Alevi Kılıçdaroğlu ile Sünni Erdoğan’ın, dünya görüşleri birbirine zıt iki kutup gibidir.
Alevi Kılıçdaroğlu;
-Atatürk devrimlerinin ve laik Cumhuriyetin ödünsüz savunucusu olmaktan onur duyuyor…
- Egemenliğin kayıtsız ve koşulsuz ulusa ait olduğunu savunuyor...
-Aydınlanmacı, bilim öğretisini din öğretisine, us’u (akıl’ı) hurafeye tercih ediyor...
-Temel felsefesinde, ön plana İnsanı koyuyor…
-Kadın-Erkek eşitliğine inanıyor…
-Kadınları erkeklerle eşit gördüğü için Harem-Selamlığı kabul etmiyor…
-Alevilerin, eline, beline, diline felsefeleri gereği, kadına kötü gözle bakmamaya, harama el uzatmamaya ve başkası hakkında kötü konuşmamaya özen gösteriyor...
- Ulus olmayı ümmetçiliğe, demokratikleşmeyi ve laikliği hilafete, yurttaş olmayı tebaaya, tercih ediyor…
-Dünyanın aydın yüzleri olan, Ahmet Yesevi’lerin, Pir Sultan’ların, Hacı Bektaşi Veli’lerin dergâhlarında ancak diz çöküyor...
Sünni Erdoğan;
-Atatürk devrimlerine ve laik Cumhuriyete rahmet okumak için elinden geleni yapıyor...
-TBMM’de ant içmesine karşın, fırsat buldukça egemenliğin millete değil, Allah’a ait olduğunu söylüyor…
-Özde değil, sözde aydınlanmacı, dini, bilim öğretisine, hurafeyi Us’a tercih ediyor…
-Temel felsefisi olarak dini kabul ediyor…
-Kadın-Erkek eşitliğine inanmadığını söylüyor…
-Temsil ettiği camiada Harem-selamlık uygulamasını yadırgamıyor…
-Harama karşı olduğunu söylemekle birlikte, devlet olanakları istediği gibi kullanmakta ve aylardır yolsuzluk savlarıyla suçlanmakta, kendisi gibi düşünmeyen herkesi karalamakta, başı açık kadın erkekleri tahrik eder safsatasına pirim vermekte sakınca görmüyor...
-Tüm söylemlerinde Osmanlı Ümmetçiliğine özenip ve millet isterse laikliğin elden gidebileceğini söylüyor…
- Şeyh’lerin, Şıh’ların, Hikmetyar’ların önünde diz çökmeyi uygun görüyor...
Okuyucular, ikisi arasındaki bu farkları kabul edip etmemekte özgürdürler. Ben Sünni Erdoğan ile Alevi Kılıçdaroğlu hakkındaki düşüncelerimi dile getirdim.
Türk-Kürt-Laz-Çerkez bu vatanı birlikte kurtardık, yıllardır birlikte yaşıyoruz. Bozulan birlikteliğimizin tekrar eski haline gelmesi için herkesi hatasından dönerek, ortak yaşama düzenine katkı sağlamasını dileyerek, ayrıca Türk-Kürt ayırımına da karşı olduğumu belirtmek isterim.
Düşüncelerim yanlış olabilir. Ama bana aittir.
05.08.2014
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet savcısı
Yorum Gönder