Sayın Kılıçdaroğlu'na Açık Çağrı - Güner Yiğitbaşı

Sayın Kılıçdaroğlu'na Açık Çağrı - Güner Yiğitbaşı
Sayın KILIÇDAROĞLU; başarılı bir bürokratlıktan sonra, CHP eski Genel Başkanı Sayın BAYKAL'ın destek ve tercihleriyle CHP'ye adım atarak, milletvekilliği ve daha sonra da CHP'nin Meclis Grup Başkan Vekilliği derken, kendinizi CHP'nin Genel Başkanlığına kadar taşıma başarısını gösterdiniz.

Özellikle Grup Başkan Vekilliği döneminizde, muhalefeti sarsan ve ses getiren yolsuzluk dosyalarıyla ünlendiniz.

Sayın BAYKAL'ın, kendisine yönelik malum  kaset olayının patlak vermesinin hemen ardından, CHP genel başkanlığından istifa etmesi üzerine, CHP içindeki ve seçmen kitlesi nezdindeki tüm gözler sizin üzerinize çevrildi.Boşalan CHP genel başkanlığı koltuğuna talip olmanız için gözünüzün içine bakılıyordu.

Sonunda elinizi taşın altına sokarak ve sorumluluk alarak, tek başına hiç iktidar yüzü göremediği için,  kendisini parti içi çekişmelere ve iktidar kavgasına  adamış, sık sık kurultaylar toplayan, bu nedenle seçmence pek sevilmeyen, idare edilmesi zor, seçmen kitlesi iktidara susamış olduğu için, kendisinden çok şeyler umulan ve beklenen CHP'nin genel başkanlığı koltuğuna oturdunuz.

Sayın KILIÇDAROĞLU, CHP genel başkanlığına seçildiğiniz o kurultay salonundaki ve salon dışındaki sosyal demokraların ve CHP tabanının büyük coçkusunu ve sevincini bugünkü gibi hatırlıyoruz.

Biz ve tüm CHP'liler, sizden çok şey bekledik, küçük olsun benim olsun diyerek, partiyi ve parti tabanını küçülten ve partiyi müzmin bir anamuhalefet partisi haline sokan Sayın BAYKAL 'dan sonra, beklentilerin büyük olması ve partinin iktidar susuzluğunu gidermeye aday olarak partinin başına gelmeniz nedeniyle, göreviniz zor ve sorumluluğunuz çok fazlaydı.

Bürokrasiden gelen, deneyimli, birikimi olan,namuslu,dürüst, politikanın iki yüzlü ortamında yetişmemiş ve bozulmamış, halkın içinden gelen ve onların gerçek sorunlarını bizzat yaşayarak gören ve bilen saf ve temiz bir politikacı olarak, sizden ve ekibinizden,ülkenin sorunlarının çözümüne yönelik somut öneri ve projeler bekledik, ancak itiraf etmeliyiz ki, bunları göremedik,siz de BAYKAL gibi, AKP ve liderinin tuzağına düştünüz, gündemi sürekli olarak Tayyip Bey belirledi ve sizler kendinizi, onun belirlediği gündeme sürekli laf yetiştirdiniz, akşam sabah sadece Tayyip Bey ile uğraştınız, eleştiriden başka bir şey üretmediniz.

AKP ve lideri, ülkeyi o kadar kötü idare ediyordu ki, dış politika iflas etmiş, komşu ülkelerin tamamıyla kavgalı hale gelmiş ve bu ülkelerle diplomatik ilişkimiz kalmamıştır.

Gezi olayları patlak vermiş, AKP iktidarına yönelik büyük bir barışcıl ve demokratik protesto ve direniş hareketi yaşanmış, 17 ve 25 Aralık süreci yaşanmış, AKP iktidarına ve onun liderine yönelik yolsuzluk ve rüşvet iddiaları tüm ülkede yankılanmıştır.

Bu yaşananlar, iyi yönetildiği, değerlendirildiği ve seçmene anlatıldığı taktirde, AKP iktidarını seçmen nezdinde gözden düşürebilir, sizin lideri bulunduğunuz CHP'ye büyük itibar ve oy kazandırılabilir ve Tayyip Bey'in Cumhurbaşkanı seçilmesi, pekala önlenebilirdi.

Ama, siz ve partiniz, sizin ve partinizin yıldızlaşmasını, parlamasını, klasik seçmen kitlenizin muhafazasının yanı sıra, özellikle genç kitleden yeni seçmenler kazanmanızın önünü açacak olan yukarıda belirttiğimiz AKP açısından olumsuz olan yaşanan olayları iyi yönetemediniz, gezi olaylarında barışcıl demokratik direniş haklarını kullanan geçlere sahip çıkmadınız, Tayyip Bey'in, bilerek ya da bilmeyerek, gezi direnişinin anlamını yanlış yorumlayarak, bu hareketi demokratik bir direniş değil, birkaç çapulcunun başlattığı, yasa dışı bir çapulcu eylemi olarak nitelendirmesine sessiz kalarak, demokratik ve barışcıl direniş ve protesto eyleminde bulunan genç kitleye sahip çıkamadınız, onları saflarınıza katamadınız, Tayyip Bey'in, baskın çıkan tepkilerinden ve şerrinden adeta korktunuz.

17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddia ve soruşturmalarının patlak vermesi üzerine, bu iddiaların muhatabı Tayyip Bey, bu soruşturmaları itibarsızlaştırmak ve soruşturmayı yürüten kolluk ve savcıları etkisizkılmak için, bir çok yönetmelik ve yasalarda seri değişikliklere tevessül etmiş, soruşturmaları yürüten polis şefleri ve polisleri sürgüne göndermiştir. Tayyip Bey, polisleri cemaatçi ilan etmiş ve bu soruşturmaların cemaatçilerin kendisine yönelik bir darbe girişimi olduğunu iddia etmiştir. Bu nedenle, 17 ve 25 şubat yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarına sahip çıkmak zorlaşmış, ana muhalefet partisi olarak bu soruşturmalara ve bu soruşturmayı yapanlara sahip çıkmak, cemaatçi olmak ve yaklaşan 30 Mart yerel seçimlerinde cemaatçilerin oylarına talip olmakla eş tutulmuş olmasına  rağmen, bu soruşturma süreci iyi idare edilememiş, soruşturmalara ve sıruşturmacılara sahip çıkılırken, iddiya göre bu soruşturmaların arkasında olan cemaatçilere karşı sessiz kalınmış, cemaatçiler açıkça hedef alınarak suçlanmamış ve bu tutum sebebiyle, cemaat ile gizli bir seçim koalisyonuna gidildiği izlenimi ve algısı yaratılarak, Tayyip Bey'in ağzına sakız verilmiş, partiniz, seçim meydanlarından Tayyip Bey'in eleştiri salvolarına maruz bırakılmıştır.

Ayyuka çıkan tüm rüşvet ve yolsuzluk iddialarına ve ortalığa saçılan yolsuzluk kasetlerine rağmen, Tayyip Bey ve partisi 30 Mart yerel seçimlerinde de %43  oranında rey alarak seçimden galip çıkmasını bilmiştir.

Tayyip Bey'in 30 Mart yerel seçim zaferi,CHP olarak, bu ülkede, tek başına, AKP ve Tayyip Bey'in hata ve  olumsuzlukları, yolsuzluk ve rüşvet iddiaları üzerinden seçim kazanmanın asla mümkün olamayacağını, Türk seçmeninin, çalsa da, çırpsa da, iyi, ya da kötü, çalışan ve üreten kişi ve partilere oy vermeyi tercih ettiğini açıkça göstermiştir.

Bu itibarla, iktidarı eleştirmenin yanısıra, iktidara gelindiğinde yapılacakların proje bazında somut ve inandırıcı olarak ortaya konulması,sürekli yeni projeler üretilmesinin gerekliliği anlaşılmıştır.Doğru olan da budur zaten.

Sayın KILIÇDAROĞLU, tüm olumsuzluklara rağmen, Tayyip Bey ve partisinin 30 Mart yerel seçim zaferi, haklı olarak sizin gözünüzü korkutmuş ve sizi ümitsizliğe ve kötümserliğe sevketmiş olmalı ki, Tayyip Bey'in, ülkeyi karanlık bir tünele sokan, demokrasiyi yok eden, başkanlık sistemine geçiş niyetinin ülkeyi daha da karanlığa mahkum edeceğinin endişesi ve bu seçmen profili ile Tayyip Bey'in Çankayaya çıkışının önünün kesilmesinin zorluğunu gözeterek, siyasi bir risk üstlendiniz ve cumhurbaşkanı seçiminde çatı aday formülüne razı olmak zorunda kaldınız.

Sizi anlıyoruz, iyi niyetinizden en ufak bir kuşkumuz yoktur, tek arzunuzun, ülke için tehlikeli gördüğünüz Tayyip Bey'in Cumhurbaşkanı seçilmesini engellemek olduğuna inanıyoruz.

Biz de itiraf etmeliyiz ki; kendisine, partisine ve seçmen tabanına olan güvensizliğin peşinen itirafı olarak değerlendirilebilirse de, çatı aday formülünün, zorunlu olduğuna ilişkin inancınızda ve bu yolu tercihinizde, pek de haksız sayılmazsınız.

Ancak, bu formül ilk önce partiniz kadrolarında ve partinizin seçmen kitlesinin bir kesiminde karşılık bulmadı, partiniz içindeki muhalif kanadın boykot çağrıları, Tayyip Bey'in Başbakan sıfatıyla katıldığı seçimlerde kullandığı sınırsız devlet imkanları,havuz medyasının desteği, sizin de çok iyi performans sergileyememiş olmanız, ve müttefikiniz MHP'nin oy tabanın da verdiği fireler ve boykotçularla tatilcilerden kaynaklı katılım oranının düşüklüğü nedenleriyle, Tayyip Bey ipi göğüsleyerek Cumhurbaşkanı seçildi.

Sayın KILIÇDAROĞLU, Cumhurbaşkanlığı seçiminde siz ve başında bulunduğunuz CHP, hiçbir mazeret kabul etmeyecek şekilde mağlup olmuştur ve bu mağlubiyetin sorumlusu da, CHP Genel Başkanı olarak sizsiniz. Önceki seçim mağlubiyetlerini de bu son mağlubiyetin üzerine eklediğimizde, lideri olduğunuz CHP'nin, sizin yönetiminizde ve sizin oluşturduğunuz kadrolarla başarısısz olduğu ve ileriye dönük olarak da, seçim kazanma ve iktidar olma umudunu bizlere veremediği anlaşılmıştır.

Sayın KILIÇDAROĞLU, yapılan her seçimden sonra, Türkiye haritası üzerinden gösterilen oy dağılımı grafiğine baktığımızda, bir CHP'li olarak içimiz burkulmakta ve bu koşullarda CHP'nin asla seçim kazanamayacağı ve iktidar olamayacağı gerçeği yüzümüze vurulmaktadır. Siz bu grafiği görüp, partinizin sahil kesimlerine sıkışıp kaldığını ve ülke çapında bir kitle partisi olamadığını görmüyor musunuz, görüyorsanız, bu grafiğin oluşmasının nedenlerini araştırarak, bu grafiği partimiz lehine  nasıl değiştirebiliriz, partimizi ülke genelinden oy alan bir kitle partisi haline nasıl getirebiriz sorularına cevap olacak çareleri niçin üretemiyorsunuz?

APO'nun perde arkasında bulunduğu, DEMİRTAŞIN yasal lideri olduğu HDP dahi, son Cumhurbaşkanlığı seçiminde sergilediği tavır, strateji ve söylemleri sayesinde, yerel Kürt partisi olma kabuğunu kırmış ve ülkenin diğer kesimlerindeki, hem de Kürt olmayan seçmenlerin, belki de bir kısım CHP'lilerin oylarını alma başarısını göstererek, ülke genelinden oy alan bir kitle partisi olma yolunda ilerlemeyi başarabilmiştir.

Tayyip Bey; hırslı, kendisini sadece seçim kazanmaya odaklamış ve seçim kazanmak için inandığı dinin ilkelerini dahi çiğneyecek kadar ve etik dışı, bölücü, ayrıştırıcı,kışkırtıcı her türlü yolu mübah gören bir kişiliğe sahip olmasına rağmen, bunları ve dürüst bir politika yaparak zorlanacağınızı bilerek ve isteyerek, ATATÜRK'ün kurduğu ve altı okunda yer alan ilkelere sahip CHP'nin genel başkanlığına talip olduğunuza ve bu makama getirildiğinize göre, politikanın, zorlukları aşmak sanatı olduğunu bilmesi gereken  bir politikacı olarak, bu zorlukları ve engelleri aşmak, sizin asli göreviniz olup, siz bu zorlukları aşamak için yeterli politika ve projeler üretemeyerek, büyük umutlarla geldiğiniz CHP Genel Başkanlığı görevinde, maalesef başarılı olamadınız.

Sayın KILIÇDAROĞLU, size çok güvendik, sizin adınıza, ismimiz gibi emin olduğumuz bir gerçek vardır. Göreve başladığınızdan bu yana yaptığınız konuşmalarınızdan, politik duruşunuzdan ve tavırlarınızdan, bu KILIÇDAROĞLU, şayet günün birinde başarısız olursa, bir dakika dahi, o koltukta oturmaz ve istifa eder ve  hiç değilse, alışık olmadığımız bu medeni ve demokrat tavrını, Türk politika hayatına bir ilk ve teamül olarak armağan eder  diye düşünüyorum.

Sayın KILIÇDAROĞLU; başarısısz olduğunuza göre, lütfen beni mahcup etmeyiniz.

13/Ağustos/2014Güner YİĞİTBAŞI 
 İzmir Barosu Üyesi Avukat

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget