Tarihin her çağında büyük ve yararlı işler başaranlar, halkın sevgilisi ve kahramanı olarak anılırlar…
Zaman içinde yaptıklarıyla çelişkiye düşenlerin yaptıkları yararlı işler ve kahramanlıkları unutulur ve gözden düşerler…
Bu genellemeden, günümüzdeki CHP içinde yapılanlara, göze girenlerin nasıl gözden düşmek için yanlışın içine girdiklerine gelmek istiyorum…
Cumhuriyet Halk Partisini kuran büyük önderimiz ve kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bu nedenler CHP, Atatürk’ün partisi diye anılır…
Atatürk, Osmanlı Ordusunda görev aldığı günden, Laik Türkiye Cumhuriyetini kurduğu güne kadar halkı için daima iyi şeyler yapmaya çalışmıştır…
Cumhuriyeti taçlandırdığı devrimlerle de hem halkının gönlünde yer etmiş, hem de 20 ve 21. Yüzyılın lideri olarak kalmayı başarmıştır. Bu sevgi ve beğeni kuşaklar boyu devam edecektir…
Atatürk’ün 90 yıllık sosyal demokrat partisi, işçinin, memuru, emeklinin, köylünün, esnafın, dar gelirlinin partisi olarak emek ağırlıklı politikalarıyla kitle partisi olması ve iktidar için uğraş vermesi gerekirken, herkes birbirine çelme takmakta, parti içi kavga ve gürültü eksik olmamaktadır…
Ben 75 yaşındayım, babadan CHP’liyim, emekli olduktan sonra üyesi olduğum CHP’de bir süre İl yöneticiliği de yaptım. Bu didişmelerin, adam harcamaların canlı tanığı oldum…
CHP içinde, kişilerle uğraşmayan tek amaçları, Atatürk ilke ve devrimlerini korumak ve çağa uydurmak için çaba sarf edenler ve herkesle barışık, CHP’yi bir aile yuvası olarak görenler, daima saygı görüp her kesimin gönlünde yer etmektedirler…
Ne yazık ki böyle davrananların bazıları, kısa sürede kavga ve eleştiri ortamına ayak uydurarak, bu saygınlığını yitirmektedirler…
Bu gün CHP içinde kazan kaldıran ulusalcı arkadaşlarımızın tümü, Milletvekili seçilmeden önce söylem ve eylemleri ile tüm aydınların gönlünde yer etmiş ve bu saygınlığı kazanmışlardı…
Sayın Emine Ülker Tarhan’ın YARSAV Başkanlığındaki duruşu, Sayın Süheyl Batum’un Televizyon tartışma programlarında ödünsüzlüğü, Sayın Birgül Ayman Güler’in Cumhuriyet mitinglerindeki yiğitliği, Sayın Muharrem İnce ve İsa Gök’ün TBMM de iktidara karşı muhalefet performansları unutulabilir mi?
Bu nitelikleriyle herkesin sevgi ve saygısını kazanmışken, Cumhurbaşkanlığı seçimindeki başarısızlığı bahane edip, parti içinde bayrağı kaldıran ve kazan kaynatan bu günkü durumları yürekler acısıdır…
Konuyu geniş olarak 13.08.2014 tarih ve “İşin kolayını seçenler” başlıklı yazımda belirtiğim için bu gün başka bir konuyu dile getireceğim…
Ulusalcılık hiçbir CHP’linin tekelinde değildir. CHP’li olan her üye öncelikle ulusalcıdır. Günün koşullarına göre duygularıyla değil, usu (aklı) ile hareket ederek bir olumsuzluğu önlemeye çalışanları, CHP’nin programından ayrıldı diye ulusalcılığın arkasına sığınıp yerden yere vurmak ve “kavgalı parti” algısını yaratmak ne derece ulusalcılıkla bağdaşır? Bilemem...
El âlem, “CHP’liler yine birbirine düştü” diye avuçlarını ovuşturarak bu durumuza gülüyor ve seviniyor…
Yaptığınızı beğendiniz mi?..
Kamuoyu ve basının önünde partisini tartışır hale getirmek, hangi siyasi anlayışla bağdaşabilir?..
Üzülerek belirtmeliyim ki bu şekilde hareket etmekle bir şey kazanmak yerine, hepten kaybettiniz…
Yazık oldu, çok güzel şeyler yapabilirdiniz ama fırsatı değerlendiremediniz…
Şimdi yapılacak tek şey vardır. Geri adım atmadan Kurultayı toplamak, için imza kampanyasını başlatarak, CHP tabanının size nasıl baktığın görmektir…
Haydi bakalım…
14.08.2014
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder