Cumhurbaşkanının, Devletin başı olarak, en belirgin niteliği tarafsızlığıdır.
Cumhurbaşkanının olmazsa olmazı, tarafsızlığıdır.
12.Cumhurbaşkanlığına seçilen Tayyip Bey; Başbakanlığı döneminde, özellikle bu sıfatla katıldığı yerel yönetimler, genel milletvekilliği ve en son 10Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde düzenlediği kapalı yer ve açık hava toplantı ve mitinglerinde yaptığı konuşmalarında, halkımızı mezheplerine ve etnik kimliklerine göre bölen, ayrıştıran ve toplumu geren beyanları alenen dile getirmekte mahir olduğunu göstermiş ise de, artık, 12.Cumhurbaşkanı seçildiğine ve 28.Ağustos günü yapacağı yeminle 12.Cumhurbaşkanı olarak görevine başlayacağına göre, şimdiden, toplumu etnik kökenlerine, din ve mezheplerine göre bölmeme, ayrıştırmama, toplumu gererek kamplara ayırmama ve milletimizin her kesimine karşı tarafsız olma gayreti içine girmeli ve sergileyeceği duruşu, beyan ve söylemleri ve eylemleriyle,bunu açıkça göstermeli ve bu konuda, Türk Milletini umutlandırmalı ve güven vermelidir..
Seçimi kazandığının belli olmasından sonra, seçim gecesi AKP Genel Merkezinin balkonundan yaptığı 5.balkon konuşmasında da, yeni Türkyeyi kuracağını, 77 milyonu kucaklayacağını, sadece kendisine oy verenlerin değil, 77 milyonun ve tüm kesimlerin Cumhurbaşkanı olacağını, başka bir ifadeyle, herkese aynı mesafede ve tarafsız olacağını vaad etmiştir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, Anayasamıza göre, Cumhurbaşkanının en belirgin vasfı, tarafsız olması ve her kişisi ve kesimiyle tüm milletimizi kucaklamasıdır.
Anayasamızın 104. maddesine göre; Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.
Anayasamızın 103. maddesinde yer alan Cumhurbaşkanınının göreve başlarken mecliste yapacağı yeminin içeriğinde de, Cumhurbaşkanının tarafsız olması gerekeceğine ilişkin olarak: ”.....üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim." ibareleri açıkça yer almaktadır.
Hal böyle olduğu halde; 12.Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Bey'e, Başbakanlığı döneminde Danıştaydaki bir törende Barolar Birliği Başkanı Metin FEYZİOĞLU ile yaşadıkları tatsız olay hatırlatılarak, 2014-2015 Adli Yılının açılışı münasebetiyle Yargıtayda yapılacak olan törene Cımhurbaşkanı olarak katılıp katılmayacağı sorulduğunda, Tayyip Bey'in verdiği cevap; Cumhurbaşkanının tarafsızlığıyla, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetme göreviyle uyuşmayan, eski AKP Genel Başkanı ve partili Başbakan ağzıyla ve üslubuyla konuşmaya devam ettiğini, Cumhurbaşkanlığının tarafsızlık niteliğini üzerinde taşımadığını ve asla da taşıyamayacağını, aslında tarafsız davranma gibi bir niyetinin olmadığını ortaya koymuştur.
Zira,Tayyip Bey; Barolar Birliği Başkanı ve Yargıtayda yapılacak olan törene kendisinin katılımı ile ilgili soruya, mealen; “Barolar Birliği başkanı gelir ve ona da bir konuşma yaptırırlarsa, ben o törene gitmem” diyebilmiştir.
Tayyip Bey; bu beyanıyla, geride kalan Başbakanlığı döneminde Barolar Birliği Başkanı ile Danıştay töreninde yaşadığı tatsız olayı, Cumhurbaşkanı seçilmesine ve yaptığı balkon konuşmasında, yeni bir dönemin açılacağı ve herkesin Cumhurbaşkanı olacağı ve herkesi kucaklayacağı yolundaki vaadine rağmen unutmadığını ve Barolar Birliği Başkanına hala kin beslediğini ortaya koymuş ve törene ev sahipliği yapacak olan Yargıtay Başkanına da; “Barolar Birliği Başkanını törene davet etmeyin, davet etseniz dahi, gelenekleri bir yana bırakın ve kanunda yer almayan, Barolar Birliği Başkanının bu tür törenlerde konuşma yapma hakkını yok sayın ve yargının üç asli kurucu unsurunu oluşturan savunma makamının temsilcileri olan avukatların en üst meslek kuruluşunun Başkanını bir çırpıda silip atın” gizli talimatını vermiş bulunmaktadır.
Bu mudur, Tayyip Bey'in tarafsızlık ve 77 milyonun Cumhurbaşkaı olma ve 77 milyonun tümünü kucaklama anlayışı?
Bu mudur, Tayyip Bey'in, Anayasanın 104. maddesinin, Cumhurbaşkanı olarak kendisine yüklediği, “Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.” görevinden anladıkları?
Tayyip Bey; daha Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmadan, ileriye dönük olarak yapacaklarının sinyallerini verdiği beyan ve konuşmalarıyla; her biri yargı içinde ayrı bir Devlet kurumu olan Yargıtay ile Türkiye Barolar Birliğinin ve onların başkanlarının arasına nifak sokma, bu iki kurumu karşı karşıya getirerek ayrıştırma ve aralarındaki düzen ve uyumu bozma gayreti içinde olduğunu, çok tehlikeli bir işe soyunduğunu, ülkenin sorun yaratan değil, sorunları çözen bir Cumhurbaşkanı arzuladığını, derhal görmelidir.
Tayyip Bey'e son bir önemli hatırlatma; ileride, yargı ile başı belaya girecek ve yargı önünde hesap verme durumu ile karşılaşacak olursa, kendisinin de ilk yapacağı şeyin; “nerede benim avukatım, avukatımı çağırın” diyerek, kendisini yargı önünde savunması için baroya kayıtlı bir avukata vekaletname vermek olacağını, hiç aklından çıkarmamalıdır.
15/Ağustos/2014
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Yorum Gönder