AKP’nin
“Anayasa Vatandaş Toplantıları’nın sonuncusu 28 Nisan 2012 Cumartesi günü
İstanbul’da yapılmıştı. O toplantıdaydım.
Bunu
önceki yazılarımda daha detaylı yazmıştım. Organizasyonu fevkalade güzeldi.
Yiyecek içeceğin sebil olduğu toplantı sonunda, katılan halka zarflar içinde
yol parası dağıtılmıştı.
Klasik AKP becerisi diyelim.
İşte o toplantıda verilen test kâğıtlarının
dışında mevcut ekranlara yazılan ve sorulan sorular tam bir cinlikti. Bir kaç
dakika gibi kısa zamanda yanıtlamamız isteniyordu.
Yeni
seçilecek cumhurbaşkanı başbakanlığı da birlikte götürsün mü?
Cumhurbaşkanlığı
yerine başkanlık olsun mu? VB.
Mevcut
sistemle ülkenin hedeflerinin uyuşmadığı yalanları ile “Kaybedecek
bir dakikamız bile yok” mesajı verilmişti.
AKP
o çalışmalarında aynen bu günleri bir şekilde anlatıyor, Millet resmen uyutuluyordu.
CHP
Konya Milletvekili Attila Kart sürecin kısa tutulduğunu aceleye geldiğini buna
benzer bir şeyler söylemişti konuşmasında.
Aslında,
bu çalışma tamamen halkı aldatmaca ve tuzaktı.
“ABD ve AB emperyalistleri ve de AKP
iktidarının tek amacının 1982 Anayasasını bahane ederek, BOP projesinin gereği
olarak bölünme anayasasını Türk Milletine dayatmasıydı. TBMM’de,
Cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle, devrim kanunlarının, hazırlanmakta olan
anayasayla ortadan kaldırılmak istendiği gün gibi aşikârdı.
Bulunduğum masada oturan kişilere bunu
anlatmaya çalışmıştım.
Nitekim
bizim masadan onay çıkmamıştı.
Toplantı
bitiminde Atilla Kart ile ayaküstü çok kısa konuşmam oldu ve kendisine CHP’nin
burada işinin ne olduğunu biraz sert bir şekilde sormuştum. Bana doğru dürüst
yanıt verememiş ve dışarıda bekliyorlar diye yanımdan adeta kaçmıştı.
CHP bu toplantılara katılmamalıydı ve
amacını halk kitlelerine mükemmel bir şekilde duyurmalı kamuoyu oluşturmalıydı.
Emperyalizme
karşı İstiklal Savaşı veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulmuş
laik cumhuriyet düzeninin yok edilmesine, ülkemizin barış, açılım adı altında
parçalanmasına asla izin vermeyeceğiz demeliydi.
“Devletin,
ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü, Üniter ve Ulusal Devlet yapısı,
Devletin Dili Türkçe ve Türk Milleti kavramları değiştirilmez” demeliydi.
“Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye
halkına Türk milleti” denir
diyecekti. Yani Anayasanın ilk dört maddesini tartışmaya açılmasına bile izin
vermeyecek, kazan kaldıracaktı.
Cumhuriyeti
kuran ve demokrasiyi getiren CHP’nin tarihinden gelen işlevini Ulusal bütünlüğümüzü
etnik ayrımcılık amacına dönük düzenlemelere, ideolojilere karşı durmak yerine “Türk Milleti demesek olmaz mı?” Diye
çatlak sesler çıktı parti içinden.
Rıza Türmen gibi kariyerinde
en yüksek bir yerde olan hukuk adamının dediği de yenilir yutulur gibi değildi.
“Türk adını kullanmayalım vatandaş veya
sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı desek ne olur?
Bu
sözler cumhuriyeti kurmuş partiyi temsil eden vekillere ve sessiz kalan genel
başkana yakıştı mı?
TC tabelaları kaldırıldı, bayrağımız
indirildi.
Doğu
ve Güneydoğu’da Sokak isimleri değiştirildi, cumhuriyet düşmanlarının
heykelleri bizzat CHP adı altında ithal vekillerin önerileri ile dikildi.
PKK
mitinglerinde APO denen bebek katilinin posterleri flamaları varken bir tek
Türk bayrağının olmamasına CHP den tık çıkmadı.
Üstüne
üstlük Tunceli’nin adının Dersim olması için meclise önerge verildi. Böylelikle
Atatürk cumhuriyeti bizzat CHP tarafından ret edilmeye başlamış oldu.
Sn.Kılıçdaroğlu
Dersim olayları için benden özür dilenmeli demedi mi?
Başbakanı
ben Türk’üm, Türk Milleti demediği için hep kınadık CHP nin Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu’ndan
bu
sözleri işittik mi? Atatürk ten kaç kez sitayişle konuştu?
Mustafa
Kemalin askerleriyiz sözlerini önce örgüte yasakladı sonra baktı ki olmadı,
birkaç kez Mustafa Kemalin askerleriyiz sözünü gönülsüz kullandı hepsi bu
kadar.
Kılıçdaroğlu
Diyarbakır’da ki konuşmasında Barış süreci denilen bölünmeye destek
verirken «Bizi hala 1930’ların CHP’si gibi görmeyin. Dünya değişiyor, biz de
değişiyoruz. Yeni şeyler söylüyoruz. demokrasi ve özgürlüğü savunuyoruz…» Demişti
Böyle
masum gibi görünen sözler ardında ne gizliydi ve hangi özgürlük ve demokrasiden
bahsetmişti acaba?
1930 lu yıllar Atatürk ilkelerinin
olgunlaştığı yıllardır. Birçok devrim 1930 lu yıllarda yapılmıştı.
Demek ki ona göre Atatürk demokrasi ve özgürlüğü
getirmemişti. Dünya ülkelerinin gıpta ile baktığı mozaik kültürümüzü kabullenme
yerine Tunceli’ye Dersim, Diyarbakır’a AMET demesi aslında duygularını dışa
vurması değil miydi?
Aynı sözleri PKK söylemiyor mu? İnanın bu satırları
üzüntü içinde yazıyorum. Çünkü ona çok güvenmiştim. Gericilerin, başbakanın
Allah’ın günü Atatürk ve İsmet İnönü’ye sövüp sayarlarken hakaret ederlerken,
onlara gereken cevabı vermek yerine neden susmayı tercih etmiş veya birkaç
sözle geçiştirmişti?
Sevgili delege arkadaşlarım;
Yeni CHP, Yeni Türkiye
derken CHP ‘in temel taşları teker teker sökülmeye başlamıştı.
Bunları kalbimiz yanarak
izleyip eleştiri yapmamız, CHP nin özüne dönmesini dile getirmemiz, suç mudur?
Sn.Kılçdaroğlu’nun tarihi sözlerinden bir kaçını
hatırlayalım:
Söz veriyorum türbanı da biz özgür
kılacağız.
'Cemaatlere saygılıyım, yeter ki
siyasallaşmasınlar'
Laiklik tehlikede değil! Yargının içinde
cemaat yok!
"Dört parti anlaştıktan
sonra başımın üstünde yeri var"
Ben Dersim olayını zaten
yaşamışım. Ben özür dilenmesi gereken kişiyim. Daha ne söyleyeyim ben? Dramı
yaşayan, kayıplar veren birisiyim. Benden gelip özür dilenirse memnun olurum
ben.
Milletvekillerinden
“Tekkeler zaviyeler
açılmalıdır” Bülent Kuşçuoğlu
Rıza Türmen, Atilla Kart “Türk Milleti
demesek olmaz mı?”
Ben Atatürk ilkelerinin bekçisi
miyim? (Sena Kaleli)
CHP, milliyetçi ve ulusalcı olmamalıdır. Ben
4+4+4 dü destekliyorum.(Binnaz Toprak)
Tüm ulusalcıları, milliyetçileri
partiden temizleyeceğiz.(Genel Başkan yardımcısı Erdoğan Toprak)
Perihan Sarı
parti okulu seminerlerinde yaptığı ankette “Atatürk devrimleri ile ve Atatürkçülük (ve sosyal
demokrasi) ile ilgilenip ilgilenmediklerini soruyor.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin
Tanrıkulu, Kamer Genç ve Hüseyin Aygün TBMM Başkanlığına Tunceli İlinin Dersim
olarak değişmesi için kanun teklifi veriyorlar.
Ve öğünerek,
Değiştirilmiş yer adlarının iadesine!
Tunceli’de ilin adı ile başlayarak değiştirilen kaza, nahiye, belde, köy,
mezra, dağ, tepe vb. tüm adların otantik eski hallerini iade ederek toplumsal
barışın tesisi sağlanacaktır. dediler.
Bu istekler biliyoruz ki
aynı zamanda PKK ve BDP in istekleridir.
Daha
yüzlercesini sayabiliriz.
Cumhuriyetin ve Türk
Milletinin sigortası olan YCHP’in gittikçe AKP leştiğini üzülerek izledik.
Cumhurbaşkanlığı adaylığında
Çatı Aday Ekmeleddin Bey tümüyle yanlış seçilmiş bir kişiydi. Şimdi % 38 bilmem
kaç aldık başarılıyız demek, acı olduğu kadar komiktir ve kendimizi
kandırmaktır. Çatı adayı 14 parti destek verdi denildi. MHP yi saymayın zaten o
da Türklükten vaz geçerek iyice dinciliği öne çıkaran, Erdoğan sıkıştığı zaman stepnesi olan bir
parti değil midir? Adları olan 14 partinin kaç üyesi vardır?
Görüldü ki Atatürk ve
devrimlerine sahip çıkan kitle boykota gidince 14 partinin toplam oyları AKP yi
yenmeye yetmemiştir. Aynı zamanda başarı dedikleri % 38 sadece YCHP nin oyları
değildir.
Evet, Yeni CHP değişiyordu ama nasıl? Elbette Kılıçdaroğlunun kriterlerine göre .
Kurultay delegelerini pek
tanımıyorum. Çünkü parti emektarları delege yapılmamış bu günler hesap edilerek
özenle seçilmişlerdi.
Benim umudum kurultay delegelerimizin çoğunluğunu
oluşturan Alevi kökenli yurttaşlarımızdır. Aleviler için Atatürk, onun kurmuş
olduğu cumhuriyet şahsi menfaatlerinin çok ötesindedir. Onların hiçbir etki
altında kalmadan özgür iradeleri ile oylamaya katılacaklarını biliyorum.
Bu arada Sn.Kılıçdaroğlu ben
baskı yapmayacağım hiçbir delegeye diyor ama bunu söylemesine gerek yoktu. Çünkü onun yerine seçilen il başkanları, ilçe başkanları bu
görevi yapıyorlar zaten.
Ne diyeyim Türkiye ve Türk
Milleti için hayırlısı olur inşallah.
Yorum Gönder