ÇHD
'li avukatlar dün Soma faciasındaki sorumluların cezalandırılması için
savcılığa suç duyurusunda bulunmuşlardı.
Vay siz
misiniz suç duyurusunda bulunan hesabı bugün
Eğitim
-Sen’deki toplantıdan çıkan ÇHD li avukatlara ve öğretmenlere polis
sert müdahale ederek ters kelepçe ile gözaltına
aldı.
Bu
bir rezaletin ötesinde devlet terörüdür.
Avukat
ve öğretmenlere gaz sıkmaları yetmedi, yerlerde süründürdüler, üstlerine çıkıp
kelepçelediler. İçlerinde yaralananlar oldu bir kişinin kolunun kırıldığı
haberini Halk Tv den öğrendik.
Hani başbakan
SOMA ‘da kendisine yapılan protesto için bunlar 30 Martta derslerini alanlar,
bunlar teröristlerdir demişti ya kimin terör yarattığı işte ortadadır.
***
140 kişinin bulunduğu H panosundan 6 arkadaşıyla kurtulan
Mehmet Ali Dinçer’in anlattıkları tüyler ürpertici inanın.
Madende hayatını kaybeden elektrik teknisyeni Ergün Sidal, kabloların
yükü kaldıramadığını 17 gün önce tespit ederek yönetimi her gün uyarmış., “Burada
büyük felaket olacak, kimse bunun altından kalkamaz” demiş ama ne yazık
ki kimse dinlememiş.
Olaydan 10 gün önce temiz hava veren fanlar bozulmuş,
oksijensiz kalan 4 işçimiz hastaneye kaldırılmış.
Trafo
patlaması ile yangının başlamasında ilk müdahale de yanlış yapılmış.
Madene
ilk giren yetkili, “Bunlar için yapacak bir şey yok” demiş. Oysa Mehmet Ali Dinçer’in
İddiasına
göre arkadaşlarının çoğu o sırada sadece bayılmışlar ve yaşıyorlarmış.
S
-panosundaki 140 kişi yanlış yönlendirildiği için ölmüşler.
Mehmet
Ali Dinçer yine çok vahim bir iddiada bulunmuş.
”Facia günü, bana ve yangından sağ kurtulan diğer arkadaşlara para
teklif ettiler.”
Neden para teklif ettiler dersiniz?
İşte meselenin özü başbakanın dediği gibi ,“Bunun yapısında, fıtratında bunlar vardır” değil taammüden
insan kıyımıdır. Cinayettir.
Şimdi öğrendiğimize göre Soma’ya giren bütün
girişler tutulmuş ve içeri giriş protesto yasaklanmış.
İlk yardım Hastanesine hastanız olsa bile giriş
yasaklanmış.
İktidarın sakladığı bir şeylerin olduğu ortada! Bazı
delilleri yok etmek suçu örtmek gibi…
***
Sömürücüler! Burjuva takımı…
Merhamet duygusu yerine
benliklerini çıkar sarmış.
Allah yüzlerinden nur
ilahiyi almış!
Gözlerimizin içerisine
baka, baka yalan söylüyorlar.
Utanmaları da kalmamış!
Onlar, sanki insan kılığına
girmiş bir acayip yaratıklar.
Bir öğün yemek paralarına,
Garibim otuz gün yerin kaç
kat altında.
Kazma sallıyor, kara elmas
denilen ölüm çukurunda.
Bu mu ileri demokrasi? Bu
mudur adalet?
Eğer evet diyebiliyorsan,
yere batsın böyle demokrasi ve adalet
Sorumsuzluk, denetimsizlik,
açgözlü sermayecilik,
Taşeronlanlaştırma ve
özelleştirmecilik,
Bir yanda Karun kadar
zenginlik .
Diğer yanda sedyede bir
şehit, çorapları delik!
Çıkmış kürsüye fetha
veriyor,
Kişi başına on bin dolar
diyor.
Sanki garip gureba ile
alay ediyor.
***
Aslında bu
milletin yarısı halen uyuyor ve gerçekleri görmüyor.
Başbakan
konuşurken adeta kitap yazıyor dinden, imandan söz ederek bir kesimi
efsunluyor.
Uyan be halkım uyan. Ne
olursun uyan artık!
***
Türkiye ağlıyor
Soma’daki faciaya. Yüzlerce maden işçimiz ihmal yüzünden iki kuruş aylık için
canlarından oldular.
Yüzlerce eve
ateş düştü. Çocuklar babasız, kadınlar kocasız, ana ve babalar evlatsız
kaldılar.
Yaşanan acının tarifi yok.
Bu acıya sebep olanlar şimdi utanmadan kıvırtıyorlar.
İnanmayın!
AKP li Vekillere…
CHP altı ay önceden önerge vermiş yirmi gün önce
tekrarlamıştı.
Her zamanki gibi oylarınızla ret ettiniz.
Altı ay önce araştırma komisyonu kurup inceleme yapsaydınız
bu faciayı yaşamazdık.
Tüm yitirdiğimiz canların suçlusu sizlersiniz ey AKP li
vekiller!
Bu kıyıma,
olağan şeylerdir, literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında, fıtratında bunlar
vardır demek
için insan biraz utanır,biraz sıkılır yahu.
Bu bir kaza değil bal gibi de cinayettir. Bu
cinayetin mesulü de A-KE-PE dir.
Ya sen kimsin, kendini
ne sanıyorsun başbakan?
Halkın bir kesiminin
oyları , biraz da hile hurda ile o
makama gelen bir fanisin.
Soma’da acılı vatandaşların protestolarına tahammül edemedi ve yüzlerce
korumanın arasında aslan kesilerek ;
"Sen
bu ülkenin Başbakanı'na yuh çekersen tokatı yersin' diyerek
bir maden işçisine tokatı patlatıveriyor.
Bu yetmedi polislerin yaka paça yere yatırıp etkisiz
hale getirdiği işçiye Müşaviri Yusuf Yerkel denen adam basıyor tekmeleri.
Eh!
Vallahi YUH olsun… Hem de bin kere.
Kravatlı şehir magandası
mısın sen be adam?
Ya polislere ne demeli?
Kurbanlık koyun gibi tuttukları kişiyi
tekmelettirmekle suç işlemiyorlar mı?
***
İki akşamdır Kadıköy silah ve atılan gaz
bombalarının sesleri ile sarsılıyor.
Sanırsınız ki savaş var.
Sanırsınız ki düşman işgal etmiş memleketi.
O kadar yoğun gaz atılıyor ki Altıyol ile evim
arasında 5 durak mesafe varken gaz kokusu buralara kadar ulaştı. Pencereleri
kapatmak durumunda kaldım ve lanetler okudum.
Tepede bir düşman helikopteri projektörü açık Moda,
İskele, Altıyol arasında dolanıp duruyor.
İnanır mısınız peş peşe silahlar, bombalar patlıyor
ardından.
Bu ne yahu?
Tayyip halka resmen savaş açtı.
Halkı sindirmek, eve kapatmak istiyor.
Kendi korkularını yenmek adına!.
Esat, ülkesini korumak için yedi soysuz düvelle savaşıyor,
Tayyip ise makamını…
Tayyip’in halktan ödü patlıyor! Üç beş kişi bir
araya gelse gaz bombaları, silahlar sıktırıyor.
Daima beş bin koruma ile dolaşıyor. Şu işe bakın ya!
Kendi halkından korkan başbakan…
Ey Tayyip Erdoğan; halktan değil ama sık, sık
ağzından eksik etmediğin Allahtan kork sen.
O karanlık çukurda sizin yüzünüzden can veren
şehitlerin ruhlarından kork.
Karbonmonoksiten
ölen madenciler için 'tatlı bir ölümdür' diyen
o profesör bozuntusuna da iki çift sözüm var. Allah sana da öyle tatlı ölüm
nasip eylesin inşallah!
13 Mayıs 2014
tarihimize asla iş kazası olarak değil, işçi katliamı, toplu cinayet olarak
geçecektir. İstediğiniz kadar üzerini örtmeye kalkın.
Tünay Süer
Yorum Gönder