“Çözüm sürecinde önemli aşamaya gelinmiş, nevruz barış içinde kutlanmış, acı haberler artık gelmiyor.
Borsa
rekor kırıyor, MB rezervi rekor kırıyor, IMF’ye borç sıfırlanıyor. İhracatta
rekor var, enflasyon ve faiz en düşük seviyeye iniyor. Nükleer enerji için
imzalar atılıyor. Üçüncü havalimanı için ihale yapılıyor. Türkiye adeta şaha
kalkmış. Böyle bir dönemdeyiz. Hep birlikte 2023 hedeflerine yürüyoruz.”
Bunları ben değil, başbakan söylüyor.
***
Aman ne âlâ!
Aman ne güzel!
Ne güzel bir tablo çiziyor görüyor musunuz?
Sanki Türkiye refah içinde ve güllük gülistanlık!
Herkes mutlu, öylesine mutlu ki, mutluluktan ve bolluktan
canları sıkılmış, değişiklik olsun diye alanlarda toplanıp polisten cop, biber
gazı, plâstik, bazen de gerçek kurşunlar yiyerek ölüyorlar.
Yerlerde sürünmek coplanmak, gözaltına alınmak, kafalarının
yarılmaları, gözlerinin çıkması, sakat kalmak onlara zevk veriyor.
Haydi
canım!
Yalan
olur da ,böylesine kuyruklusu olmaz!
***
Ortada bir şey yokken Gezi olaylarının patlama nedeni, sadece
12 ağaçmış!
Vay canına!
Meğer kestirilme fermanı çıkınca ağaçlar dile gelmişler, can
derdine düşüp halktan yardım istemişler.
Dedik ya, milletinde bolluktan, refahtan ve fazla özgürlükten
canı sıkılmış.
Uyumaktan, keyif çatmaktan, kazandıkları paraları nereye
koyacaklarından bunalmışlar, macera arıyorlar.
Kısacası fazla rahatlık batan millet, ağaçlar kesilmesin
diyerek çıngar çıkarıp, ayaklanmış.
Bu ayaklanma tüm Türkiye’yi sarmış.
Ben
başbakanın yerinde olsaydım, o on iki ağacı mutlaka cezalandırırdım. Hem de hiç
vakit geçirmeden. Köklerinden çıkartıp ya Taksim Meydanında yakar, ya da
Silivri zindanlarına kapatırdım.
Sizi gidi suçlu ağaçlar sizi!
Başbakan ayaklanmayı bastırabilmek için polis ordusunu halkın
üzerine acımasızca sürüp, destan yazdırınca dünyaya sanki Türkiye’nin genelinde
bir terör esiyor gibi servis edilmiş.
Vay! Vay! Vay!
Ana muhalefet olayların büyümesi için kışkırtmalar yapmış,
milletvekilleri aktif rol almışlar.
Erzak, para dağıtmışlar!
Gezi’de
istediklerini elde edemeyenler, 17 Aralık 25 Aralık darbe girişimlerine
başvurmuşlar(!)
Nasıl
hikâye ama…
***
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi “dünyada yalanı bu adam kadar mahir kullanan
bir ikinci kişiyi bulamazsınız. Ya bunun eğitimini özel olarak aldı ya da
genlerinde var.”
Başbakanı çok güzel tanımlamış.
Ne yazık ki başbakan böyle birisi…
***
Şimdi günümüze bir de kendi penceremizden bakalım.
Çıkar uğruna Soma da maden ocağında teknik eksikleri yapmadan
işçi çalıştıran ve ölümlerine neden olan bu zihniyet 3 günlük matemden sonra
unuttu gitti ölenleri. Enerji Bakanı, bilirkişi raporundaki
"307 ölü" sözünü ret etse de 301+307 ne fark eder? Giden canları kim geri
getirebilecek?
Güneydoğu’da
PKK AKP ‘in verdiği ödünlerden ötürü saldırılarını gittikçe artırıyor.
Doğu ve Güneydoğu’da yollar kesiliyor, kimlik kontrolü
yapılıyor, haraç alınıyor ve yapılmak istenen karakollara saldırılıyor.
Askerler, işçiler, çocuklar kaçırılıyor, asker ise aldığı
emir doğrultusunda sadece kendisini koruyor ve seyrediyor.
Oralarda
devlet yok, egemenlik PKK’nın eline geçmiş.
Vatanın bölünmez bütünlüğü bölünmekte hatta fiilen
uygulanmaktadır.
Diyarbakır Belediye Binası önünde 15+16 yaşlarındaki
çocuklarının kaçırılmasını protesto edip çocuklarını isteyen gözleri yaşlı
analar kaç gündür perişanlar.
Başbakan bu çocukların kurtarılması için BDP ve HDP lilere seslenerek
çocukları alma görevi veriyor.
Bu ne kepazelik, bu ne utanmazlıktır ya?
Nerede devlet?
Nerede asker?
Açılım dediler vatanın bölünmesine ve terör örgütü PKK’nın
silahlanmasına, güçlenmesine göz yumdular.
Bu utanç verici bir durum olduğu kadar devletin ve hükümetin anayasal
suç işlemesi vatana ihanet değil de nedir?
(Darbenin babasını bu hükümet yaptı esasen.)
Başbakan bir de dedi ki “Dicle kenarında kurdun kaptığı
koyun, bu ülkenin başbakanı olarak benim mesuliyetim altında!”
Haydi, görelim o zaman. Bir kere de iyi, güzel bir şey yap
vatan için. Kim tutar seni?
***
BDP liler çocukların devlet teröründen kaçtıklarını
söylüyorlar. Orada olmayan bir devlet nasıl terör yapar ki?Bu da kocaman bir
yalan.
Amaçları nedir? Ne yapmak istiyorlar?
Diyarbakır belediyesi önünde nöbet tutan analar neden yetkili
makamlara, valiye, kaymakama gidip dertlerini anlatmıyorlar da PKK nin uzantısı
olan BDP belediyesinden medet umuyorlar?
Bu da bir oyun mudur açıkçası merak ediyorum. Kimse kusura
bakmasın.
Doğruysa yazıklar olsun böyle başbakana da devlete de
diyorum.
Gezi olaylarının yıldönümü olan 31 Mayıs günü için 25 bin
polis ve 50 TOMA’nın Taksim’de hazır olacağı söyleniyor.
Bunlar bence gündemi ustalıkla gizlemenin yollarıdır.
Silahlı, TOMA’lı Akrepli polis ordusu ile terör estirmeye
çalışanlara ve bu zihniyete de yazıklar olsun.
Ey başbakan! Sen gerçek teröristlerle uğraşacağına masum
vatandaşa seni istemiyor diye olmadık zulüm yapıyorsun. Saltanatın uğruna değer
mi?
Ben buradan Soma’daki maden işçilerine sesleniyorum. Bu
CHP’nin bu bölücü terör örgütü yandaşlarının, legal ya da illegal örgütlerin
oyununa gelmeyin diyorsun.
Esas oyun oynayan sen değil misin?
Ben de tüm vatandaşlarıma sesleniyorum;
Başbakanın açılım
dediği, Güneydoğu ve Doğudan artık şehit cenazeleri gelmiyor yalanlarına
kanmayın, oyunlarına gelmeyin diyorum.
Bu açılım oyunu
bitmelidir artık, belki iyi niyetle destek veren CHP ye de sesleniyorum.
Halkın umudu olun tekrar ve partinin ideolojisine dönün artık.
Halkın umudu olun tekrar ve partinin ideolojisine dönün artık.
Vatan topraklarının bölünmesine asla izin vermeyin ve bunu
görmemezlikten gelmeyin.
Alevi, Sünni mezhep savaşı, Kürt Türk ayrışması bu ülkeye zarardan başka
bir şey getirmez.
Tünay Süer
Yorum Gönder