Devlet Övünç Madalyası ve Beratı Verilmesi Töreninde koşuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadele vurgusu yaparken, temmuz ayından bu güne 300’ün üzerinde şehit verildiğini belirterek, “Ne kazandık biliyor musunuz, bu toprakların vatanımız olduğunu, dosta düşmana bir kez daha gösterdik. Bu önemliydi. Bu kazanç var ya öyle büyük bir kazanç ki ancak Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ile mukayese edebiliriz” dedi.
30 yıldır ülkenin başına bela olan terörle mücadelede başarıya ulaşmak elbette önemlidir. Bu konuda şehit verilmesi de çatışmanın kaçınılmaz sonucudur…
Bu mücadelede yaşamlarını yitirerek tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum…
Ancak bu mücadelenin, tarihe altın harflerle yazılan Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı ile karşılaştırılması büyük bir talihsizliktir…
Terör, birçok dünya devletinde baş gösteren bir olaydır…
Her devlet, silahlı kalkışmada bulunan bu gurubu terörist diye nitelendirerek yasaların tanıdığı yetkilerle bu gurupla mücadele etmektedir…
Bu mücadelenin hukuk kuralları içinde başarıya ulaşması, o devletin başarısı ve kazancıdır…
Cumhurbaşkanının buraya kadar olan açıklamalarına bir itirazım yoktur…
Ancak bu mücadelenin Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı ile karşılaştırılarak bu iki destansı savaşımızın kazanımını terörle mücadele seviyesine indirerek küçüksemesine itirazım vardır…
Bu iki destansı savaş öncesi tüm dünyanın emperyalist ülkeleri, Osmanlı İmparatorluğunu “hasta adam” kabul ederek kurtlar sofrasında paylaşım için toplandıklarını tarih yazmaktadır…
Kendisi çıkarlarını düşünmekten başka bir endişesi olmayan ve teslim olmuş bir yönetimine karşın, “Çanakkale Geçilmez” destanını yazan kahraman komutan ve askerlerimiz kazandığı Çanakkale Savaşı dünyanın tüm emperyalistlerine karşı kazanılan bir yengidir (zaferdir)…
Kurtuluş Savaşı ise Çanakkale destanından 5 yıl sonra yurdun birçok bölgesi emperyalistlerin işgali altında iken, bu durumu içine sindiremeyen kahraman bir Osmanlı Paşasını önderliğinde başlayan, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, ayrımını gözetmeyen tüm yurtseverlerin bu Komutan etrafında toplanmasıyla başlayan ve binlerce Şehit kanı pahasına 3 yıl devam eden ve 09 Eylül 1922 tarihinde düşmanın İzmir’de denize dökülmesiyle yengi ile sonuçlanan bir destandır…
O karaman Komutan Mustafa Kemal Atatürk’tür…
O yurtsever halk, dil, din, ırk farkı gözetilmeden bu gün Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olanların kahraman dedeleridir…
Kurtuluş savaşı, dünyanın tüm mazlum (zülüm görmüş) halklarına örnek olmuş ve bu örneği benimseyenler tek tek bağımsızlıklarını elde etmişlerdir…
Dünyada örneği görülmeyen Kurtuluş Savaşının önderi olan Mustafa kemal Atatürk, bu gün tüm dünya devletleri tarafından 21 ve 21. Yüzyılın lideri olarak anılmaktadır…
Bu iki destansı Savaşımızın, terörle mücadele seviyesine indirgenmesini kabul etmiyorum…
Yazımı Büyük önder Atatürk ile ilgili bir anı ile bitirmek istiyorum…
Yıl 1938 10 Kasım, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde bir Alman Profesör, Atatürk'ün öldüğünü duyunca şaşırmış, derse girip girmemeye karar verememiş. Rektöre müracaat ederek, "Efendim mütereddidim acaba ne yapsam?" diye sormuş. Rektör "Sizde büyük bir adam ölünce ne yapılıyorsa onu yapın" diye cevap verince Alman Profesör kollarını iki yana sarkıtarak "Ama bizde bu kadar büyük bir adam olmadı ki" demiş.
Terörle mücadelede, Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşında yaşamlarını yitiren tüm şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyorum. Nurlar içinde uyusunlar…
18.03.2013
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder