“Enkaz” ve Düşünce Sefaleti - Özdemir İnce

“Enkaz” ve Düşünce Sefaleti - Özdemir İnce
Şeyh ve mürşitleri Necip Fazıl’ın deyişiyle “ideolocya”ları gereği, “Başyüce Hazretlerinin Haremi”[i] ünvanını tercih edecek olan, Cumhurreisi (Reis) R.T.Erdpğan’ın refikası Emine Erdoğan Ataşehir’deki Sheraton Otel’de, Ensar Vakfı tarafından düzenlenen ‘Ensar Gönüllüleri Buluşması’nda bir nutuk irad eylemiş. Türk Halkına ve cumhuriyetine hakaret “noktasında”[ii] beyinden geri kalmak istemeyen “bayan” ezcümle şöyle hükmetmiş.  Basından aktarıyoruz: (Ama isterseniz okumayın. Ülker İnce, bana, “Safsata okuyup sinirimi bozma” dedi.)

 [Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Artık yeni bir kavşaktayız. Türkiye’nin 90 yıllık enkazını kaldırdık. Fakat enkazın altından büyük meseleler çıktı” dedi.
 Emine Erdoğan, Ataşehir’deki Sheraton Otel’de, Ensar Vakfı tarafından düzenlenen ‘Ensar Gönüllüleri Buluşması’nda konuştu.
 ‘ARTIK YENİ BİR KAVŞAKTAYIZ’
 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, bugünlere gelinmesinde sivil toplum kuruluşlarının dayanışmasının büyük katkısı olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: “Artık yeni bir kavşaktayız. Türkiye’nin 90 yıllık enkazını kaldırdık. Fakat enkazın altından büyük meseleler çıktı. Nitekim, bugün bu sorunlarla yüzleşiyoruz. Bin bir rengin iç içe geçtiği bir ebru gibi, bu topraklar üzerinde birlikte, kardeşçe yaşama ufkumuz, ne yazık ki terörün gölgesinde kalmakta. Şehitler veriyoruz. Bu vesileyle, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ailelerine, yavrularına, eşlerine sabırlar niyaz ediyorum. Allah memleketimizi huzur ve selamet günlerine yeniden kavuştursun. İnanıyorum ki, kavli dualarımızı fiili dualarla da desteklersek, huzura ve sükuna daha çabuk ereceğiz. Bulunduğumuz coğrafyanın hakkını vermek, tarihimizden aldığımız güçle bu milli mücadeleyi sabırla sürdürmek durumundayız. Bu süreç zarfında, Ensar Vakfı gibi, milletimizin manevi dinamiklerini hep diri tutan, gençlerimizi değerler eğitimi konusunda güçlendiren gayretlerin artmasına ihtiyacımız var.”
 ‘KÜRT, ERMENİ, LAZ, ÇERKES MESELESİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM’
 Emine Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: “Hazreti Ali’nin dediği gibi, ‘onları kendi zamanımıza göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirmek’ durumundayız. Bunu yaparken de zamanın icapları ile geleneksel değerleri çok iyi sentezlemeli, gençlerimizi sağlam bir irade ve dava şuuru ile donatmalıyız. Artık eskisi gibi iradesi elinden alınmış bir ülkede yaşamıyoruz. Özgün ve özgür bir dünya tasavvuru olan bu ülkenin, dirayetli, imanlı ve aydın gençlere ihtiyacı var. Ensar Gönüllüleri’nin, vakıf bünyesindeki Değerler Eğitim Merkezi’nin teorik birikimini çok iyi değerlendireceğine inanıyorum. Umuyorum ki, bu birikim somut projelere dönüşerek, bu sahada hissedilir bir fark meydana getirir. Bu ülkenin statükolarına karşı bir savaşa girdik ve millet olarak kazandık. Şimdi bu etkin mücadeleyi, küresel güçlerin topraklarımız üzerindeki niyetlerine karşı sürdürmek durumundayız. Ben bu ülkede Kürt, Ermeni, Laz, Çerkes meselesi olduğunu düşünmüyorum. Bu ülkede bizi parçalamak isteyen bazı şer odakları sorunu vardır. Bunu da düştüğümüz yerden kalkarak, halklar olarak yeniden birbirimize tutunarak çözeceğiz.”]
***
Bayan Erdoğan ile  efendisi[iii] Bay Erdoğan’ın kim olduklarını biliyoruz, dünya biliyor; sözünü ettiği davanın neyin şer ve nifak davası olduğunu biliyoruz; Ensar Vakfı’nın nasıl bir hamhumşaralop vakfı  olduğunu da cümle âlem biliyor.
“Bu ülkenin statükolarına karşı bir savaşa girdik ve millet olarak kazandık”, diyor makam sahibi şahsın bayan haremi. Türkiye’de, Cumhuriyet, cumhuriyet kurumları ve devrimlerinden başka statüko yoktur. Güya Cumhuriyet’e, cumhuriyet kurumlarına ve devrimlerine karşı savaşa girmişler ve kazanmışlar. Cumhuriyet’e, cumhuriyet kurumlarına ve devrimlerine karşı savaşa girmiş oldukları doğru da “kazanma”ları bir hülya ve temenniden ibaret. Atalarımız “Ne oldum deme, ne olacağım de!” buyurmuş. Bilmek ve unutmamak gerekir!
Bayan Harem, “Ben bu ülkede Kürt, Ermeni, Laz, Çerkes meselesi olduğunu düşünmüyorum. Bu ülkede bizi parçalamak isteyen bazı şer odakları sorunu vardır. Bunu da düştüğümüz yerden kalkarak, halklar olarak yeniden birbirimize tutunarak çözeceğiz.” demekte. Bu fırsattan yararlanarak küçük bir yurtbilgisi dersi vereceğiz. Arap, Kürt, Ermeni, Laz, Çerkes ve benzerleri Türkiye’de birer etnik topluluklardır. Toplum, millet ve halk’ın eşanlamlısı  değildirler. Bu ülkede halklar, milletler yoktur, bütün etnisitelerin toplamı olan Türk Milleti vardır. Bu milletin kurduğu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti’dir. “Türk” bütün etnisiteleri kapsar. Etnisiteler birbirini kapsamaz, tamamı Türk’tür. Bu anlamda, ne yazık ki, Cumhuriyet’e  nankörlük  eden  Emine hanım da Türk’tür.
Bayan Harem’in enkaz (!) saydığı dönemin 1950’den sonrası kendi  karşı devrimci ideolocyaları tarafından yaratılmıştır. 1923-1950 yılları arası Türk Milleti’nin tarihi boyunca yarattığı en parlak dönemdir. Bu “nokta”da daha başka bir şey diyecek değiliz. Yeter!
Ve son olarak şunu söyleyeceğiz: Muhteşem “Enkaz Dönemi”nin, yani Türk Rönesansı’nın kadınları, efendileri[iv]  sayesinde var olmuş “eksik etekliler” değildirler. Kendi başlarına, kendi gayret ve emekleriyle, kendi zekâ ve dehâlarıyla var olmuşlardır.
Şimdi Muhteşem “Enkaz Dönemi”nin özgür anıt kadınlarından  birkaç örnek verelim: Latife Hanım, Halide  Edip Adıvar, Mevhibe İnönü, Behice Boran,Afet İnan, Sabiha Gökçen, Mübeccel Kıray, Azra Erhat,Türkan Saylan, İonna Kuçuradi, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Leyla Gençer, Semiha Berksoy, Nesrin Olgun (Manş Denizini yüzerek geçti), İdil Biret, Suna Kan, Ayla Erduran, Muazzez İlmiye Çığ, Halet Çambel, Keriman Halis…
Dilhan Eryurt (Asrofizikçi, 1969 Apollo Bursu Ödülü), Engin Arık (Deneysel  Yüksek Enerji Fiziği alanında çığır açtı), Semahat  Geldiay (Zoolog),  Zehra Kosova (İlk Kadın Sendikacı), Müfide İlhan (Mersin Belediye Başkanı: Türkiye’nin ilk kadın belediye Başkanı, Demokrat Parti 1950)…
Bütün yaş gruplarında Dünya ve Avrupa şampiyonu olan basketbol ve voleybol oyuncusu kadınlarımız ve öteki kadın sporcularımız…
(Biraz uğrasırsanız, Cumhuriyet enkazının yani  muhteşem Türk Rönesansı’nın anıtsal kadınlarının her alanda on binleri geçtiğini görürsünüz).
Bayan Harem, “Artık yeni bir kavşaktayız. Türkiye’nin 90 yıllık enkazını kaldırdık. Fakat enkazın altından büyük meseleler çıktı. Nitekim, bugün bu sorunlarla yüzleşiyoruz”diye bir şeyler söylüyor. Bunlar böyledir, okumadan âlim, yazmadan kâtip (yazar) olurlar. Şu anda AKP’nin güya yüzleştiği sorunlar Osmanlı mirası ve 1950 sonrasının İslâmcı politikalarının eseridir.
Gayretkeş köşe yazıcısı Bay Ertuğrul Özkök, eski ve yeni cumhurbaşkanlarının haremleri Hayrünisa ve Emine hanımları “Cumhuriyet Kadınları” arasına sokuyor ama konuda oy hakkı yalnızca “gerçek ve devrimci cumhuriyetçiler”in tekelindedir, paylaşılmaz.

Özdemir İnce/ozdemirince.com
1 Mart 2016
————————————————————-
[i] Harem: Eş
[ii] Nokta(sında): Başyüce’nin çok sevdiği sözcük
[iii] Efendi: Koca, efendi.
[iv] İki anlamda.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget