Ortaçağın “kutsal iktidar”ını temsil eden Vatikan, kurduğu teokratik sistemle bütün yaşamı Katolik dininin emri altına sokmuştur. Bilim, sanat, toplum yaşamı hep bu hükümlerin altında biçimlenmiştir.
Rönesans’la başlayan “özgür insan aklı” ve “özgür insan iradesi”nin bilime, sanata ve toplum yaşamına egemen olma mücadelesi “Aydınlanma” ile insanlığın tarihinde yeni bir çağ başlatmıştır.
Sosyalizmin bu mücadeleye büyük katkısı ise insan emeğinin bu değerlerin özü olduğu, insanın ancak emeği kadar özgür olabileceğini açıklamasıdır.
Ama mücadele bitmemiştir. Paranın egemenliği, kapitalist sistemin insanın sınıf atlama hırsına dayanarak, kimi zaman ise faşizmin silah gücüyle egemenliğini sürdürmüştür. Din kavgaları ise mezhepler ve tarikatlar aracılığı ile sürüp gitmiş, bir kör dövüş insanları birbirine düşürmüştür.
Aydınlanma kültüründeki “insan özgürlüğünün değeri” ve sosyalizmin “insan emeği değeri” bu kapitalist aşınmalar ve teokratik baskılarla çökme noktasına getirilmek istenmektedir.
Ülkemizin yaşadığı kaosun temelinde bu tehlikenin yattığını görmek gerekiyor.
***
Dinsel işlerle uğraşan kişi ve kurumların kazanmış göründüğü dokunulmazlık ortada değil mi?Deniz Feneri yolsuzluğu ne oldu?
Vatandaşın bağışlarıyla kurulduğu söylenen işletmelerdeki yolsuzluklar sessizce kapatılmadı mı?
Ruhsatsız Kuran kursunun çöken binasında ölen çocukların velileri neden şikâyetçi olmadı?
Ensar Vakfı’nda ortaya çıkan çocuk tacizlerinde aileler neden şikâyetçi olmuyor? Olay sessizce kapatılmak isteniyor.
İktidar kutsallaştırılıyor.
İktidar yandaşları kutsallığın zırhına büründürülüyor.
Cehennem azabıyla korkutulan inanmış insanlar da “kutsala karşı gelme” korkusuyla felce uğramış gibi oluyorlar.
Aydınlanma kültürü teokratik ortaçağ kültürüne dönüşüyor. İktidarın her alandaki keskin tutumu ile ortaçağın teokratik kültürüne dönüş yaşanıyor.
Bu kültür, eğitimde yaygınlaştırılıyor ve hız kazanıyor.
Bu kültür, kadın üzerinde sürekli bir baskı ile dönüştürülüyor.
Kadın örtünüyor, evine kapanıyor, erkeğe itaate çağırılıyor. Kadın cinayetlerinin temelinde de bu kültür dönüşümü vardır.
İktidara muhalefet giderek “kutsala karşı gelme” günahı oluyor.
İktidar kendisine karşı olan herkesi ve her şeyi, terörle bağlantılı saymak, vatan hainliği ile suçlamak, casusluk yapmak ile eşdeğer kılmanın peşinde. Yeni düzenlemeler bu hedefi amaçlıyor.
“Kutsal iktidar”, Cumhuriyetin kuruluş felsefesindeki “özgür eşit yurttaş” kavramının yerine “Kutsal iktidara biat eden mümin kullar”ı yerleştirmeyi amaçlıyor.
Bunu görmek yerine hâlâ yasalarla uğraşmak, temennileri dile getirmek muhalefet etmek sanılıyor.
Ortaçağ Türkiyesi’ne az kaldı.
Sahip çıkabilirseniz Cumhuriyetin Aydınlanma Kültürüne sahip çıkın.
Yapamıyorsanız “inşallah” ile “maşallah” arasında oyalanın.
Bu son seçiminizdir.
Erdal Atabek / Cumhuriyet
Yorum Gönder